İmtiyazlı sınıf

11 Aralık 1999


       Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne polisteki Fettullahçı kadrolaşmayı araştırıp bir rapor haline getirmesi görevini vermişti...
       Ankara Emniyeti bu emir doğrultusunda çalışmaya başlamıştı ki... Birileri bir yerlerden düğmeye bastı, söz konusu raporu hazırlayan polisler, başta Ankara Emniyet Müdürü olmak üzere darmadağın edildiler, kendilerini bir anda kızakta ve yargıç karşısında buldular.
       Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fazilet Partili Merve Kavakçı'nın ifadesini almak için evine gitmişti... Kapıdaki milletvekilleri kendisini püskürtünce Nuh Mete Yüksel süngüsü düşmekle kalmadı, şimdi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hakkında açtığı soruşturma nedeniyle hesap vermeye hazırlanıyor.
       Subayıyla, astsubayıyla, er ve erbaşıyla 100'den fazla asker Metris Cezaevi'nde İBDA - C'cilerin kaldıkları koğuşta arama yapma emri almışlardı. "Jest olsun" diye içeriye silahlarından arındırılarak gönderildiler. Sonuç, saatler süren rehin kalma skandalı ve uzun pazarlıklardan sonra serbest bırakılıp

Yazının Devamı

Pekinel'e tuzak

10 Aralık 1999


Güher ve Süher Pekinel kardeşler dün gece Frankfurt'ta prova yapacak bugün Frankfurt Operasında konsere çıkacaklardı. Dün saat 15:30'da THY uçağına binmek üzere Atatürk Hava Limanına geldiler. Devlet Sanatçısı olduklarından VİP salonuna girdiler. Görevli memura her zaman olduğu gibi üzerlerindeki Alman pasaportunu uzattılar. Memur sordu:
- Türk pasaportunuzu görebilir miyim?
- Yanımızda yok... Biz her zaman Alman pasaportuyla giriş çıkış yapıyoruz...
- Yeni genelge var. Çifte vatandaşlar çıkışta Türk pasaportunu ibraz edecek.
- İyi ama pasayortumuz Almanya'da...
- O zaman çıkış yapamazsınız...

Yazının Devamı

Bir vefa örneği...

9 Aralık 1999


       Batı üniversitelerinde yaygın, hoş bir gelenek vardır... Öğrenciler, 60 yaşına giren hocalarına teşekkür duygularını ifade etmek amacıyla ellerinde bir meşaleyle evinin önünde toplanır, tezahürat yaparlar...
       Hoca da pencereye çıkıp selamlar öğrencilerini...
       Bununla yetinilmez; aynı günlerde hocaya ithafen bilimsel bir toplantı düzenlenir... O da yetmez; hocanın branşında uzman diğer bilim adamları ve öğrencilerinin makalelerinden oluşan bir kitap hazırlanır. Yaş günü armağanı olarak Hoca'ya (ve bilim dünyasının dikkatine) sunulur... Bizde ise bilim adamları genelde ölümlerinden sonra anımsanır...
       Bu defa zamanında davranıldı. Tıp Tarihi dalında saygın bir bilim adamı olan Profesör Arslan Terzioğlu'na 60'ıncı yaşı dolayısıyla bir "armağan kitabı"hazırlandı. Prof. Terzioğlu kitabı geçen hafta sonu düzenlenen törenle aldı.. Kitap, Türk ve yabancı bilim adamlarının makalelerinden oluşuyor. Prof. Terzioğlu, bu makalelerden birine özellikle dikkat çekiyor:
       - Hür Berlin

Yazının Devamı

Vicdan ve cüzdan!..

8 Aralık 1999


       İstanbul Barosu, meslekte beş yılını tamamlayan 1676 avukat arasında anket yaptı... Avukatlara yöneltilen sorulardan biri, "Yargıda yolsuzluk yapılıyor mu?" şeklindeydi... Ankete katılan avukatların çoğu bu soruya, "Evet, yargıda da yolsuzluk yapılıyor" yanıtını verdiler.
       Haber gazetelerde yayımlandı.
       Bunun üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığı, bir basın açıklaması yaparak İstanbul Barosu'na teessüf etti. Böylesi anketlerle, zihinlerde kuşkular uyandırıldığını ifade etti.
       İyi de... Yargıtay'ın bundan önceki başkanı zaten "Yargıçlarımız vicdanlarıyla cüzdanları arasında sıkışmıştır" dememiş miydi?.. Vatandaş da "Yargıçlar acaba hangi tarafa iltihak edecek; vicdana mı cüzdana mı?" bekleyişine girmemiş miydi? Diye şaka yollu sorduktan sonra düşüncemizi ekleyelim: Böyle bir anket, genelleme yaptığı ve meslekteki namuslu hukuk adamlarını da kuşku altında bıraktığı için zararlıdır. Kirli dengeler       Emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Hulki Cevizoğlu'na siyasi sistemin net bir

