"...Tayyip Erdoğan 3 Kasım öncesi devletin iç borçlanmada yüzde 69 faiz ödediğini, bugün ise bu rakamın yüzde 24e indirildiğini kaydetti. Erdoğan, Acaba bunlar kimlerin cebine gidiyordu? diye sorarak, vatandaşların hortumcuların demesi üzerine, Ben bu hortumculara ne diyorum biliyor musunuz? Bunlar, bu çağın modern hırsızlarıdır. Artık bu devran bitti, devam etmiyor, etmeyecek diye konuştu." ***Tayyip Erdoğanın hortumcu ve modern hırsız dedikleri kim? Hayır gerçek hortumcu olan banka boşaltanlar değil. Erdoğanın işaret ettikleri piyasa kurallarına uygun iş yapan bankalar ve işadamları... 3 Kasımdan önce enflasyon yüzde 33 düzeyindeydi. Faiz de piyasada yüzde 69 gibi oranlarda teşekkül ediyordu. Finans kurumları vatandaşın parasını topluyor Hazine ihalesine girip devlete borç veriyordu. Bugün aynı işlem yapılıyor, finans kurumları devlete 24 faizle (üstelik bu defa enflasyonun bir buçuk katı) borç veriyor. Dostumuz diyor ki:- Bugün devlete yüzde 24 faizle borç verenler de aynı kişiler, yani modern hırsızlar. Hırsızlık dün varsa bugün de var. Kanıma ne dokunuyor biliyor musun? Finans dünyasının modern hırsızlar sıfatını hiç haketmediği halde sineye çekmesi... Başbakan Erdoğanın
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Başbakan Erdoğan'ın hemen her seçim sözü "hortumcular"a getirmesi bankacı dostumuza çok dokunuyormuş. Elindeki gazeteden (Yeni Şafak) Erdoğan'ın Üsküdar Meydanı'ndaki sözlerini okudu...
"...Tayyip Erdoğan 3 Kasım öncesi devletin iç borçlanmada yüzde 69 faiz ödediğini, bugün ise bu rakamın yüzde 24'e indirildiğini kaydetti. Erdoğan, 'Acaba bunlar kimlerin cebine gidiyordu?' diye sorarak, vatandaşların 'hortumcuların' demesi üzerine, 'Ben bu hortumculara ne diyorum biliyor musunuz? Bunlar, bu çağın modern hırsızlarıdır. Artık bu devran bitti, devam etmiyor, etmeyecek' diye konuştu."
***
Tayyip Erdoğan'ın hortumcu ve modern hırsız dedikleri kim? Hayır gerçek hortumcu olan banka boşaltanlar değil. Erdoğan'ın işaret ettikleri piyasa kurallarına uygun iş yapan bankalar ve işadamları... 3 Kasım'dan önce enflasyon yüzde 33 düzeyindeydi. Faiz de piyasada yüzde 69 gibi oranlarda teşekkül ediyordu. Finans kurumları vatandaşın parasını topluyor Hazine ihalesine girip devlete borç veriyordu. Bugün aynı işlem yapılıyor, finans kurumları devlete 24 faizle (üstelik bu defa enflasyonun bir buçuk katı) borç veriyor. Dostumuz diyor ki:
- Bugün devlete yüzde 24
- Çok değil bir yıl önce Tayyip Erdoğan " Medya zorluk çıkarmaya devam ediyor" diye yazıyordu. Artık ne bir şikayet ne gazetecilere düşman gibi bakış var...Erdoğan artık "Bir kısım basın" dan yakınmıyor. O "bir kısım basın" dan artık CHP yakınıyor. Kimi gazetelerde tek bir muhalif yazar kalmadığı gibi tek bir muhalif habere rastlanmıyor. AKPnin aleyhine olabilecek haberler ayıklanarak (ya da iç sayfaların diplerine sokuşturularak) pembe gazete yapılıyor. Cumhuriyet son aylarda cesur gazetecilik yapıyordu... Tirajı 40 binlerden 60 binin üzerine çıktı... Sonra ne mi oldu? Cumhuriyetin baskı ve dağıtımını yapan, ilanlarını kontrol eden bir başka gazete patronu para göndermemeye başladı. Cumhuriyet çalışanları bu ay maaşlarını ayın 10unda alabildiler. Bir