Proje yapalım...

7 Eylül 1999

Düşünce düzeyinde yaklaşımlar uzmanı Edward de Bono'nun adresli internet sitesinde, "işlerini kaybeden deprem bölgesindeki insanlara yeniden iş ortamı yaratılması için" dünyanın dört bir yanındaki yaratıcı, yapıcı ve tasarımcı insanlardan "düşünce yardımı" isteniyor. Bu konudaki fikir ve önerilerin "The Turkey Project" başlığıyla edwdebono@msn.com veya reyata@intuitionpublishing.com adresine gönderilmeleri rica ediliyor. Mesajın yayınlanmasından hemen sonra Kanada ve Avustralya'dan çok ilginç mesajlar gelmiş. Türk olarak kendimizi daha iyi tanıdığımızdan, bizlerin de basit ve uygulanabilecek önerilerimiz olmalı. Kendinizi depremzedelerin yerine koyup "işsiz kalsaydım ne yapardım, ne yapılmasını talep ederdim?" diye düşündüğünüzde aklınıza değişik bir fikir veya proje geliyorsa... Önerinizi yukardaki adreslere postalayınız. Aracı adres olarak 0212 257 67 11 faksa da gönderebilirsiniz.

Babuna'nın keşfi...

Dr. Oktar Babuna'nın depremle ilgili mucizevi keşfini önceki gün bu sütunda yayımladık. Dr. Babuna, Kur'an'da Zelzele suresinin 99'uncu sırada olmasının

Yazının Devamı

Çözüm çok da!..

5 Eylül 1999


       Toplu Konut İdaresi eski Başkanı Yiğit Gülöksüz'le depremzedelerin konut sorununun en ucuz en sağlıklı yoldan nasıl çözümlenebileceğini konuşuyoruz. Diyor ki:
      - Benim hesaplamama göre bu bölgede inşaatı devam eden toplu konut sayısı 50 bin civarındadır, bunun da 13 bin kadarı yüzde 80 - 90 seviyesine gelmiş, yani kısa süreli bir çalışma sonunda iskana açılabilecek konutlardır. Toplu Konut İdaresi hemen harekete geçirilir ve bu konutlar için (Acil Bitirme Kredisi) devreye sokulursa, bir - iki aya kalmaz, binlerce aile, prefabrik konutlarla mukayese dahi edilemeyecek konfordaki 70 - 80 metrekarelik bu konutlara yerleştirilebilir.
       Hemen uygulamaya konulacak bir başka şey de depremzedelere 100 - 150 milyon lira gibi kira yardımı yapmasıdır. Bu bölgedeki depremzedelerin tahminen yüzde 25 - 30'u emekli insanlardır. Yani bu insanların önemli bir bölümü bölgeyi terkedip geri kalan yaşamlarını başka yerlerde sürdürmeye hazır insanlardır. Tahminen 8 - 10 ay yapılacak kira yardımının devlete maliyeti aile başına 1 - 1.5 milyar lira civarında olacaktır. Oysa

Yazının Devamı

Uzman öğütleri

4 Eylül 1999


       Paris'te OECD'de çalışan Türk uzmanlardan Mehmet Öğütçü depremle ilgili bundan sonra yapılacaklar konusunda yararlı tavsiyelerde bulunuyor. Okuyalım:
       1) Uluslararası yardım konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Resmen oksijen suyu, pamuk, aspirin taleplerinin sonu gelmeli. Tasarlanacak somut projelere para gelecektir. Bunun için ulusal / uluslararası proje danışmanlık şirketleri
       süratle devreye sokulmalıdır. Dünya Bankası, Avrupa İskan Fonu ve diğer ikili resmi yardım kuruluşları dipsiz kuyuya para / yardım akıtmazlar. Para istemek için önlerine somut projeler koymanız şarttır.
       2) Deprem gününden itibaren yurtiçi ve yurtdışından akmakta olan insani yardımların ayrıntılı dökümünün her gün İnternet'te bir sayfaya kaydedilmesi, ne kadarının hangi bölgeye, hangi amaca harcandığını da yine kalem kalem bir tabloda gösterilmesi şeffaflık ve insanların bağışlarının dipsiz kuyuya gitmediğini göstermek bakımından çok önemlidir. Umarım bu bilgiler "devlet sırrı" değildir. Hiç kuşkum yok, Türkiye'de yüzlerce gönüllü bu

Yazının Devamı

İşkence mantığı

3 Eylül 1999


       Af Yasası'nı hazırlayan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk Beyefendi diyor ki:
      - İşkencecilere ceza indirimini güvenlik görevlilerinin şevkini kırmamak için kabul ettik...
       Bir Adalet Bakanı düşününüz ki... İşkence yapan polislerin diğer arkadaşlarını şevklendirdiğini düşünüyor. İşkencenin cezalandırılmasıyla tüm güvenlik güçlerinin şevkinin kırıldığına inanıyor. Bu mantığın sonucu işkencecilere arka çıkıyor ve işkenceyi teşvik ediyor.
       Herhalde Adalet Bakanlığı koltuğu Cumhuriyet tarihi boyunca böylesi sapık bir anlayışa pek tanık olmamıştır.
       Adalet Bakanlığı'na bu zihniyeti oturttuktan sonra suçluları ödüllendirip suçsuzları cezalandıran bir af yasasına şaşırmanın alemi var mı?

