Radikal Bakan

10 Temmuz 2002


<#comment>Başbakan Bülent Ecevit ‘in yardımcılığına atadığı Şükrü Sina Gürel AB’ye soğuk ve uzak duruşuyla dikkati çekiyor... Aşağıda Gürel’in iki hafta önce Aydınlık Dergisinde yayınlanan görüşleri:
"... AB, acaba Türkiye’yi gerçekten üye olarak istiyor mu, ona bakmak gerek... Geçen yıl yapılan Nice doruğunda, önümüzdeki 10 yılda nasıl bir AB tasarladıklarını açıkladılar. Ve burada Türkiye’nin adı bir kere bile anılmadı. Demek ki AB’nin 10 yıllık perspektifinde Türkiye yok.
... Türkiye’de çağdaşlaşmak; çağa uygun siyasal, ekonomik, toplumsal yapıya sahip olmak; AB üyeliğiyle eşdeğer gösterilmek isteniyor. Sanki sihirli bir değnek değecek Türk insanına, AB Türkiye’yi kutsayacak ve içine alacak, bütün sorunlarımız çözülecek... Bu çok yanlış.
... (Tanzimatçı anlayış) "Biz kendi başımıza adam olmayız, bizim adam edilmemiz gerekiyor, bunun için de başkalarının dediklerini harfiyen yapalım, ancak onlar ne söylerse onu yaparak adam olabiliriz" düşüncesiydi. Halbuki Mustafa Kemal’ in reformcu düşüncesi tam tersine, "Biz çağdaş uygarlığın da üstüne çıkmayı hedefleyelim. Bu yolumuzda bize yardım etmeyeceklerdir, başkalarına rağmen kendi gücümüzü ve irademizi kullanalım"

Yazının Devamı

Bizde ne olur?

9 Temmuz 2002


<#comment>ABD’nin Bloomington kentinde bir yurttaşımız ehliyetsiz araba kullanırken polise yakalanıyor. Polis memuru ceza yazıp bizimkini yolcu ederken "Bir daha ehliyetsiz yakalarsam senin parmaklarını kırarım" diyor.
Ehliyetsiz sürücünün arkadaşı Emekli Albay Mustafa Kemal Öztürk, olayı öğrenince polisin bağlı olduğu Bloomington Belediye Başkanı Gene Winstead’a bir "e-mail" çekerek durumu anlatıyor ve soruyor:
- Özgür bir ülke için hangisi tehlikelidir? Ehliyetsiz araba kullanan sürücü mü, onu parmaklarını kırmakla tehdit eden polis memuru mu?
Belediye Başkanı Winstead mektuba bir gün sonra verdiği yanıtta:
- Daha fazla bilgi verirseniz memnun olacağım, diyor. Olay nerede ve ne zaman meydana gelmiş, sürücünün adı ne? Polis memurunun yaka numarası belli mi? Peşinden ekliyor:
- Elbet hiç kimsenin sürücü belgesi olmadan araç kullanmaması gerekir. Ancak daha önemli olan polis memurunun hukuk dışı davranışıdır. Eğer kentimizde böyle bir olay meydana geldiyse emin olunuz bir daha tekrarlanmaması için elimden geleni yapacağım...

Yazının Devamı

Nankör Kedi...

7 Temmuz 2002


<#comment>Geçen şubat ayında Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Sezer BDDK’yı ve devlet bankalarını denetlettireceğini söylediğinde Hüsamettin Özkan sinirlenmiş, Anayasa’da bunun yeri olup olmadığını sormuş, Cumhurbaşkanı Anayasa’yı hafifçe önüne doğru itince lideriyle birlikte toplantıyı terk etmiş, bu olay kamuoyuna "Cumhurbaşkanı Anayasa’yı kafamıza fırlattı" diye takdim edilmiş, Şubat krizine bahane sayılmış, toplantıdan çıkarken Cumhurbaşkanı’na "Nankör Kedi" diye laf atmıştı.
Aynı Hüsamettin Özkan şimdi DSP’de "Nankör Kedi" oldu.
Kedili evde siyasete soyununların kaderi böyle... Sadık kedi dönemi kısa sürüyor... Öte yandan son olayda kedi sahiplerinin de haklı olduğunu düşünenler var. Hüsamettin Bey, Ecevit’e yapılan saldırılara yalnızca sessiz kalsa iyi... Etkisi altındaki çok satan gazetenin "Ecevit çekilsin" manşetlerinde imzası olduğu da düşünülüyor. Kedili evde en büyük öfkenin bu sebepten kaynaklandığı söyleniyor.
Günahı söyleyenlerin boynuna...

İyiliğe iyilikle karşılık veriniz, kötülüğe adaletle

Yazının Devamı

Bildik kişi...

6 Temmuz 2002


<#comment>Prof. Hasan Yazıcı, Prof. İhsan Doğramacı’nın imzasını taşıyan "Annenin Kitabı"nın, ünlü Amerikalı çocuk hekimi Dr. Spock’tan "aşırma" olduğunu söylemiş, Prof. Doğramacı bu "niteleme" üzerine tazminat davası açmıştı. Davanın son aşamasında yargıç bilirkişi tayin etmişti. Dava İhsan Doğramacı’nın lehine sonuçlandı. Yargıtay’a gitti.
Açık Pencere’de o zaman "Bilirkişi"nin kimliğine dikkat çekmiştik.
Prof. Dr. Ümit Saatçi ve Prof. Tahsin Teziç... Her ikisi de İhsan Doramacı’nın öğrencisiydi. Onun oluşturduğu kurullarda görevliydiler.
Yargıtay kararı inceledi.. Ve bozdu...
Gerekçe’den satırlar: "...Bilirkişi ... taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa o takdirde tarafların tüm itirazları dikkate alınarak ve tarafsızlıkları konusunda şüphe ve tereddüt duyulmayacak kişilerden mahkemece seçilmelidir. Bilirkişi kurulu tıp ve çeviri konusunda uzman olan kişilerden seçilmeli ve olayın hukuki boyutu hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir nitelikte olduğundan heyette hukukçu bilirkişiye yer verilmemelidir. Mahkemece bilirkişi seçiminde yukardaki kurallara uygun davranılmadığı için..."
Bilirkişi seçimi bilgi ve

