Niden Sabancı?

19 Aralık 1999


       Kültür Bakanlığı, 1999 Yılı Büyük Ödülü'nü işadamı Sakıp Sabancı'ya verdi. Bakanlık bu ödülü şimdiye kadar sanat üretimine doğrudan katkıda bulunanlara, yani sanatçılara verirken, bu yıl neden Sakıp Ağa'ya vermeyi uygun gördü?.. Siz bunun nedenini düşünedurun, "Düşünür gazeteci" Fahrettin Fidan düşündü ve buldu bile...
       Nideng mi Sabancı'ya virildi? Buyrung...
       Biiirrr; Gözel... Gözel... Gözel... Türkçe'ye... Türkçe'ye...Türkçe'ye gatgılarındang ötürü... ötürü... ötürü...
       İkkiii; Kimi iressamların dablalarını... pordong, tablolarını çoookkk... çoookkk... çoookkk paralar ödeyerek satın alıp onnarı maneng... maneng... maneng... ve de maddeteng... maddeteng... maddeteng disteklemesindeng ötürü...ötürü...ötürüü...
       Üüüççç; Birinci sınıf tarım arazilerini gapatıp bu arazilerin üzerinde tablo misali ağır sanayi desisleri gurmasındang ötürü... ötürü... ötürü...
       D""öttt.. Pardong, d""örtttt; Halgtan yana işadamı taklidini en eyi

Yazının Devamı

Avrupa kriteri!

18 Aralık 1999


       AB'ye uyum kriterleriyle pek meşgulüz ya... Acaba AB ülkelerinde milletvekili maaş kriterleri nedir? Örneğin Almanya'da durum nasıldır? Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu, Alman parlamentosundaki Türk asıllı milletvekili Cem Özdemir'i arayıp soruyor. Ve şu bilgileri alıyor:
       - Önce şunu söyleyeyim: Reichstag'da milletvekili maaşı 3-4 yıldır hiç artmadı. Emekli maaşına gelince.. Reichstag, daha dün, TBMM'deki yapılmak istenenin tam tersi birşey yaparak ciddi bir reform paketini kabul etti.
      - Nasıl bir reform bu?
       - Eski bakan ve eski müsteşarların emekli maaşlarını kestik. Sadece bir dönem milletvekilliği yapanlar "emekli maaşı" alabiliyordu. Onu da kaldırdık. Artık en az iki dönem milletvekilliği yapmak gerekecek emekli maaşı için.. Bunu alabilmek için de 65 yaşını doldurmuş olmak gerekiyor. TBMM'den geçirilmeye çalışılan "temsil tazminatı"na benzer bir ödeme vardı: Eski bakan ve eski müsteşarlar, görevden ayrıldıktan sonra da neredeyse eski maaşları tutarında sürekli maaş alırdı. Bunu da kestik.
   

Yazının Devamı

Lider yaratmak...

17 Aralık 1999


       Dersleri boş geçtiği için "Öğretmen isteriz" diye gösteri yapan 12 - 14 yaşlarındaki 6 öğrencinin yargılanmasıyla ilgili Doçent Melih Bulut bir yorum geçmiş... Okuyalım:
       "Bugün iyi siyasetçiler yetiştiremediğimizden, lider çıkaramadığımızdan yakınıyoruz. Oysa aile ortamımız, eğitim sistemimiz, iş yaşamımız lider kişilikleri yıpratmak, yıldırmak, yok etmek üzerine kurulu... Onların önlerini açmadıkça bu yakınmalara hakkımız olmadığını düşünüyorum. Çünkü liderlik itaatsizlikle başlar.
       Toplumumuz her kesimiyle kendini aşma ve olumlu yönde değişim isteğini gösteriyor. Sıradan kişilerle kendimizi aşamaz; sadece tekrarlar dururuz. Çünkü ancak bizim gibi düşünmeyenler, farklı düşünenler önce bize yabancı gelse de farkı yaratacak itici gücü oluştururlar. O halde eğitimcilere, anne - babalara, toplumdaki her kademe yöneticilere düşen görev lider kişilikleri cezalandırmak değil desteklemek olmalıdır..."
       ***
       Sayın Bulut'a katılıyoruz... Genç

Yazının Devamı

Kıyak rüşvet!..

16 Aralık 1999


       Anayasa Mahkemesi'nin 8 defa iptal ettiği "Kıyak Emeklilik" Yasası önceki gece 9. kez Meclis Plan - Bütçe Komisyonu'ndan geçti, birkaç güne kadar da Genel Kurul'dan geçecek gibi görünüyor...
       Peki, acaba konu tekrar Anayasa Mahkemesi'nin önüne geldiğinde Yüce Mahkeme'nin tavrı ne olur?.. "Kıyak Emeklilik" teklifinin arasına sıkıştırılan, yüksek yargı organlarının üyelerinin de emekli maaşlarını artıran rüşvet... Pardon madde, Anayasa Mahkemesi'nin bu defa vereceği kararı etkiler mi?..
       Önceki gece NTV'de Mirgün Cabas, Komisyon'un Fazilet Partili üyesi Ali Coşkun'a soruyor:
      - Kıyak emeklilik veto edilmesin diye mi yüksek yargı organlarındaki üyelerin de emekli maaşlarını yükseltiyorsunuz efendim?
       Ali Coşkun, belki de o sırada oruçlu olmamanın rahatlığıyla, milyonlarca insanın gözünün içine baka baka;
      - Hayır efendim, hiç alakası yok! diye yanıtlıyor soruyu.

