CHP'nin 60 kişilik Parti Meclisi'nde 28 Baykalcı var, diyor kimileri... Kimileri "O Baykalcıların 8 tanesi çoktan saf değiştirdi" diye etrafa teselli veriyor. Derken telefonda "Baykalcı" bir eski dostun sesi yankılanıyor:
- Parti Meclisi'nde 28 Baykalcı bulunduğu doğrudur, diyor, bize katılmalarla bu sayı 30'un üstüne çıkacak...
- İspatı?
- İlk Parti Meclisi toplantısında göreceksiniz...
- Nasıl göreceğiz?
- Parti Meclisi'nin ilk toplantısında 20 kişilik Merkez Yürütme Kurulu belirlenecek. Ayrıca bu 20 kişi içinden bir genel sekreter ve bir sayman seçilecek. Seçilecek olanların siyasi kimliği sizlere Parti Meclisi'nde kimlerin ağırlıkta olduğunu gösterecek...
İmralı'dan karar beklenen biçimde çıktı:İdam... Artık dava sürecinin bundan sonrası önem kazanıyor. Cumhurbaşkanı Demirel, Öcalan davasının bundan sonrası konusunda:
- Temyizi var, Meclis'i var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var, diyor ve ekliyor, Avrupa ne karışıyor diyecek durumda değiliz...Televizyonda izlediğimiz iki hatırı sayılır isim; eski Büyükelçi İlter Türkmen ve hukukçu Prof. Sulhi Dönmezer şu kanıda birleşiyorlar:
- Öcalan yargılaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin itirazına yol açmayacak biçimde gerçekleşmiştir. Eğer AİHM aleyhte bir karar verir ve Öcalan buna rağmen asılırsa alt tarafı yakınlarına bir miktar tazminat ödenir, olay kapanır. Avrupa Konseyi Türkiye'ye çok çok kınama gibi bir ceza verir.
Türkiye'nin AİHM'deki eski Hükümet Ajanı Prof. Bakır Çağlar ise bu iyimser yorumları paylaşmıyor:
- AİHM bu yargılamanın yenilenmesine karar verecek, diyor...
Prof. Çağlar, eğer AİHM'nin kararlarını gözardı edersek, bu sürecin Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına kadar uzanabileceği kanısında.
Belediyelerin asli görevleri arasında en az "kaldırım döşemek" kadar önemli başka şeyler de var...
Örneğin: Kütüphane kurmak...
Peki bunu yapan var mı? Kitap yayıncısı bir dostumuz:
- Vallahi bunu yapan pek yok ama yapmayanı da suçlayamam, diyor...
Nedenini anlatıyor:
- Belediye bir kütüphane kurmaya karar verdi diyelim. Kitap satın alacak... Sırayla şunları yapması gerekiyor:
CHP'nin, 10. Olağanüstü Kurultayı'ndan nasıl bir sonuç çıkacak? Kurultay, dibe vurmuş olan partiyi oradan alıp daha yükseklere taşıyacak bir sonuca mı vesile olacak yoksa vatandaşa "CHP cephesinde yeni birşey yok" mu dedirtecek?
Kurultay'a bir gün kala, CHP Genel Merkezi tam bir "arı kovanı"ydı. Her katta, her odada delegeler, harıl harıl kulis yapıyorlar. Hazırladıkları propaganda broşürlerini birbirlerine verip, birbirlerinden oy istiyorlar...Çünkü neredeyse herkes Parti Meclisi'ne aday...
Partiyi, Baykal' dan teslim alıp kimseye ters düşmeden Altan Öymen' e teslim eden Cevdet Selvi' yle konuşuyoruz.
Kurultay'da ne olur, ne biter? Hizipler, Genel Başkan'ın listesine karşı kendileri de ayrı listeler çıkarırlar mı? Çıkarırlarsa ne olur?
Selvi, , geçmişten ders alındığı konusunda fazla umutlu görünmüyor:
- Son kurultayda genel başkanlığa aday olan arkadaşlarımızın ayrı ayrı listeler çıkaracağını tahmin ediyorum. Ama öbür tarafta, Sayın Öymen de kendi listesini çıkaracak...İnşallah, geçtiğimiz kurultaylarda yaşanan bazı olumsuzlukları bu kurultayda yaşamayız.
Parlak bir diplomatlık geçmişi... İlkeli, ödünsüz bir siyaset hayatı... 1980 öncesi AP'dendi, 1980 sonrası ANAP'tan milletvekili... Kamran İnan... Liderleri bir görev verirse, en iyisini yapmaya çalışır ve yapar da... Vermezse?.. Boş oturmaz... Ya uzmanlık alanında yazılar - makaleler yazar ya da Meclis'in aklı başında milletvekillerini biraraya toplayıp kurduğu "Diyalog Grubu"nda küçük parti hesaplarından bağımsız, ülke sorunlarının nasıl çözümleneceği konusunda kafa yorar. Bunlarla da yetinmez. Pek çok kişinin küçük (!) gördüğü sorunların üzerine gider, sonuç alıncaya kadar peşini bırakmaz. Mesela...