Yazının Devamı

Durmuş Vakfı 2

5 Temmuz 2002


<#comment>Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un Bakanlığın gelirlerini başkanı olduğu TÜRKSEV adlı vakfa aktardığını yazmıştık.. Bakanlığın üst üzey bürokratlardan biri dünkü yazdıklarımıza ilavede bulundu:
- Yalova Termal Tesisleri’nin gelirlerinin vakfa aktarıldığını ifade ediyorsunuz. Doğru ama eksik bir tespit... Kışın çok düşük kapasite ile çalışan termal otelleri zarar ediyordu. Sayın Durmuş bu zararı kapatmak için Bakanlığın tüm birimlerinden personelleri grup grup, hizmet içi eğitim adı altında bu tesislere taşımış, hem Termal tesisinin zararını azaltmış hem de bu yoldan Bakanlığın parasını vakfa aktarmıştır...
Okurumuz devam ediyor:
- Bakanlar Kurulu’na sunulan "Kamu Kurumları Bünyelerinde Kurulan Vakıflar ile ilgili Kanun Tasarısı" bu yanlış uygulamayı sürdürmekte, söz konusu vakıfları bakanlıkların örtülü ödeneği haline getirmektedir. Böylece suiistimal boyutları müthiş artacaktır...

Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir.

Yazının Devamı

Durmuş vakfı!

4 Temmuz 2002


<#comment>Sağlık Bakanı Osman Durmuş bir süre önce TÜRKSEV adlı bir vakıf kurdurdu. Kendisi de başına geçti. Şimdi Sağlık Bakanlığı’na gitmesi gereken paraları bu vakfa akıtıyor. Mesela;
• Sağlık Meslek Liseleri ve Sağlık Eğitim Enstitüleri’nin giriş sınavlarına katılanlardan alınan harçlar...
• Hastanelerin şef ve şef yardımcılıkları için açılan sınavlar için toplanan harçlar...
• Damacana sularının hologramlı etiket parası...
• Yalova Termal Kaplıca Tesisleri’nin işletme geliri...
Hep vakfa akıyor. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı da Bakan’ı durduramıyor.

Yazının Devamı

Barış’ın anısı...

3 Temmuz 2002


<#comment>Büyükelçi Vahit Halefoğlu anlatmıştı. Türkiye yıllar önce Moskova’da yeni bir büyükelçilik binası yaptırmaya karar verir. Kentin mutena bir semtinde arsa alınır. İnşaat hazırlıklarına başlanır...
Derken bir gün elçiliğin yapılacağı arazide gösteriler başlar... Rus aydınları her gün arsada toplanıp, yüksek sesle Puşkin’in şiirlerini okurlar. Bizimkiler önce şaşırır. Sonra durum anlaşılır. Meğer Rusların büyük şairi Puşkin, zaman zaman gelip o arsadaki bir ağacın altında kitap okurmuş... Bizim elçilik durumu resmi makamlara bildirir. Arsanın boşaltılmasını ister. Ne var ki Rus aydınlarının gösterileri yoğunlaşarak sürmektedir. Sovyet yönetimi de bu manzara karşısında bir şey yapamamaktadır.
Sonuçta binanın o arsaya yapılmasından vazgeçilir.
Bu öyküyü nereden mi anımsadık? Barış Manço’nun Moda’daki evinin 5 Temmuz’da haraç mezat satılacağı haberi üzerine... "Manço Tatil Köyü" için (Lale Manço’dan habersiz) alınmış olan kredilere karşılık bu tarihi ev de satılıyor. Lale Manço’nun sorunları çözmek için süre isteği ve bu evi müze yapma projesi Ankara’da bir türlü yankı bulmuyor. Peki ya Barış’a Atatürk’ten sonra en büyük cenaze törenini yapan on binlerce

Yazının Devamı

Evveliyatı...

2 Temmuz 2002


<#comment>Dünya Kupasındaki başarıyı son dönemdeki çalışmanın eseri gibi gösteren futbol yorumcularına Piontek, Derwall, Fatih Terim, Mustafa Denizli gibi isimler anımsatılıyor. Evet, bu işin evveliyatı var. Yıllarca altyapı antrenörü ve Genç Milli Takım Hocası olarak çalışan Hamdi Serpil Tüzün başarının daha da evveliyatını anımsatıyor. Diyor ki:
• 1992 A Genç Milli Takım Avrupa Şampiyonluğu
• 1993 A Genç Milli Takım Avrupa İkinciliği
• 1994 B Genç Milli Avrupa Şampiyonluğu
Bu başarılar Türk Futbol Tarihi’nde kilometre taşıdır. İlk Avrupa şampiyonluklarıdır. Türkiye’nin Avrupa’ya çıktığı, futboldaki maküs talihini yendiği dönemeçlerdir. "
Futbolda bugünkü başarının temellerini atan isimsiz kahramanlardan biridir Serpil Hamdi Bey... Onun şahsında tüm altyapı emeklerini kutluyoruz...

Yazının Devamı