biçimde Cumhuriyet de kuşatıldı...Aydınlık grubunun mütevazi bir televizyon kanalı vardı: Ulusal Kanal... Allem kallem kablodan çıkartıldı. Şimdi kablolu yayında Ulusal adı altında müzik yayını yapılıyor. RTÜK kararına rağmen Telekom gerçek "Ulusal Kanal" ı kabloya sokmuyor.Bir bakan kürsüde haberini beğenmediği gazeteyi yırtıyor... Kopenhag kriterleri, Avrupalılık, demokratlık, özgürlük... Ne dersiniz? Bu değerler yükseliyor mu,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
AKP ve Tayyip Erdoğan'ı yakından izleyen gazeteci arkadaşımız Ruşen Çakır dün bir tespitini yazıyordu Vatan'da:
- Çok değil bir yıl önce Tayyip Erdoğan " Medya zorluk çıkarmaya devam ediyor" diye yazıyordu. Artık ne bir şikayet ne gazetecilere düşman gibi bakış var...
Erdoğan artık "Bir kısım basın" dan yakınmıyor. O "bir kısım basın" dan artık CHP yakınıyor. Kimi gazetelerde tek bir muhalif yazar kalmadığı gibi tek bir muhalif habere rastlanmıyor. AKP'nin aleyhine olabilecek haberler ayıklanarak (ya da iç sayfaların diplerine sokuşturularak) pembe gazete yapılıyor. Cumhuriyet son aylarda cesur gazetecilik yapıyordu... Tirajı 40 binlerden 60 binin üzerine çıktı... Sonra ne mi oldu? Cumhuriyet'in baskı ve dağıtımını yapan, ilanlarını kontrol eden bir başka gazete patronu para göndermemeye başladı. Cumhuriyet çalışanları bu ay maaşlarını ayın 10'unda alabildiler. Bir biçimde Cumhuriyet de kuşatıldı...
Aydınlık grubunun mütevazi bir televizyon kanalı vardı: Ulusal Kanal... Allem kallem kablodan çıkartıldı. Şimdi kablolu yayında Ulusal adı altında müzik yayını yapılıyor. RTÜK kararına rağmen Telekom gerçek "Ulusal Kanal" ı kabloya sokmuyor.
Bir bakan
Universal McCann firması dün gönderdiği açıklamada şöyle dedi:"Ajansımız Türk kanunlarına göre kurulmuş yüzde yüz yabancı sermayeli bir şirket. Ortaklarımız arasında Türk vatandaşı yok. Kimi yabancı filmlerin TRTye satışına aracılık etmekle birlikte bizimle ilgili ödemeler bize yapılır, vergi cenneti adalarla ilişkimiz yoktur. Tüm vergi ödemelerimiz eksiksiz ve zamanında yapılmaktadır... Tüm işlemlerimiz şeffaftır, denetlenebilir... Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun TRT ile ilgili raporunda film alımlarındaki kuşkular dile getirilirken, en çok alım yapılan firmaların TMC ve Universal McCann olduğu belirtiliyor, bu firmalar Türk ortaklı olduğu halde film bedellerinin vergi cenneti adalara yatırıldığı kaydediliyordu. Anlaşılıyor ki McCann bir yanlışlık eseri diğer firmalarla aynı kategoriye sokulmuş. Söz TRT raporundan açılmışken bir bölümü aynen aktaralım:"Genel Müdürün 3 yılda toplam 209 gün yurtiçi, 123 gün yurtdışı seyahat yaptığı, sadece 2002 yılında ödenen yurtdışı geçici görev gündelik-yolluk tutarının 23.065.036.003 TL olduğu (otel ve misafirhaneler için ödenen tutarlar dışında) görülmektedir."Genel Müdür, 36 ayın 11 ayını yurtiçi ve yurtdışı gezi nedeniyle Ankara
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun TRT ile ilgili raporunda film alımlarındaki kuşkular dile getirilirken, en çok alım yapılan firmaların TMC ve Universal McCann olduğu belirtiliyor, bu firmalar Türk ortaklı olduğu halde film bedellerinin vergi cenneti adalara yatırıldığı kaydediliyordu.
