Kontenjan durumları

17 Mayıs 2000


       Kopenhag'a uçan 200 küsur kişilik Galatasaray kafilesinde Çaycı Vahit'in de bulunduğunu bildiriyor spor muhabiri arkadaşlar...
       20 yıl önce "futbolcu" olarak denenmek üzre Sivas'tan Florya'ya gelen, yeşil sahada muvaffak olamayınca çizgi kenarında top toplayıcı - malzemeci (diğer zamanlarda da çaycı) olarak görev yapan Vahit, geçenlerde çay servisi için girdiği Yönetim Kurulu toplantısında Fatih Hoca'nın karşısına geçip dikilmiş... Hoca "Hayrola Vahit?" diye sorunca da cevap olarak cebinden pasaportu çıkarıp masanın üzerine koymuş... Vaziyeti anlamış Fatih Hoca... Vahit kadroya "kontenjan"dan böyle girmiş...
       ***
       Kopenhag'da dün öğle saatlerinde 20 küsur bakan ve 180 civarında milletvekilini getirecek uçak bekleniyordu. O arada biz TBMM başkanı Yıldırım Akbulut'un basın danışmanı Emel Aktuğ'u arayıp milletvekillerinin Kopenhag harcamalarının hangi kalemden karşılandığını sorduk... Meğer Galatasaray Kulübü karşılıyormuş...
       Çaycı Vahit'in yılların emeğine karşılık "kontenjan"dan

Yazının Devamı

Ölçüyü kaçırmak...

16 Mayıs 2000


       Daha önceden duyurdukları yayın saatlerine genellikle uymamalarına... Göstereceklerini ilan ettikleri filmler yerine son dakikada canlarının istediği filmleri ekrana getirmelerine... Filmlerin, dizilerin aralarına insanı bıktıracak, izlenen filmin ve dizinin ne olduğunu unutturacak uzunlukta ve sık sık reklam koymalarına... Yayınladıkları futbol maçlarında, en kritik pozisyonlar yaşanırken kameraları tribünlere çevirip maçı izleyen eşi, dostu, sevgiliyi göstermelerine... Bütün bunlardan dolayı en ufak bir özür dileme gereği duymamalarına alışmıştık...
       Henüz alışamadıklarımıza gelince... Zaten sayısı son derece az olan, bütün bir hafta boyunca ekrana gelmesini özlemle beklediğiniz kaliteli bir dizi ya da bir programı izlemek üzere televizyonunuzun başında yerinizi aldınız diyelim... Uzuuunnn reklam ve tanıtım filmlerinden sonra nihayet beklediğiniz an geliyor... Dizi ya da programın jeneriği ekrana geliyor. Tam jenerik bitiyor, dizi veya program başlayacak... Aaaa, o da ne? Bir de bakıyorsunuz ki, jeneriğin bitimiyle birlikte yine reklamlara geçilmiş.
      

Yazının Devamı

Faziletli kongre...

14 Mayıs 2000


       Arkadaşımız Fahrettin Fidan, çarşafa gizlendi, Fazilet Partisi'nin kongresini kimseye bulaşmadan, çarşafa dolaşmadan dakika be dakika izledi:
       * Bismillahirrahmanirrahim. Euuzu billahi mineşşeytannirracim.
       * Cem'an 1200 kişiden oluşan cemaatin (delegenin) huşu içinde salondaki yerlerini almaları, kongre başlayıncaya kadar, "Bu kongrede kime oy verirsek cennetin anahtarı bizim olur?" rüyasına, hülyasına dalmaları.
       * Balgat'taki malum imamın uzaktan kumanda düğmesine basması, kongre imamının kim olacağını işaret etmesi, bu işaretin 1200 şehadet parmağının bir anda havaya kalkmasına yetmesi.
       * Konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen Emanetçi İmam'ın daha çok alkış için kürsüye gelmeyi ağırdan alması, taze gelin kaprisi, nazı, kongrenin hayırlara vesile olması niyazı, bilahere açış konuşması babından 2 saatlik vaazı.
       * Çarşafçı'lara laf sokuşturması, bulaşması, vekaleten yapılan konuşma nedeniyle zaman zaman dilinin sürçmesi, sık sık

Yazının Devamı

Vefanın böylesi...

13 Mayıs 2000


       Aşağıdaki haberi dün Anadolu Ajansı geçti... Okuyalım...
       ...Atatürk Havalimanı'nda uçaklara ikram hizmeti veren Uçak Servisi A.Ş. (USAŞ), ekonomik durgunluktan kaynaklanan "zorunlu küçülme" gerekçesiyle 5 ay önce işten çıkardığı 123 işçisine plaket verdi.
       Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen törende konuşan USAŞ Türkiye Restoranları Genel Müdürü Dieter Coller, yılbaşında hizmete giren Yeni Dış Hatlar Terminali'ndeki restoran işletmeciliğini üstlenemediklerini, bu nedenle de restoran işletmeciliğinde küçülmeye gittiklerini söyledi. Bu işyerlerinde çalışan 123 personelin işine son vermek zorunda kaldıklarını belirten Coller, şirketin "zorunlu küçülme" kararı nedeniyle bu kararı uygulamak zorunda kaldıklarını bildirdi. Personelin son iş gününe kadar büyük bir özveriyle çalıştığını ve buna hayranlık duyduğunu kaydeden Coller, "Bu hiçbir ülkede kolay karşılaşılacak bir durum değil. Çalışanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır" diye konuştu.
       USAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Mohammed Hammam da, elde olmayan nedenlerle işlerine son

