Pazar günkü seçimlerde en büyük sürprizlerden biri Trabzon'da yaşandı. CHP, bu kaleyi AKP'nin elinden aldı... Sürprizin nedenini Başbakan Tayyip Erdoğan' ın Trabzon kökenli dünürü gazeteci Sadık Albayrak şöyle anlattı.
"Bizim Trabzon'da iki şey çok önemlidir; biri cami diğeri futbol. AKP'nin Trabzon'da seçimi sürpriz bir şekilde kaybetmesinin nedeni sanırım Başbakan Erdoğan'ın Trabzonspor'la ilgili ettiği bazı laflardır..."
Hatırlanacağı üzere 15 Ağustos 2003 günü Trabzon'da oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe maçı sırasında tribünlerde bazı olaylar çıkmış... Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu bu olaylar nedeniyle Trabzonspor'a para cezası verirken Fenerbahçe'yi de hem para hem de bir maç saha kapatma ile cezalandırmış... Ancak Fenerbahçe'ye verilen saha kapatma cezası Fenerbahçeli Tayyip Erdoğan'ın devreye girip, "Fenerbahçe'ye verilen ceza biraz ağır oldu" diye demeç vermesinin ardından Tahkim Kurulu tarafından kaldırılmıştı.
Kıssa'dan hisse: Dini siyasete alet edebilirsiniz ancak sporu asla!
İçki ile sigara mutluluk hormonunu artırıyormuş. Bizim meyhanelere bakınca hiç de öyle görünmüyor...
AKP yerel seçimleri açık ara kazandı!
Yıllardır seçimler yapılır, hep partilerden biri kazanır ama niyeyse vatandaşın kazanması bir türlü mümkün olmadı.
***
Yerel seçimlerde AKP oy oranını artırdı ama komuoyu yoklamalarının öngördüğü oranların altında kaldı!
- Bu durumda şımarıp şımarmayacakları da muallakta kaldı.
Anket kuruluşları bu seçimde kelimenin tam anlamıyla "çuvalladılar." Neden böyle oldu? VERSO'nun sahibi Erhan Göksel'i dinliyoruz.
- Toplu yanılmanın temel sebebi Tarhan Erdem'in seçmeni manipüle etmeye yönelik anketi ve bunun medyada veriliş biçimidir. Bu anket insanların kararlarını değiştirmesine sebep oldu. Seçmenler yeniden karar alma sürecine girdiler. Kendi adaylarının kazanmasından çok karşı oldukları adayı durdurmak için oy kullandılar.
- Aynı şey Batı'da olsaydı ne olurdu?
- Orada anket kuruluşları bu denli yanılsalardı bu işi bir daha yapamazlardı.
Herkesin yorumunun aksine CHP bu seçimde başarılıdır... Nasıl mı? Çünkü... Yerel seçimin hangi tarihte yapılacağı 5 yıl öncesinden belli olduğu halde aday seçimini son bir aya bırakıyorsunuz... Adayın seçim bölgesini incelemesine, proje yapmasına, kendini tanıtmasına imkân bırakmıyorsunuz... İstanbul'da Müfit Gürtuna, İlhan Kesici gibi CHP'li olmayan kişilere adaylık teklifi götürüyor, haftalarca onların kararını bekliyorsunuz. İstanbul ve Ankara'daki adaylarınızı halka adeta: "Ne yapalım, başka aday bulamadık" havasında takdim ediyorsunuz... Bunlara benzer sayısız handikapı bir araya getiren CHP'nin yüzde 17 oy alması bile başarı sayılmaz mı?!
Kaldı ki bu oyların da en az yüzde 7'si tepki, daha doğru deyimiyle AKP kazanmasın diye verilmiş "korku" oyu... Örneğin Kadıköy gibi ilçelerde kazanılan seçim tamamen korku oyuna dayalıydı, belediye başarısına değil..
İki eski DSP'li, İzmir'de Ahmet Piriştina ve Şişli'de Mustafa Sarıgül kazandılar... Demek ki halka kendinizi sevdirirseniz iktidarda kim olursa olsun kazanabiliyorsunuz...
CHP şunu sorgulamalı... Acaba uygulanmış ve başarılı olmuş veya uygulanmamış ama umut veren bir yerel yönetim politikası var mıydı?
Yoktu. O yüzden kazanılan sandalyeler ya kişisel başarı ya korku oyu sonucu elde edildi... Bundan sonra yapılacak bir genel seçimde daha iyi sonuç elde etmesi mümkün değil CHP'nin... Sol parti olarak adlandırılan CHP aslında AKP kadar bile solcu değil... Kendini IMF siyasetine angaje etmiş, IMF çizgisi dışında siyaset oluşturamayan partiyi sol olarak tanımlamak mümkün mü? Bir parti hem "ulusalcı" hem IMF'ci olabilir mi? CHP'nin ne bir ideolojisi var ne seçimlerde dersine çalışıyor... Deniz Bey'in dün yaptığı gibi, ancak istatistik sanatının inceliklerini kullanarak durumu idare etmeye çalışıyor.
Yerel seçim sonuçlarına göre, sağın oyu yüzde 75, solun oyu yüzde 22 olmuş. Her 4 seçmenden 3'ünün muhafazakâr olduğu bir toplumla çağdaş dünyaya doğru ilerleyebilirsek helal olsun bize...