Bir komedidir gidiyor...Devlet İstatistik Enstitüsünde üst düzey görev yapmış bir dostumuza, bu konudaki görüşünüsorduk:- Bu tür hesaplarda bir ildeki fabrika ve benzeri yatırımlar ile orman gelirleri o ilin halkının cebine giriyormuş gibi hesap yapılıyor. Oysa kazanılan para bambaşka yerlerde harcanıyor. Sağlıklı bir hesap için bir ildeki insanların tüketim harcamalarına bakmak gerekir. Tüketim harcamaları hesaplansa Bolulular bırakın ilk üçü ilk 33e bile giremezler."Bu yanlış hesabın sonuçları mı? Mesela komşu il Düzcede milli gelir 1500 doların altında olduğu için Düzce teşvik kapsamına giriyor. Kimi yatırımların Boludan Düzceye kayması gündeme geliyor... Aynı hesap yanlışı Tunceli, Kastamonu gibi illerin teşvik kapsamına girmesini önlemişti... Komedi... Türkiyede adam başına düşen milli gelir 2100 dolar... Bu açıdan en zengin il Kocaeli (6165 dolar)... İkinci Bolu (4216 dolar)... Üçüncü Kırklareli (3590 dolar)... Sıralamada İstanbul (3083) 7nci, Ankara (2762) 9uncu geliyor... Yavuz Donat seçim gezisinde Boluya gitmiş. Etrafı dolaşmış: "Böyle bir zenginlik göremedim" diyor... Bolu Valisi Mehmet Ali Türker de göremiyormuş. Ankaraya "Bu işte bir yanlışlık var" diyerek yazı
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Türkiye'de adam başına düşen milli gelir 2100 dolar... Bu açıdan en zengin il Kocaeli (6165 dolar)... İkinci Bolu (4216 dolar)... Üçüncü Kırklareli (3590 dolar)... Sıralamada İstanbul (3083) 7'nci, Ankara (2762) 9'uncu geliyor... Yavuz Donat seçim gezisinde Bolu'ya gitmiş. Etrafı dolaşmış: "Böyle bir zenginlik göremedim" diyor... Bolu Valisi Mehmet Ali Türker de göremiyormuş. Ankara'ya "Bu işte bir yanlışlık var" diyerek yazı yazmış. Ankara "Yanlışlık yok, siz en zengin ikinci ilsiniz" diye yanıt göndermiş.
Bir komedidir gidiyor...
Devlet İstatistik Enstitüsü'nde üst düzey görev yapmış bir dostumuza, bu konudaki görüşünüsorduk:
- Bu tür hesaplarda bir ildeki fabrika ve benzeri yatırımlar ile orman gelirleri o ilin halkının cebine giriyormuş gibi hesap yapılıyor. Oysa kazanılan para bambaşka yerlerde harcanıyor. Sağlıklı bir hesap için bir ildeki insanların tüketim harcamalarına bakmak gerekir. Tüketim harcamaları hesaplansa Bolulular bırakın ilk üçü ilk 33'e bile giremezler."