Gününün büyük bir bölümünü geçirdiği Meclis kütüphanesinde sigara içilmesinin yasaklanması, yüksek sesle konuşmanın önlenmesi, cep telefonlarının kapalı tutulması için tutar Meclis Başkanına yazı yazar... Artık kütüphanede sigara içilemiyor, yüksek sesle geyik muhabbetleri yapılamıyor, cep telefonlarıyla konuşulamıyorsa, onun sayesindedir...
Kulislerdeki telefon kabinlerini dolaşır her fırsatta... Açık unutulmuş bir lamba mı gördü? Önce söndürür, ardından görevlileri uyarır... Tuvaletleri de boş bırakmaz. Tuvaletlere nöbetçi çizelgesi onun
İzmir'in Urla ilçesi belediye meclisi pazartesi günü tek maddelik bir gündemle "olağanüstü" toplanıyor. Konu... Urla doğumlu Yunan şair Seferis'in adını taşıyan caddenin bir hafta önce değiştirilen isminin iadesi...
- N'oldu peki, diyeceksiniz, neden bu tornistan?..Efendim, ANAP lideri Mesut Bey, "isim değişikliğinin" kamuoyunda büyük tepki görmesi üzerine İzmir İl Başkanı'nı arıyor... Ve yanlışın düzeltilmesi talimatını veriyor. Sonrasını ANAP İzmir İl Başkanı Tahsin Toygar'dan dinliyoruz:
- Genel Başkanımın talimatı üzerine yasalara uygun bir biçimde itirazımızı yaptırdık. Meclis üyesi arkadaşlarımla görüşerek genel başkanımızın bu konudaki düşüncelerini aktardım. Arkadaşlarımız bu defa tam tersi istikamette oy kullanıp sokağa "Seferis" adının iadesini sağlayacaklar...Nobel ödüllü saygın "hemşeri"ye vefada en başta kusur etmeseydik keşke...
Bu vesileyle... Sokak isimlerinin verilmesi ve değiştirilmesinde "insani" ölçülerden çok "siyasi" kaygılarla hareket eden sorumsuz idarecilere dur diyebilmek için şair Cengiz Bektaş'ın önerisini aktaralım:
- Bu gibi kararlar, devletten bağımsız bir
Sağlık Bakanı Osman Durmuş işe hızlı girişti. Kemik İliği Bankası'nın kurulması amacıyla yürütülen kampanyayı gündemine alarak, Banka kurucularını "zan" altında bırakan ciddi bir ithamla ortaya çıktı:
- Kapı kapı dolaşıp para arıyorlar. Bu bana Titan olayını hatırlatıyor!
Valilik ve İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı'nın denetiminde yürüyen kampanyadan sorumlu doktorlar, "Titan" benzetmesine önceki gün yanıt verdiler. Tüm hesapların açık olduğunu, toplanan ve harcanan paranın yeminli mali müşavirlerce denetlendiğini ifade ettiler. Konunun diğer ayrıntıları üzerine kampanya sözcülerinden Zeynep Şener'le konuşuyoruz:
- "40 bin kan örneğinin sonucu belli olduysa neden açıklanmıyor? Türkiye'de tek lösemi hastası Oktar Babuna mı?" diye soruyor Sağlık Bakanı...
- Evet, 40 bin kan örneğinin test sonucu Kemik İliği Bankası'ndaki data kayıtlarına girdi. Çapa Tıp Fakültesi'ne gelip görmek mümkün. Yani bunların "açıklanmaması" gibi bir durum söz konusu değil. Bakan Bey'in yanlış bilgilendirildiği ortada. Bu bir Oktar Babuna kampanyası değil ki.. Şu anda Babuna dışında ilik nakline muhtaç 56 ayrı hasta için de bu çerçevede uygun ilik
Sevgili kardeşim memur,
Bugünlerde dertli olduğunu duydum, bu mektubu o yüzden yazıyorum. Boş laf karın doyurmaz. Ama yine de birkaç tavsiyede bulunmak iyi olur diye düşündüm.
Sevgili kardeşim,
Dertlerini azaltmak istiyorsan kendi kafanda biraz değişiklik yapmak zorundasın.
Herşeyden önce "ekonomik olarak senden daha iyi durumda olanın seni senden fazla düşüneceğini" sanma.
Başkaları seni ancak senden birşey alabilecekleri zaman düşünürler.