ABD ve Kemalizm

26 Ekim 1999


Kemalizme sadece şeriatçılar ve Kürtçüler mi kızar? Hayır.. ABD'nin Ortadoğu senaristleri de Kemalizme diş biler... Türkiye'nin tarih ve fikir eksenine Kemalizmin yerine "ılımlı islam"ı yerleştirmek için hayli çaba gösterirler. Neden?.. ABD "servis"lerinin Atatürk ve Kemalizm ile alıp veremediği nedir?.. Cumhuriyet'te Ahmet Taner Kışlalı, 1997 yılı Kasım ayında yazdığı yazıda bu soruya net yanıtlar veriyor. Bakınız ne diyor:
* "Ilımlı İslam"la bütünleşmiş yarı çağdaş bir Türkiye, Batı'nın çıkarlarına - yani "Yeni Dünya Düzeni"ne - daha uygundur.
* Petrol zengini, Batı'nın uydusu Ortadoğu ülkelerindeki çağdışı rejimlerin varlığını koruması açısından Kemalist model tehlikeli bir örnektir.
* Kemalizmin temelinde ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkeleri vardır. Oysa Türkiye'nin ne yıkılması ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmesi Batı çıkarları ile bağdaşır.
* Türkiye'nin Kürtlere özerklik vermesi, giderek federasyonu peşinden getirir. Bir adım sonrası, komşu devletlerin parçalanmasıyla bağımsız bir Kürt devletinin oluşmasıdır. Böylece hem - petrol bölgesinde - Batı'ya muhtaç bir "kukla devlet" oluşacaktır.

Yazının Devamı

Mumcu dosyası

24 Ekim 1999


       Ülkemizi derinden sarsan siyasi cinayetlere devlet organları hangi ciddiyetle eğiliyor... Dilerseniz "Uğur Mumcu Cinayeti TBMM Araştırma Komisyonu Raporu"ndan kimi satırlarla örnekler verelim...
      Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden 3 yıl sonra, CHP'nin girişimiyle TBMM'de bir araştırma komisyonu kuruldu... Bu komisyonun bulgularından ikisi:
       1) Cinayetin soruşturması sırasında Mumcu'nun evindeki çalışma odasında hiçbir inceleme yapılmamış... Bant kayıtları, özel notları, randevuları ile ilgili kayıtları, bilgisayar disketleri ve bilgisayar belleği incelenmemiştir...
       2) Uğur Mumcu'ya ait telefonlarla yapılan görüşmelerin kayıtları Telekom'dan istenmemiştir... TBMM Komisyonu, Telekom'dan bu kayıtları istemiş ancak cinayetten 3 yıl sonraki bu isteğe karşılık "Silindi!" yanıtı almıştır.
       Yukardaki iki madde soruşturma sırasında gösterilen ihmallerden sadece ikisidir... Ancak soruşturmayı yapanların cinayet faillerini bulmaya niyetli olmadıklarını anlatmak konusunda yeterlidir.

Yazının Devamı

Bir Türkün ölümü

23 Ekim 1999


      "Bir Türkün Ölümü", Ahmet Taner Kışlalı'nın Cumhuriyet'te yayımlanan yazılarından derlenme bir kitap... O yazılardan birinde Uğur Mumcu suikastına değinmiş ve "Neden Uğur Mumcu?" diye soruyor Kışlalı... Yanıtını (özetle) aktarıyoruz:
       ...Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü günün akşamıydı. Bütün TV ekranları, olayın yankılarıyla doluydu. Yorumlar yapılıyor, olayın çeşitli yanları incelenmeye çalışılıyordu. "Niçin Uğur Mumcu?" sorusunu yanıtlayabilmek için önce "Kimdi Uğur Mumcu?" sorusunu sormak gerekiyor.
       En yalın ve net yanıtı, Sayın Berin Nadi verdi:
      - Uğur, inançlı bir Kemalistti. Ödün vermeyen, yürekli, savaşçı bir Kemalistti!..
       (..) İki yıl kadar önce bir açık oturumda Berin Nadi'nin Mumcu değerlendirmesini anlatırken konuşmacılardan Sayın İsmail Cem ufak bir itirazda bulundu:
      - Ama Uğur sadece bir Kemalist değildi, aynı zamanda sosyalistti!      Birden SBF'deki öğrencilik yıllarımı ve Prof. S

Yazının Devamı

Zarif tartışmacı...