Yazının Devamı

Sosyal eksiklik

15 Aralık 1999


       Profesör Bakır Çağlar ile AB adaylığımız üzerinde söyleşirken soruyoruz:
      - Yakın gelecekte AB coğrafyası üzerinde bütün alanlarda politikalar tek merkezden belirlenecek. Türkiye açısından olası sonuçları?..
       - Bütün dünyada sosyal bir hareketlenme başladı. Küreselleşme sonucunda veya Avrupa Birliği çerçevesi içinde yurttaşların hiç katılamadığı merkezlerde ekonomik ve sosyal kararlar alınıyor. Fertlerin bunlara katlanmak zorunda kalması demokrasinin sonu demektir. Buna karşı önlem olarak Avrupa çapında bir sosyal politika üretme çabası var. Ama düşünün, AB'nin bekleme salonundaki Türkiye'nin parlamentosunda bir "sosyal demokrat" parti yok!.. O zaman Türkiye, iktidarlar arenasındaki mücadelesini nasıl verecek, kimle yapacak?.. MHP ile mi?.. Ya da Ecevit'in Potemkin Partisi'yle mi?.. O yüzden bu birliğe katılırken altının çizilmesi gereken en önemli konu: Parlamentomuzda muhalefette de olsa sosyal demokrat kesimin olması gerekirdi. İşte bu eksiklik Türkiye'yi gerçek bir kapitülasyona götürür. Çünkü sosyal demokratlar sesini duyaramayınca meselenin

Yazının Devamı

Okuyan ne okuyor?

14 Aralık 1999


Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, son günlerde neredeyse bütün gazetelere haber servisi yaparak SSK'nın nasıl dolandırıldığını ilginç örnekler eşliğinde anlatıp duruyor. Terbiyesi elvermediği için nazikçe "SSK'yı öpüyorlar!" diyen Okuyan'a göre... Kuruma bu yöntemlerle atılan kazıkların toplam boyutu trilyonları, hatta katrilyonu buluyor.
Bir Bakan, kendi başında bulunduğu bir kurumu böylesine şikayet ediyorsa altında mutlaka başka bir sebep vardır. Acaba nedir? Bir zamanlar SSK'da üst düzey görevlerde bulunmuş eski bir bürokrata yöneliyoruz.
- Yaşar Okuyan'ın açıklamalarına siz ne diyorsunuz?
- Sayın Bakan'ın SSK'da yapılan yolsuzluklara ilişkin vermiş olduğu rakamlar son derece abartılıdır. Hatta hayalidir.
- Ne gibi?
- Sayın Bakan, SSK müfettişlerinin hazırladıkları raporlara dayanarak konuşuyor ve SSK'da böylesi yolsuzluk teşebbüslerini anlatan çuvallar dolusu şişirilmiş, ama bedelleri ödenmemiş faturalar vardır. Burada soru şudur: Sayın Bakan, bu konuda soruşturma açmış mıdır, açmamış mıdır? Açmışsa SSK bürokratları hakkında mahkemeye başvurmuş mudur?

Yazının Devamı

Cumhurbaşkanı Cem...

12 Aralık 1999


       İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nden bir grup öğrenci üzerinde ciddiyetle durup düşünmeye değer bir öneride bulunuyor:
      "Cumhurbaşkanlığına İsmail Cem'i düşünelim..."      Dilerseniz gençlerin mektubunun tamamını okuyalım:
      "Biz gençlere de örnek olabilmesi, Türkiye'nin uluslararası arenada başarıyla temsil edilebilmesi, Türkiye'nin yaşlı zihniyetten kurtarılabilmesi, genç insanlara da yol açılabilmesi için Cumhurbaşkanlığı'na Sayın Dışişleri Bakanımız İsmail Cem'i öneriyoruz ve herkesten bu konuda destek bekliyoruz..."       İTÜ'lü gençlere teşekkür ediyoruz. İyi düşünmüşler. Doğru düşünmüşler...

Kötümser bakış
       Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde uzun süre Türkiye'yi temsil eden... Avrupa ile hukuki ilişkilerde deneyli bir isim.. Prof. Bakır Çağlar acaba AB adaylığına nasıl bakıyor. Söz Çağlar'ın:
       - "Zafer"i duyuran haberler arasında çok fazla değerlendirilmeyen bir nokta var

Yazının Devamı

İmtiyazlı sınıf

11 Aralık 1999


       Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne polisteki Fettullahçı kadrolaşmayı araştırıp bir rapor haline getirmesi görevini vermişti...
       Ankara Emniyeti bu emir doğrultusunda çalışmaya başlamıştı ki... Birileri bir yerlerden düğmeye bastı, söz konusu raporu hazırlayan polisler, başta Ankara Emniyet Müdürü olmak üzere darmadağın edildiler, kendilerini bir anda kızakta ve yargıç karşısında buldular.
       Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fazilet Partili Merve Kavakçı'nın ifadesini almak için evine gitmişti... Kapıdaki milletvekilleri kendisini püskürtünce Nuh Mete Yüksel süngüsü düşmekle kalmadı, şimdi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hakkında açtığı soruşturma nedeniyle hesap vermeye hazırlanıyor.
       Subayıyla, astsubayıyla, er ve erbaşıyla 100'den fazla asker Metris Cezaevi'nde İBDA - C'cilerin kaldıkları koğuşta arama yapma emri almışlardı. "Jest olsun" diye içeriye silahlarından arındırılarak gönderildiler. Sonuç, saatler süren rehin kalma skandalı ve uzun pazarlıklardan sonra serbest bırakılıp

Yazının Devamı