Bu yanlış hesabın sonuçları mı? Mesela komşu il Düzce'de milli gelir 1500 doların altında olduğu için Düzce teşvik kapsamına giriyor. Kimi yatırımların Bolu'dan Düzce'ye
- Bu çocuğumuzun okuma yazması yok, diyor öğretmenler...- Yok canım... Peki 6. sınıfa kadar nasıl geldi?- Boyacılık yaptığı için derslere gelemiyor. Biz de idare ediyoruz...Eğitimde buna benzer ne sorunlar var... Ama iktidardakiler yalnızca imam hatip okulları ve türbanla meşgul... Çünkü diğer sorunlar daha önemli olsada oy getirip götürmüyor... Gölcükte 6. sınıfta İngilizce dersi veren hoca sınav yapıyor. Çocuklardan birinin boş kağıt verdiğini görünce meraklanıyor. Dersten sonra kenara çekip sebebini soruyor. Cevap alamıyor. Daha sonra diğer öğretmenlere durumu anlatınca şaşkınlıktan dilini yutacak gibi oluyor: İstanbulu kar, Mersini sel, Antalyayı yel aldı... Kıbrısı da Yunanistan istiyor.... Akif Kökçe Galatasarayda işine son verilen Fatih Terimin Kongreye kadar takımın başında kalmasına karar verildi. Yanlış yapıldı. Bütün kupalardan dışlanan Galatasarayın son bir umudu var... İlk 6ya girip önümüzdeki yıl UEFA Kupasına katılabilmek. Oysa takım Fatih Terimle sürekli dibe doğru yol alıyor. Bu gidişle 6.lık da zor. Takımın başına yardımcı antrenör Müfit Erkasap ya da PAF takımından biri getirilse hiç değilse Fatih Terimin futbolcular üzerindeki psikolojik baskısı kalkar,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Gölcük'te 6. sınıfta İngilizce dersi veren hoca sınav yapıyor. Çocuklardan birinin boş kağıt verdiğini görünce meraklanıyor. Dersten sonra kenara çekip sebebini soruyor. Cevap alamıyor. Daha sonra diğer öğretmenlere durumu anlatınca şaşkınlıktan dilini yutacak gibi oluyor:
- Bu çocuğumuzun okuma yazması yok, diyor öğretmenler...
- Yok canım... Peki 6. sınıfa kadar nasıl geldi?
- Boyacılık yaptığı için derslere gelemiyor. Biz de idare ediyoruz...
Eğitimde buna benzer ne sorunlar var... Ama iktidardakiler yalnızca imam hatip okulları ve türbanla meşgul... Çünkü diğer sorunlar daha önemli olsada oy getirip götürmüyor...
"...İki yıl önce Gezende Barajının kapaklarının açılması üzerine yaşananlar, bu kez daha ağır bir biçimde yaşanmıştır. Son aylarda Toroslara ve İç Anadoluya yağan kar miktarı bellidir. Son günlerde havanın ısınacağı ve ülkemizin önemli bir bölümünün lodos rüzgârının etkisinde kalacağı meteoroloji yetkililerince bildirilmiştir. Bunun sonucunda, karın hızla erimesi beklenen bir olaydır. Bu beklenti karşısında, baraj suyunun daha önceden boşaltılmaya başlanması gerekirdi. Yöneticilerin doğru kararı zamanında verip suyu erken boşaltma cesaretini gösteremediği anlaşılmaktadır. Bu felaket göz göre göre yaşanmıştır. Gezende Barajını yönetenlerin ihmali, öngörüsüzlüğü, Meteoroloji örgütüyle eşgüdüm sağlamamış olması, kapakları açmak için son anı beklemesi, iki yıl önceki felaketten hiç ders almamış olması, Silifke kenti ve ova köyleri halkını bu duruma düşürmüştür... Görevliler hakkında soruşturma açılmasını, benim, ailemin ve halkın uğradığı zararın giderilmesi için gereğinin yapılmasını arzederim." Silifkeyi sel basması bir doğa olayı değildir, diyor Profesör Zafer Üskül... Ya nedir? İhmal... Prof. Zafer Üskülün yetkililere gönderdiği mektubu birlikte okuyalım: Televizyonu çok eğitici
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Silifke'yi sel basması bir doğa olayı değildir, diyor Profesör Zafer Üskül... Ya nedir? İhmal... Prof. Zafer Üskül'ün yetkililere gönderdiği mektubu birlikte okuyalım:
"...İki yıl önce Gezende Barajı'nın kapaklarının açılması üzerine yaşananlar, bu kez daha ağır bir biçimde yaşanmıştır. Son aylarda Toroslar'a ve İç Anadolu'ya yağan kar miktarı bellidir. Son günlerde havanın ısınacağı ve ülkemizin önemli bir bölümünün lodos rüzgârının etkisinde kalacağı meteoroloji yetkililerince bildirilmiştir. Bunun sonucunda, karın hızla erimesi beklenen bir olaydır. Bu beklenti karşısında, baraj suyunun daha önceden boşaltılmaya başlanması gerekirdi. Yöneticilerin doğru kararı zamanında verip suyu erken boşaltma cesaretini gösteremediği anlaşılmaktadır.