Yazının Devamı

İşte spor adamı

7 Aralık 1999


İki soylu spor adamını huzurunuzda kutlamak istiyoruz...
Birisi Efes Pilsen basketbol takımının koçu Ergin Ataman... Diğeri Beşiktaş basket takımının koçu Ahmet Kandemir... Önceki gün Efes Pilsen - Beşiktaş maçından sonra bu iki spor adamı peşpeşe mikrofonlara konuşuyor. Maçı Efes kazanmış. Efes'in koçu Ataman diyor ki:
- Maçı biz kazandık. Ama bu maç Beşiktaş'ın hakkıydı...
Bu centilmenlik gösterisinden sonra bir başka köşede mikrofona konuşan Beşiktaş koçu Ahmet Kandemir sonucun üzerinde fazla durmuyor. Ama şu üzüntüsünü dile getiriyor:
- Beşiktaş seyircisi hakem kararını sahaya yabancı madde atarak protesto etti. Beşiktaş seyircisi protestosunu böyle ifade etmemelidir. Biz böyle manzaralar görmek istemiyoruz.
***

Yazının Devamı

Uzak İstanbul...

5 Aralık 1999


       Siyaset Meydanı'nın bu haftaki konukları azınlıklar... İdi... Kaybolan renkler... Ekrandaki konukları bir yerlerden tanıyorduk... İsrail'den de gelse Atina'dan veya Kumkapı'dan da... Onlar bizim eski Rum, Musevi, Ermeni dostlarımızdı. Mahalle komşumuz, okul arkadaşımız... Lokantacımız, meyhanecimiz, saatçimiz, eczacımız... İstanbul'u birlikte soluduğumuz insanlar... Kimileri kendilerine yakıştırılan "azınlık" sıfatına üzülüyordu.
       Eskiden öyleydi gerçekten...
       Onlar "azınlık"tı. Bizler çoğunluk...
       Zaman bize öngörülemeyen bir oyun oynadı...
       Artık onlar da biz de... "İstanbullu azınlık"larız...
       Kimileri İstanbul'u terketmiş. Farketmez.

Yazının Devamı

Mülkiye küçüldü!..

4 Aralık 1999


       SBF'nin şimdiki adı Aziz Köklü Dersliği olan büyük amfisinde her yaştan, her cinsten, her görüşten eski - yeni Mülkiyeli, tek bir ağızdan okul marşını söylüyor:
      Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz
       Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz...
       Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin 140. kuruluş yılı töreninde Dekan Celal Göle, Mülkiye'nin 1936 yılında İstanbul'dan özel bir trenle Ankara'ya taşındığı günü anlatıyor:
      - Trenden inen öğrenciler topluca Ulus'taki Atatürk Anıtı'na doğru yürüyüşe geçtiler. Yol üzerindeki Meclis binası önüne geldiğinde, öğrenciler adına bir son sınıf öğrencisi konuşma yaptı. Konuşmasında, Mülkiyelilerin her zaman Atatürk'e ve Atatürk devrimlerine sahip çıkacakları sözünü verdi. Bu öğrenci benim babamdı, adı Turgut Göle'ydi. Biz de bugün aynı sözü veriyor, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.      Öğrencilerin dekandan çok bir Mülkiyeli ağabey gibi gördükleri

Yazının Devamı

Gazın musluğu

3 Aralık 1999


AGİT zirvesinden sonra gaz ve elektrik kesintileri birbirini izledi. Sebebi hala kesin belli değil... Efendim Ukrayna gaz çaldı, hayır Moldova gaz kaçırdı, Rusya Ukrayna'dan borcunu alamayınca musluğu kıstı... Gaz kesiliyor ve Türkiye gazın neden kesildiğini bilemiyor. Rusya'nın bildirdiği sebebe inanmak zorunda kalıyor. Bir meslektaşımız dün A.A'nın gözden kaçan bir haberini anımsatıyordu. Adı açıklanmayan bir Gazprom yetkilisi demiş ki:
- Gazdaki azalma Ukrayna'nın borcunu ödememesi kadar Türkiye'nin Türkmenistan ve Azerbaycan'la imzaladığı anlaşma ile de ilgilidir...
Şu veya bu.. Olaydan çıkarılacak dersler önemli... Demek ki:
1) Rusya önceden haber vermeden - çok zorunlu bir sebebe bağlı olmadan - gazı rahatça kesebiliyor...
2) Türkiye yaptığı anlaşmada bir yığın taahhüt altına girmiş ama Rusya'nın gazı azaltmasını sağlam tazminata bağlamamış. Veya tazminat maddesi kolay işlemiyor. Rusya o yüzden muslukla istediği gibi oynayabiliyor.
3) Rusya'yı böylesine başıboş bırakan Türkiye yurt içindeki santral ihalelerinde özel sektöre gaz teminini kesiksiz sürdürme sözü veriyor. Anlaşmalardaki maddelere

Yazının Devamı