Yazının Devamı

Organ çetesi!

2 Eylül 1999


Deprem bölgesinde 30 kişilik bir grup, çocuk ve yaşlıların organlarını çalmak için fırsat kolluyormuş.
Haber birkaç gün önce Bolu Kriz Masası tarafından yayıldı.
Dün de aynı konuda İçişleri Bakanlığı'nın uyarısı yer aldı Hürriyet'te...
İstihbarat birimleri böyle bir çeteyi biliyor, sayısını dahi tam açıklıyor (29 veya 31 değil de 30) ama aralarından birini olsun yakalayamıyor. Kaçırılan çocuk veya yaşlı da yok ortada... Bir garip durum...
Bırakalım onu... Acaba böyle bir organ hırsızlığı mümkün mü?
Avrupa Diyaliz Cemiyeti ve Türk Nefroloji Derneği üyesi böbrek uzmanı Dr. Mahmut Tolon haber için "çok komik" diyor... Ve ekliyor:

Yazının Devamı

DSP'nin cicileri...

1 Eylül 1999


Bülent ve Rahşan Ecevit'in Meclis'te 135 cici çocuğu var. Bunlar görünüşte milletvekili olabilme yaşına ulaşmış koca koca adamlar ve kadınlar... TBMM kulisinde her biri arslan parçası... Her biri sapına kadar halkçı, sapına kadar devrimci. Gazetecilerle konuşurken Tahkim'i eleştiriyor, mezarda emekliliğe ateş püskürüyor, memura verilen yüzde 20 zammı kınıyor, çete ve katillere af çıkarılmasına isyan ediyorlar... Ancak nutuklarını bitirdikten sonra konuştuktukları gazeteciye:
- Sakın bunları benim adımla yazma, diye tembihlemeyi ihmal etmiyorlar.
Toplantı zili çalınca inançlarını vestiyere bırakarak koşa koşa TBMM Genel Kurul'una giriyor, Kuliste attıkları nutukları o anda unutuyor, Bülent Bey'in işareti üzerine parmaklarını bir kaldırıyor, bir indiriyorlar. Kuliste isyan ettikleri ne varsa Genel Kurul'da paşa paşa oy veriyorlar.
Neden? Çünkü Rahşan Hanım öyle tembihlemiş. Cici çocuk olurlarsa onlara bakan koltuğu vermeyi vaat etmiş.
Milletvekili koltuğu ve bakanlık hayali uğruna çiğnemeyecekleri ilke, yutmayacakları inanç, altına imza atmayacakları kepazelik mevcut değil. İleride kendi çocuklarının yüzlerine nasıl

Yazının Devamı

Hazımsız Açavut

31 Ağustos 1999


Bülent Ecevit'in olanak, olasılık gibi sözcükler yanında çok kullandığı bir deyim de "İçime sindiremiyorum" dur... Affın da kimi yanlarını içine sindirememiş. Diyor ki:
- Koalisyon ortaklarından her birinin değişik beklentileri vardı. Benim de şahsen içime sindiremediğim veya zor sindirdiğim konular var. Ama diğer koalisyon ortakları için de aynı şey söz konusudur. Sonuçta demokrasinin gereği olan bir uzlaşmaya varılmıştır. Milletimize hayırlı olmasını diliyorum..
Bu sözlerden çıkan anlam... Hırsız, katil, çete ve işkencecilerin affı için ısrar eden koalisyon ortaklarının DSP'ye kimi tavizler verdiğidir.
Acaba nedir bu tavizler? Ecevit hangi ödünleri almıştır da içine sinmeyen yasaya onay vermiştir?
Katil ve çetelere sahip çıkan partilerle ortaklığı içine sindirdikten sonra artık neden şikayet etmektedir?
Avukat Kemal Kumkumoğlu'nun dediği gibi:

Yazının Devamı

Yardım rezaleti

29 Ağustos 1999


       ABD'de faaliyet gösteren "Design House Technologies" adlı firmadan bir "e mail" mesajı aldık. Türk hükümetinin depremzedelere yardım ulaşmaması için gösterdiği engin çabaları anlatan mektubu birlikte okuyalım:
       1) ABD'de kurumumuzun birinci elden bilgisi içinde, değeri 100 bin doların üzerinde tıbbi ekipman ve diğer yardım malzemesi (ki, bunların tümü Türkiye'deki kurumların çağrı ve talepleri doğrultusunda tedarik edilmiştir) buradaki depolarda Türkiye'ye sorunsuz bir giriş yolu aramaktadır.
       2) Bu malzemeden önce ABD'li doktorlar gözetiminde ve eşliğinde Türkiye'ye gönderilen bir parti ekipman ne yazık ki İstanbul gümrüğünden çekilememekte, hiçbir uğraşımız bunu mümkün kılmamaktadır.
       3) Türk hükümetinin Amerikan tıbbi yardımını gemiler Ege Denizi'ne vardıktan sonra geri çevirmesi ve "İhtiyacımız yok" mesajları burada daha fazla yardım toplamamızı güçleştirmektedir. Yardımların geri çevrilmesi olayı derhal son bulmalıdır.
       4) Hükümetiniz Amerikan kamuoyunda

Yazının Devamı