22 Ekim 1999


Zarif tavırlı.. Sevecen ruhlu... Kibar görünüşlü... En ateşli tartışmalarda bile istifini bozmayan... Tezini her defasında ikna edici sözcüklerle karşısındakine aktaran... Türkiye'nin yetiştirdiği en parıltılı düşünce adamlarındandı Ahmet Taner Kışlalı... Eski Bakan, öğretim üyesi, kitap yazarı, köşe yazarı gibi sıfatlarının yanında bir önemli meşgalesi de yurt içi ve yurt dışında köşe bucak gezerek "Kemalizm, laiklik, cumhuriyetçilik" konularında halka konferanslar vermesiydi.
Kışlalı, Kemalizmi ve laikliği her platformda çok iyi savunurdu...
Bir örneğini bu sütunda aylar önce hikaye etmiştik...
Almanya'daki bir panelde Alman profesör bitime yakın söz almış. Kimsenin kendisini yanıtlamaması için kasten böyle yapmış. Ve Atatürk'e "diktatör" gibi sıfatlar yakıştırarak eleştirel bir konuşma yapmış.
Başkan konuşmanın sonunda paneli kapatacak...
A. Taner Kışlalı söz alarak "Tek bir soru sorma" izni almış Başkan'dan...

Yazının Devamı

Meğer hukuk varmış

21 Ekim 1999


Meğer ülkede hukuk varmış. Meğer Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Meclis Başkanı, Adalet Bakanı ve bilumum bakanlar gece vakti bir bayanın ifadesinin alınmasına karşıymışlar. DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, Hamas örgütüyle ilişkileri nedeniyle ifadesini almak istediği Merwe Kavakçı bu ifadeyi vermeyince polis göndermiş. Polise kapı açılmayınca geceyarısı bizzat Merwe'nin evine gitmiş. Kapıyı yine açmamışlar. Ama bu kadarı da yetmiş Ankara'nın ayağa kalkması için.
Bendeniz yarım asrı aşkın süredir Türkiye'de yaşayan bir vatandaşım. Savcı geceyarısı bir bayanın ifadesini almaya kalktı diye Başbakan'ın, Cumhurbaşkanının ve bilcümle zevatın "hukuk" diye ayağa kalktığını ilk kez görüyorum. Bu ülkede yazarlar, çizerler, öğretmenler, aydınlar, düşünürler geceyarısı gözaltına alınır. Ufak bir aksaklık olursa silahlar konuşur, ifadesi alınacak kişiler evden çıkmadan infaz edilir. Nitekim geçen hafta benzeri bir olay oldu. Adana'da masum bir işçi polislerce yanlışlıkla kurşunlanıp öldürüldü. Yıllardır bu olaylar olur. Hiçbir yetkili oralı olmaz. Bu defa ne oldu da "babalar" ayağa kalktı? Ne oldu da Meclis Başkanı milletvekili olmadığı halde Merwe'