Yazının Devamı

Çıplak reklam

12 Mayıs 2000


İş, edebiyat, sanat dünyasından 32 seçkin isim, grafik sanatçısı Bülent Erkmen'in hazırladığı "32 Büst" başlıklı kitap için belden üstü çıplak fotoğraf çektirmişler... ABD'de yaşayan yazar Faruk Ulay da oturmuş; bu yarı çıplak fotoğraflara bakıp her biri için ayrı düşsel öyküler kaleme almış...
Psikolog Özcan Köknel'le sohbet ediyoruz dün telefonda...
- Bunun altında yatan espri nedir, hiç anlamadım, diyor, kitabı hazırlayan prodüktör kişinin amacını anlayamadığım gibi, onun fikrine bunca değerli bilim ve kültür insanı niye "Evet" dedi, onu da hiç anlamadım.. Yarım fotoğraf bu kadar ses getirdiğine göre "Daha fazla ilgi için niye boy fotoğraf koymamışlar?" demeden edemiyor insan!..
- Çıplaklığa "insanın en saf hali" diye bakar ve fotoğrafları hikayeleriyle birlikte değerlendirirsek?..- Eğer bu kitabın hazırlanış gerekçesi insanların "iç dünyaları"na ulaşmak ise, bu da çok sağlıklı bir gerekçe değil. Bir insanın beden yapısına bakarak iç dünyası hakkında yargıya varılamaz. Öyle olsa biz ruh hekimleri insanları anlamak için oturup aylarca konuşacağımıza böyle bir fotoğrafını ister; nasıl bir ruhsal yapı taşıdıklarını

Yazının Devamı

Olay Federasyonu!

11 Mayıs 2000


       Üç hafta önce oynanan Yozgatspor - Diyarbakırspor maçında da olaylar çıkmış, spor spikerlerinin klasik ifadesiyle, "sahalarımızda bir daha asla görmek istemediğimiz çirkin görüntüler" sergilenmişti. Konuk takımın sahada görünmesiyle birlikte tribünlerden akla gelen - gelmeyen bilumum madde yağmuru başlamış, yağmur, "PKK dışarı!" tezahüratı eşliğinde maç boyunca devam etmişti. Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu böylesine çirkin bir olaya elbette ilgisiz, tepkisiz kalamazdı, nitekim kalmadı da...Toplandı ve Yozgatspor'a belki de hayatı boyunca unutamayacağı (!) bir ceza verdi; Tam 500 milyon lira para cezası!.
       x x x
       Gelelim ikinci olaya...İki hafta önce Diyarbakır'da oynanan, daha doğrusu oynanamayan Diyarbakırspor - Konya Endüstrispor maçında da benzer görüntüler sahnelendi. Isınmak için sahaya henüz çıkmış konuk takım üzerine atılan maytaplardan iki oyuncu çeşitli yerlerinden yaralandı. Bunun üzerine Konya Endüstrispor takımı sahadan çekildi, maç da başlamadan sona ermiş oldu.
       Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu

Yazının Devamı

Bravo Sadi Bey

10 Mayıs 2000


       MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, Devlet Bakanlığı görevinden azledildi. Suçu: Demokratik hakkını kullanıp cumhurbaşkanlığına aday olmak... MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin isteğiyle bu kararı Başbakan Bülent Ecevit cumhurbaşkanlığına gönderdi. Süleyman Demirel de gözü kapalı onayladı. Sadi Somuncuoğlu'nun TBMM bahçesinde saldırıya uğramasına sessiz kalan Başbakan ve Cumhurbaşkanı üstüne üstlük Somuncuoğlu'nu demokratik hakkını kullandığı için cezalandırmış oldular. Kaç kuruşluk "demokrat" olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Sayın Somuncuoğlu'nu şu süreçte gösterdiği medeni cesaretten dolayı kutluyoruz.

       ***
       Tımarhaneler dışarıdakiler kendilerini akıllı hissetsinler diye kurulmuştur
      Montesquieu
       ***

Yazının Devamı

Acaba İran mı?

9 Mayıs 2000


       Son yıllarda gazete manşetlerinde patlayan nice "şok haber" ve "şok açıklama" sonradan fos çıktığı için "Uğur Mumcu'nun katilleri yakalandı" haberine haklı olarak temkinli yaklaşıyor kamuoyu... Gerçi yetkililer bu defa çok umutlu. Ama görünürde de "itiraf"tan başka bir kanıt yok. Sanıklar ifadelerinin baskı altında alındığını iddia edip yarın mahkemede kendilerini kurtarabilir. Temkinli durmakta yarar var.
       Yakalanan sanıklardan Yusuf Karakuş ve Abdülhamit Çelik, iki İranlı ajanın Uğur Mumcu'nun arabasının altına bomba yerleştirmesine yardımcı olmuşlar.
       Suikast ilk bakışta İran kaynaklı...
       Ama bu ilk bakış soru işaretlerini gidermiyor.
       Biliyorsunuz, DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve savcı Ülkü Coşkun başta olmak üzere birçok devlet görevlisi bu cinayetin aydınlanmaması için çalışmakla suçlanıyor. Devlet içinde 7 yıldır bu cinayetin aydınlanmasına karşı direnç var. İran ve Türkiye'deki uzantısı Hizbullah "devlet" içinde bu kadar güçlü mü?
      

Yazının Devamı