Universal McCann firması dün gönderdiği açıklamada şöyle dedi:
"Ajansımız Türk kanunlarına göre kurulmuş yüzde yüz yabancı sermayeli bir şirket. Ortaklarımız arasında Türk vatandaşı yok. Kimi yabancı filmlerin TRT'ye satışına aracılık etmekle birlikte bizimle ilgili ödemeler bize yapılır, vergi cenneti adalarla ilişkimiz yoktur. Tüm vergi ödemelerimiz eksiksiz ve zamanında yapılmaktadır... Tüm işlemlerimiz şeffaftır, denetlenebilir...
***
Anlaşılıyor ki McCann bir yanlışlık eseri diğer firmalarla aynı kategoriye sokulmuş. Söz TRT raporundan açılmışken bir bölümü aynen aktaralım:
Rapor Yücel Yener dönemiyle ilgili sayısız soru işaretini gündeme taşıyor. Örneğin yabancı film alımları konusunda şunlar söyleniyor..."Yabancı film alımlarında TMC, Universal Mc Cann gibi firmalar öne çıkmaktadır. Yabancı filmlerin alındığı firmaların çoğu yabancı isim taşımalarına karşın ortakları Türk vatandaşları olup, adresleri genellikle vergi cenneti olarak bilinen adalardadır... Film alımıyla ilgili tüm işlemler Türkiye içinde yapıldığı halde ödemeler hiçbir vergi kesintisine tâbi tutulmadan firmaların yurt dışındaki banka hesaplarına transfer edilmektedir. Film bedellerinin belirlenmesi- yle ilgili nesnel ölçütlerin bulunmaması, yabancı film alımları konusunda değerlendirme yapılmasını güçleştirmekte, kuşkulara yol açmaktadır."Yabancı filmlere film başına 75 ile 150 bin dolar arası para ödenmiş.TRT logosunu hazırlayan ve 3 milyon dolara yakın ödeme yapılan Pittard Sullivan firmasıyla ilgili soru işareti de şöyle dile getiriliyor:"Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, Pittard Sullivan Firmasının ihaleden önce seçildiği izlenimi edinilmiştir..."Genel Müdür Yücel Yener 36 aylık görev süresinin 4 ayını dış gezide geçirmiş... Yüklü telefon faturaları ödenmiş... Kimi maç
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun TRT'nin 2000 - 2002 yılları arasındaki çalışmalarına ilişkin araştırma ve denetleme raporu "www.cankaya.gov.tr" adresinde yayımlanıyor...
Rapor Yücel Yener dönemiyle ilgili sayısız soru işaretini gündeme taşıyor.
Örneğin yabancı film alımları konusunda şunlar söyleniyor...
"Yabancı film alımlarında TMC, Universal Mc Cann gibi firmalar öne çıkmaktadır. Yabancı filmlerin alındığı firmaların çoğu yabancı isim taşımalarına karşın ortakları Türk vatandaşları olup, adresleri genellikle vergi cenneti olarak bilinen adalardadır... Film alımıyla ilgili tüm işlemler Türkiye içinde yapıldığı halde ödemeler hiçbir vergi kesintisine tâbi tutulmadan firmaların yurt dışındaki banka hesaplarına transfer edilmektedir. Film bedellerinin belirlenmesi- yle ilgili nesnel ölçütlerin bulunmaması, yabancı film alımları konusunda değerlendirme yapılmasını güçleştirmekte, kuşkulara yol açmaktadır."
Yabancı filmlere film başına 75 ile 150 bin dolar arası para ödenmiş.