Yazının Devamı

Kızılay fotoğrafı

20 Ekim 1999


      Günay Aksoy, Kızılay'ın en genç yöneticilerinden... 37 yaşında, 4 yıldır Kızılay Çorum Şube Başkanlığını yürütüyor... Kızılay üst yönetiminde "ağır hasar"a yol açan ve Demirbaş Başkan Kemal Demir'i alaşağı eden deprem, Günay Hanım'ı da sıkıntıya soktu... Hayır... Depremin ardından tüm netliğiyle ortaya çıkan "Kızılay fotoğrafı" içinde yer aldığı için değil... Kızılay bünyesine uymayan (!) fikirleri içtenlikle dile getirdiği için...
      Günay Hanım, Kızılay Genel Başkanlığı'na Yüksel Bozer'in getirilmesiyle ilgili düşüncelerini soran Çorumlu gazetecilere, "önemli olanın zihniyet değişikliği olduğunu, Kızılay etkinliğine benzer dinamizm gerektiren çalışmaların genç kadrolarca yürütülmesinin daha doğru olacağını" söylüyor.
       Sen misin söyleyen!.. İki gün içinde soruşturma açılıp müfettişlere ifade vermesi isteniyor... Dün kendisini arayıp gelişmeleri sorduk... İzah etti:
       - Çorum Kızılay'ı bizden önce 25 yıl boyunca MSP ve RP'nin kalesi gibi çalışmış. Gelen yardımlar, bağışlar belli bir siyasal kesime yönlendirilmiş.

Yazının Devamı

Aktaş aklanıyor...

19 Ekim 1999


Enerji Bakanlığı'nın Aktaş Elektrik dağıtım şirketine tayin ettiği yönetimin başındaki Osman İlhan, bu sütunda yayımlanan bir yakınma üzerine aradı... Aktaş'ın eski faturaları işleme koymasından yakınan Kadıköy'deki SOS Çevre Gönüllüleri'nin kendilerine başvurmasını istedi. SOS Vakfı adına kendilerine teşekkür ettik. O arada sorduk:
- Beyefendi Aktaş'ın enerji bakanlığına borcu ne kadardır?
- 5.5 trilyon kadar bir rakam...
- 1997'de müfettiş raporunda borç 23 trilyon lira görünüyor?..
- O müfettiş raporu.. Gerçek rakam o değil. Kısa süre önce mahsup yapıldı. Borçlar ve alacaklar masaya yatırıldı. Anlaşmaya varıldı. Sadece zamanında ödenmeyen borçların cezaları konusu çözüme bağlanmadı...
Osman İlhan ile bu konuşmayı geçen hafta yaptık. Aradan geçen sürede ihtimal ceza borçları da çözüme bağlanmıştır...

Yazının Devamı

Araba yazıları...

17 Ekim 1999


       Dr. Faruk Güçlü, yurdun dört yanında rastgeldiği ilginç "araba yazıları"nı not almış, kitap yapmış... Kamyon, traktör, minibüs, otobüs, oto tamponlarından, camlarından derlenme kitabın sayfaları arasında bir küçük gezintiye ne dersiniz...
       ***
      Üniversity of güdül, Boşuna okuma cam çatlak diye yapıştırdım, Prof. dr. 617, Middle zeast tecnical Üniversity, Çok havalısın, Havan batsın, Kafam iyi elleme şase yapar, Alkol alma canından olma, Sataşma ağa yorgun, Babalar önde gider, Bulaşma baba, Babam yalan konuşuyor, Asvalt Kovboyu, Şov yapma, Seni tarih tanır, Rakibim THY, Hostes aranıyor, Settir lo, Yılandan değil yalandan korkarım, Gerçekler şahit istemez koçum, Rahmetli de sollardı, Anlatsam anlamazlar, Dokunma laza basar gaza, Sabırlı ol evlat, Biz sevgi taşıyoruz, Dene seveceksin, Dikkat yavaş vasıta, Bunu satıp bir jeep almak lazım, Arabanı ya sev ya terket, Herkesin herşeyi olsun ben sadece dost oluyorum, Ağır vasıta yani bizim de ağırlığımız var, Yaklaşma yanıma toz olursun, Sarsıldık ama yıkılmadık, Açılın ben doktorum, Panik yok, Hastayım

Yazının Devamı