Çok değil, daha geçen hafta... Van’ın Gevaş ilçesinde ölen bir PKK’linin cenaze töreninde güvenlik görevi yapan eli silahlı PKK militanlarının görüntüsü basında yer aldığında İçişleri Bakanı Muammer Güler ne demişti?
“Herkesin aklını başına alması lazım. Bunların bir hukuk devletinde olmasına kimse izin vermez. Kimse bizden bu konuda müsamaha beklemesin.”
Aradan bir hafta bile geçmedi... Dünkü gazetelerde görüntülü bir haber... Lice’de “PKK şehitliği” törenle açılmış... Mezarlığa giden yolda kollarında “KCK/Asayiş” yazılı kolluklar olan PKK yanlısı militanlar minibüslerde arama yapmış... Açılış töreninde güvenliği yüzleri poşulu, elleri silahlı PKK militanları sağlamış.
Bu arada İmralı’dan sonra Kandil’le de samimiyet bir hayli ilerlemiş. TBMM Çözüm Komisyonu Başkanı AKP’li Naci Bostancı, Akşam gazetesinde bir soruya aynen şu cevabı veriyor:
“İmralı ve Kandil’le Hükümet görüşüyor...”
PKK’nin “Ankara demokratik adım atsın yoksa fena olur”, Ankara’nın ise “Önce PKK çekilsin” gibi restleşmeleri aslında bir danışıklı dövüşe benziyor... PKK Güneydoğu’ya resmen yerleşiyor. Devlet Güneydoğu’dan çekiliyor. Meydanı PKK’ye bırakıyor. Çözüm süreci bu... Karşılıklı sert demeçler
Haftalar sonra ilk kez Gezi Parkı’na girip dolaştım önceki akşam...
Başından onca macera geçmemiş gibi, sakin ve sessizdi...
Eskiye göre daha bakımlı... Her taraf çiçeklenmiş çimenlenmiş...
Gençler çimenlere serpilmiş... Ne var ki ağır bir neşesizlik okunuyor yüzlerde... Üzüntülü günlerin hüznü sis bulutu gibi çökmüş toprağa...
Banklardan birinin üzerinde bir kadın ağlıyordu... Yanında sessiz ve suskun bir genç kız... Birkaç turist savaş sonrası muharebe alanını gezer gibi, ağır ağır sağa sola bakarak dolaşıyor...
Bu mütevazı park için 50 gün boyunca amansız bir kavganın verildiğine gelecek nesillerin inanması pek zor olacak. O yüzden parkın uygun bir yerine bir plaket asmalı.. Üzerinde mesela şunlar yazmalı...
PKK’nin iki numarası Murat Karayılan hükümete ültimatom veriyor:
“Herkes bilmeli ki, önümüzdeki bir hafta çok önemlidir. Türk devletinin şu anki gibi tavrı devam ederse süreç tıkanır.”
Önümüzdeki hafta ne olacak? Ankara’nın Apo ile ilgili tavrı mı belirlenecek?
Biz bilmiyoruz... Pazarlığı yürütenler biliyor... Karayılan devam ediyor:
“Halkımız daha fazla kurumsallaşmalı ve kendini korumalı. Öz savunmasını güçlendirmeli.”
Dün internet sitelerine bir fotograf düşüyor... Faraşin Yaylası’nda bir cenaze töreninde topluluğu uzun namlulu silahlarıyla PKK’liler koruyor. BDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ile PKK’nin Van eyalet sorumlusu Simko Derik de cenazede (PKK’nin koruması altında) hazır bulunuyor.
PKK 8 Mayıs’ta çekilmeye başladı... Gazetelere çekilme fotoğrafları yollandı. Meğer aldatmacaymış. Başbakan iki hafta önce örgütün ancak yüzde 15’inin ülkeyi terk ettiğini söyledi. Hemen ardından AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu barış sürecinde 2200 gencin dağa çıkarıldığını bildirdi. PKK çekiliyor gibi yaparak Doğu’ya daha fazla yerleşiyor... Bu arada artık fiili olarak kendi toprağında gibi hareket ediyor. Türk devlet güçleri ise
“Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olan darp olayını kesinlikle polis yapmamıştır. Hatta aldığımız duyumlara göre kendi arkadaşlarına zarar verip polis yaptı süsüne büründürmeye çalışıyorlar.”
Bu akıllara ziyan iddianın sahibi Ali İsmail Korkmaz’ın öldürüldüğü Eskişehir’in Valisi Güngör Azim Tuna.
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, tespitlerini şöyle anlatıyor:
“Olayla ilgili 40’a yakın görüntü var ama aradan geçen bunca zamana karşın tespit edilmiş, yakalanmış bir tek zanlı yok. Olayın olduğu yer Beşik Oteli’nin önü. Saldırı olayını otelin kameraları tespit ediyor. Görüntüleri içeren CD polise sapasağlam veriliyor ama ne olduysa oluyor, o CD poliste bir anda kırılıyor! En önemli kanıt böylece yok oluyor. Olayla ilgili baş kuşkululardan biri polis. Peki, soruşturmayı yapan kim? Polis! Savcı, işi polise havale etmiş, ondan gelecek bilgi ve belgeleri bekliyor ki olayı aydınlatsın! Bir başka garabet de Vali’nin, Ali İsmail’i kesinlikle polis darp etmemiştir, diyerek yargıyı baskı altına alması. Vali elinde hiçbir kanıt olmadan böyle bir suç işlemeyi acaba neden göze alıyor?”
Güngör Azim Tuna, kısa süre öncesine kadar Çanakkale Valisi’ydi. Çanakkale’de nasıl valilik
Vatandaş, İstanbul Valiliği’ne resmi yazı gönderiyor...
Valilik Makamı’na,
Yarın Gezi Parkı’nda birkaç dakika yürüyüp biraz oturmak istiyorum. Toplam kalış süremin yarım saati geçmemesine çalışacağım. Parkta bulunduğum, sırada herhangi bir forum ve benzeri etkinliğe katılmayacağım. Çiçeklere ve çimenlere basmayacağım. Gereken işlemlerin yapılıp sonucun tarafıma bildirilmesini...
* * *
Bu başvuru ilk bakışta anlamsız görünebilir... Oysa Newyork Times gazetesine kadar geçen bir olay var... Vatandaş parka girerken polis çeviriyor ve soruyor:
- Parka giriş için izin aldın mı?
Bu park öyle bir park...
Mücella Yapıcı kendini İstanbul’a adamış bir mimardır... Mimarlar Odası Genel Sekreteri olarak İstanbul’a yönelik şehir cinayetlerine karşı yıllardır amansız bir savaş verir. Mahkeme koridorlarında, kente yönelik protestoların yapıldığı gösterilerde hep onu görürüz... Yaman bir hukuk savaşçısıdır.
Polis önceki gün Taksim Dayanışması yöneticilerini gözaltına aldı. Mücella Yapıcı da aralarında... Bu satırlar yazılırken polisin Mücella Hanım’ın evinde arama yaptığı haberi geldi... Üstelik yasal bir arama değildi bu... Savcı hazır bulunmadığı gibi arama izninde olması gereken atılı suçlama ve ne arandığına dair bilgi yoktu...
Bu yapılana hukuk lügatinde “devlet terörü” deniyor biliyorsunuz...
Eli palalı kişiler salıverilirken dün ayrıca 50 kişi mahkemeye çıkma sırası bekliyordu.
40 dönümlük bir parkı yönetemiyor bugün iktidarda olanlar.
Bu park yüz yıllarca polis işgalinde mi kalacak? Bir gün nasıl olsa açılacak. Bugün neden açmıyorsunuz... Gençler işgal edecekmiş... El insaf... Siz bu parka kışla inşa edip betonlayacaktınız. Gençler, şehit verme, sakat kalma pahasına, bu parkı sizin elinizden kurtardı. Bu savaşı parkı halka kapatmak değil, açmak için verdiler. Ne işgali?
Yaşı 40’ın üzerinde olanlar hatırlar... Bir zamanlar devlete yardımcı güçler vardı... Polis solcu gençlere karşı aşırı sağcı gençleri kullanır, bunlara “devlete yardımcı güçler” adı verilirdi... Başbakan Demirel de arkalarındaydı: “Bana sağcılar suç işliyor” dedirtemezsiniz sözleriyle tarihe geçmiştir Baba!... Onları yine görür gibiyiz... İzmir’de elinde sopalarla, Kasımpaşa’da bıçakla, Taksim’de pala ve satırla.. Öyle pek kendiliğinden çıkmaz bu güçler ortaya... Devletin aciz kaldığı dönemlerde birileri iter onları sahneye... Korunur ve kollanırlar. Nitekim demokratik gösterilerde olay yerinden tesadüfen geçenler bile tutuklanırken Taksim’deki satırlılar serbest kaldılar. İktidar gülü Bekir Bozdağ:
“Gösteriler nedeniyle işi bozulan esnafımız” diye savundu onları...
***
Meclis Başkanı Cemil Çiçek yeni anayasa için liderleri ziyaret edecekmiş. Boşuna çaba. Görüşmeler tıkandı, bir daha açılmaz. Tıkanmanın baş sebebi AKP’nin oyunun yarısında başkanlık sistemini ortaya atmasıdır.
Ayrıca dünyanın en demokratik anayasasını yapsanız ne olacak? Mevcut Anayasa’ya uymayan iktidar yarın o mükemmel Anayasa’ya mı uyacak?
Son referandumla birlikte yüksek yargıyı da kafakola almış
Yıl 1932... 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı... Atatürk, Ankara Palas’ta, yabancı misyona resmi davet veriyor. Mısır Elçisi Hamza Bey o günkü kutlamalara fesiyle katıldığı gibi akşamki yemeğe de fesli olarak gelmiş. Fes Türkiye’de 7 yıldır yasak. Yemekten sonraki baloda da Hamza Bey ortalıkta fesiyle dolaşıyor. Atatürk Mısır Elçisinin yanından geçerken, “Fesinizi çıkarınız” diyor. Fes bir garsonun tepsisine konularak vestiyere gönderiliyor. Büyükelçi kıpkırmızı oluyor, baloyu terkediyor. Ve Türkiye Mısır ilişkilerinde fırtınalar kopuyor...
Yıllar geçti.. Kader sonunda Türkiye ile Mısır’ı kanka yaptı...
Washington’da çizilen politikaya göre... Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri, Mısır, Türkiye ve İsrail aynı cephede buluşacak... Önce Suriye, peşinden Lübnan Hizbullah’ı sonra da İran halledilecek... Böylece Ortadoğu’da Şii faktörü tarihe karışacak, ABD dostu Sünnilerin egemenliği kurulacaktı...
2013 uğursuz geldi. Suriye’de Müslüman kardeşler töközledi. Mısır’da Mursi düşürüldü. Mursi ile birlikte ılımlı İslam projeleri ve Sünni ittifakına dayalı politikalar da düşmüş oldu. Newyork Times yazarı David Brooks’a göre:
“Mısır, Türkiye, İran, Gazze ve başka yerlerde radikal