Bu felaket göz göre göre yaşanmıştır.
Gezende Barajı'nı yönetenlerin ihmali, öngörüsüzlüğü, Meteoroloji örgütüyle eşgüdüm sağlamamış olması, kapakları açmak için son anı beklemesi, iki yıl önceki felaketten hiç ders almamış olması, Silifke kenti ve ova köyleri halkını bu duruma düşürmüştür...
Görevliler hakkında soruşturma açılmasını, benim, ailemin ve halkın uğradığı zararın giderilmesi için gereğinin
- Mesaj yerine ulaştı, diye cevap veriyor...Anlaşılan vücut dilini kullanmaya da o yıllarda başlamış... Turan Yılmazın "Tayyip: Kasımpaşadan Siyasetin Ön Saflarına" adlı derlemesinde Tayyip Erdoğanın futbol yaşamına epey yer ayrılmış... Recep Tayyip 1980 yılında İETTde oynuyor... İstanbul Belediyesi ve İETTde o dönem sol sendika yetkili. Kulüp de onların yönetiminde. Namazında niyazında bir futbolcu olan Recep Tayyipten pek hoşlanmıyorlar. Üstelik Erdoğan o sıralarda sakal bırakmaya da başlamış. Bir iki maç takımdan kesiliyor. Ancak takım da kaybediyor. Bakıyor olacak gibi değil, antrenör Mehmet Ali Gürses İznik ile oynanan maçın ikinci yarısında onu oyuna alıyor. Kısa süre sonra da Recep Tayyip 35 metreden savurduğu şutla takımını 1 - 0 öne geçiriyor. Santraya doğru koşarken tribündeki yöneticilere dönüyor, bir el hareketi yapıyor. Bu hareketi kendisine yakıştıramayan arkadaşlarına da: En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır. Günümüz Türkiyesinde; düşünen ve mücadele eden insanın, polisten başka arayıp soranı yoktur. İngilizcede "McJob" diye bir sözcük türedi... McDonalds çalışanlarından esinle üretilmiş bir sözcük bu: 1) Az yetenek gerektiren 2) İlerleme için az olanak
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Turan Yılmaz'ın "Tayyip: Kasımpaşa'dan Siyasetin Ön Saflarına" adlı derlemesinde Tayyip Erdoğan'ın futbol yaşamına epey yer ayrılmış... Recep Tayyip 1980 yılında İETT'de oynuyor... İstanbul Belediyesi ve İETT'de o dönem sol sendika yetkili. Kulüp de onların yönetiminde. Namazında niyazında bir futbolcu olan Recep Tayyip'ten pek hoşlanmıyorlar. Üstelik Erdoğan o sıralarda sakal bırakmaya da başlamış. Bir iki maç takımdan kesiliyor. Ancak takım da kaybediyor. Bakıyor olacak gibi değil, antrenör Mehmet Ali Gürses İznik ile oynanan maçın ikinci yarısında onu oyuna alıyor. Kısa süre sonra da Recep Tayyip 35 metreden savurduğu şutla takımını 1 - 0 öne geçiriyor. Santraya doğru koşarken tribündeki yöneticilere dönüyor, bir el hareketi yapıyor. Bu hareketi kendisine yakıştıramayan arkadaşlarına da:
- Mesaj yerine ulaştı, diye cevap veriyor...
Anlaşılan vücut dilini kullanmaya da o yıllarda başlamış...
En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır.