İzin istemedi ki...

13 Mayıs 1999


Vatandaş, altında mayosu, ayağında şıpıdık terlikleri, havuz görevlisine yanaşarak sormuş:
- İzin verirseniz havuza işemek istiyorum.
Görevli, hiç düşünmeden reddetmiş isteği:
- Kesinlikle olmaz.
- İyi ama, demiş, şu arkadaş demin, hem de tramplenin tepesinden işedi, ona ses çıkarmadınız...
- O sizin gibi izin istemedi ki!

Yazının Devamı

Sıradaki çeteler

12 Mayıs 1999


Her gün Türkiye'de yeni bir çete ortaya çıkıyor. Susurluk çetesiyle başlayan sürecin de artık yavaş yavaş suyu çıkıyor. Cinayet çetesi, şantaj çetesi, tahsilat çetesi, sahte para çetesi, hatta börek çetesi derken ve de "Bir kulağımızın arkası kaldı" diye hayıflanırken şimdi de tele - kulak çetesi çıkıverdi ortaya. Memleketin insanı her işine çeteyi bulaştırır oldu. İşte ortaya çıkmasını beklediğimiz muhtemel çeteler:
Börek Çetesi, Çörek Çetesi, Biz de Görek Çetesi, Çetelerin Çetesi, Çetelerin Çetesi de Ne Demek Ulan Çetesi, Sen Kime Ulan Diyorsun Lan Çetesi, Gelmeyim Oraya Çetesi, Gelsen Ne Olacak Çetesi, Hooooop Ayıp Oluyor Çetesi, Abla Şu Parayı Ön Tarafa Uzat Çetesi, Ustam Şu Çorbaya Biraz Tuz At Çetesi, Evladım Geç Oldu Yat Çetesi, Üçe Al Beşe Sat Çetesi, Okeye Dördüncü Çetesi, Çüşş Ayı Çetesi, Köprüyü Geçene Kadar Dayı Çetesi, Bırakın Çete Kurmayı Çetesi, Bu Adamı İlk Onbirde Oynatırsan Olacağı Bu Tabii Çetesi, Bu Çetelerden Kurtuluş Yok Abi Çetesi...(Ayşe Akkuş)Bir ileri iki geriToplumun yaklaşık üçte biri kendini "ilerici" diye tanıtan partilere oy veriyor. Üçte ikisi ise kibarca muhafazakar olarak

Yazının Devamı

Telekulak çetesi

11 Mayıs 1999


Yeni bir çetemiz oldu: Telekulak çetesi... Senkron TV'nin sahibi Levent Altınay ve adamları 40 kadar gazeteciyi, birçok siyasetçiyi, işadamını, sanatçıyı dinlemişler. Bu işi nasıl mı yapmışlar? Evin dışındaki telefon kablolarına taktıkları cihazlarla...
Şirkette bir de Rus vatandaşı çalışıyormuş. Bu işlerin uzmanı eski bir KGB ajanı...
Telefonu dinlenenler arasında Mimarlar Odası Başkanı ve yazar Oktay Ekinci ile Radikal Gazetesi yazarı Perihan Mağden de yer alıyor. Bu iki isim Süzer'e ait Gökkafes'in yasalara aykırılığına ilişkin yazılar yazmışlardı. Senkron TV'nin sahibi Levent Altınay'ın Mustafa Süzer'in ortağı olması ilginç ipuçları veriyor.
Dün ifadesine başvurulan Oktay Ekinci, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlarken şöyle diyor:
- Önemli olan kimin dinlediği değil, kimin dinlettiğidir. Hepimizin malumu, Gökkafes'in sahiplerinin veya sahiplerine yakın kişilerin dinlettiğini sanıyorum...
Oktay Ekinci düzenli olarak her hafta en az iki tehdit mektubu aldığını sözlerine ekliyor.

Yazının Devamı

Kayısının tadı

9 Mayıs 1999


Meraklı bilgiler... tatlı şeyleri de daha tatlı kılar. Zerdali ile kayısının ilk olarak Çin'de, Han sülalesinin ilk dönemlerinde yetiştirildiğini; Büyük Kral Kaniska'nın aldığı Çinli tutsakların bunları Hindistan'a soktuğunu, zerdali ile kayısının oradan da İran'a yayılarak İsa'dan sonra birinci yüzyılda Roma İmparatorluğu'na ulaştığını; kayısı erken olgunlaşan bir meyve olduğu için "apricot" (kayısı, zerdali) kelimesinin "precocious" (erken gelişmiş) kelimesi ile aynı Latince kökten geldiğini; "apricot" kelimesinin başındaki "A" harfinin yanlışlıkla bir etimoloji hatası olarak eklendiğini öğrendiğimden beri kayısı ve zerdaliden daha çok zevk alıyorum. Bütün bu bildiklerim bu meyveyi benim için daha lezzetli hale getiriyor.
(Bertrand Russell)

400 dolar için...
Yeni evli bir çift olan Bill ile Margaret banyo yapmak için tesadüfen aynı anda soyunmuşlar... Bayan Margaret nezaket göstermiş; sırasını eşine vermiş... O sırada kapı çalınmış... Bayan Margaret havluya sarınarak örtünmüş, gidip kapıyı açmış. Karşısında komşuları John duruyor. Komşu John genç kadını selamladıktan sonra 200

Yazının Devamı

Şekerli sohbet..

8 Mayıs 1999


Amerikan Hastanesi'nin "Diyabet" Bölümü doktor ve dietisyenleri, Ceylan İntercontinental Oteli'nde önceki gün şeker hastalarına yönelik bir seminer verdiler. Diyabet tedavisi ve diyet konusunda son gelişmelerin aktarıldığı seminerin ilk bölümü sonunda kısa bir yemek arası verildi. İnsülin kullanan şeker hastaları o ara iğnelerini vurdular, arkasından da açık büfeye geçip afiyetle atıştırdılar.
İkinci bölüme geçildiğinde... Diabetiklere yönelik en son beslenme tekniklerini anlatmak üzere kürsüye gelen diyetisyen Hatice Ökten şu küçük açıklamayı yaptı:
- Az önce açık büfede sunulan yemeklerle ilgili bir not düşmek istiyorum: Özel bir diyet mönüsü planlayıp otelin mutfağına vermiştik. Ama bizim istediğimiz diyet yemekleri galiba otel içindeki bir başka kokteylin mönüsüyle karıştı. Bize ait mönü bir başka kokteyle gitti; oranın kızartmalı - sigara börekli mönüsü de bizim buraya geldi. Neyse... Bir defadan birşey olmaz. Ama az önce açık büfede yediğiniz gibi yememelisiniz işte!..
Salonda kahkahalar yükseldi. Küçük yanlışlık, hoş bir ders olmuştu...
***
İkinci bölümde Doç. Dr. Şafak Güven, diyabet riskini

Yazının Devamı

FP'nin kaderi...

7 Mayıs 1999


TGRT'nin "Alternatif" programında konuşan FP milletvekili
Nazlı Ilıcak ilginç bir bilgi verdi. FP Genel Başkanı Recai Kutan önceleri Merve Kavakçı'nın TBMM'ye girmesi ve türbanla yemin etmesine taraftar değilmiş... Star Televizyonu'ndaki konuşmasında bunu açıkça belirtmiş. Nazlı Ilıcak bunun üzerine Recai Kutan'la görüşmüş. Tabanın ve kadın komisyonlarının Merve'nin türbanla yemin etmesi konusundaki görüşlerini anımsatarak onu Merve'yi desteklemeye ikna etmiş.
Nazlı Hanım'ın TBMM'deki yemin töreninde etrafındaki FP'li milletvekillerine "otur - kalk" diye talimat vermesi ve sözünü dinletmesi dikkati çekmişti. Meğer Genel Başkanı yolundan döndürecek kadar etkili bir konuma gelmiş parti içinde. Partinin iplerini bu kadar kısa sürede eline almayı başaran Nazlı Hanım perde arkasındaki liderliğini yakın gelecekte perde önüne taşırsa şaşırmayalım.

Partili eğitim
DSP'liler MHP ile koalisyondan bu partinin kadrolaşmaktaki cevvaliyeti yüzünden tedirgin oladursun, MHP yöneticilerinden Tunca Toskay, "MHP'li 2 bin 600 okul müdürümüz kıyıma uğradı; iktidara gelince onların atamalarını yapacağız" diyor. Radikal'de Türker Alkan Hoca soruyor:

Yazının Devamı

RTÜK adaleti

6 Mayıs 1999


RTÜK, geçtiğimiz günlerde kurumun mühendis ihtiyacını karşılamak üzere sınav açtı. Sınav, dedikodu ve torpil olmasın diye bağımsız bir kuruluşa yaptırıldı. ODTÜ ve Bilkent'ten 3 öğretim üyesi ile 2 uzman RTÜK personelinden oluşturulan toplam 5 kişilik komisyon önce soruları belirledi, ardından sınavı yaptı. Yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamada yapılan sınavda 15 aday başarılı bulundu. Sıra sınavı kazanan adayların işe başlatılmaları için RTÜK Üst Kurulu'nun onayına gelmişti. Bu onay, bir formalitenin yerine getirilmesinden başka bir anlam taşımıyordu. Ama öyle olmadı. Konunun görüşüldüğü Üst Kurul toplantısında mühendis kökenli üyelerden biri söz aldı:
- Arkadaşlar dedi, gerçi komisyon şu şu isimleri başarılı bulmuştur ama bana göre bu isimlerden şu 4 kişi mesleki açıdan yetersizdir. Dolayısıyla onların yerine önereceğim şu arkadaşı işe başlatalım.Üst Kurul üyelerinin biri hariç diğerleri, "Hay haaayy" dediler ve daha çok puan almış 4 kişinin yerine daha az puan almış 4 kişinin işe alınmasına "olur" verdiler.
Sınavı kazanan 4 kişi torpil yiyerek sınavı kaybetmiş sayıldı.
Ne hukuk! Ne adalet!

Merve ve

Yazının Devamı

İran modeli...

5 Mayıs 1999


Haberi Reuters Ajansı geçti...
İran'ın Hazar Denizi kıyısındaki Ramsar şehri Valisi kadınların bisiklete binmesini yasaklamış. Baştan aşağı kapalı bile olsa kadınların bisikletle dolaşmasının iffetlerine zarar getireceğini bildirmiş. Ve bisikletli kadın göründüğünde gözaltına alınmasını emretmiş.
Kadınların bisiklete binmesi İran'da hayli zamandır tartışma konusuymuş. Eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin milletvekili kızı Faize Hasemi sık sık kadınları evden dışarı çıkmaya ve bisiklete binmek dahil her türlü sporu yapmaya çağırıyormuş. Muhafazakarlar ise kadının kontrolden çıkacağı gerekçesiyle bu tür açılımlara karşı duruyormuş. Kadının bisiklete binmesi de İran'da bu yüzden mesele olmuş...
Batı'dan Doğu'ya bakınca bir ülkede bu tür tartışmaların gündem konusu olması ilkel ve komik geliyor değil mi?..
Bizim batımızdan bize doğru bakanlar da Meclis'teki türban tartışmalarında aynı komiklik ve ilkelliği görüyor olmalı...

Yazının Devamı