Aklımıza zaman zaman bazı abes sorular takılır... Böyle soruların aklımıza takılmasından bile utanır, yanıtını araştırmayız. İşte öylesi bazı sorular ve yanıtları...
1) Hamburg'la ilgisi olmayan Hamburger'e bu ad neden verilmiş?..
Efendim geçen yüzyılın sonlarında Chicago'da etleri en iyi Hamburg'tan gelen Alman kökenli işçiler kıyar; en iyi köfteyi onlar yaparmış. "Hamburger" sözü Almanya'da değil Amerika'da doğmuş... Dünyaya yayılmış...
2) Yeraltından çıkarılan petrolün yeri boş mu kalıyor? Bu boşluk çöküntülere yol açmıyor mu?..
- Açmıyor.. Zira petrol genellikle yeraltında göl halinde değil kayaların gözeneklerinin içinde yer alıyor. Çekilen petrolün yeri genellikle suyla doluyor.
3) Neden erkeklerin giysileri sağdan, kadınların giysileri soldan düğmelidir?
Geçen yüzyıllarda Avrupa saraylarında erkekler elbiselerini kendileri giyerlerdi. Kadınlara ise elbiseyi yardımcıları giydirirdi. Kendi başına elbise giyenler için sağdan düğmeyi iliklemek daha kolay. Başkası giydirdiğinde ise soldan düğme ilikleme kolaylığı sağlıyordu.
4) Apandisit gereksiz bir organsa vücutta ne işi var?
Bugünün insanı için apandisit gereksiz. Ama binlerce yıl önce yaşayan atalarımız için gerekliydi. Çünkü o insanlar çoğunlukla ot ve bitkiyle besleniyordu ve bu tür besinler vücutta önemli miktarda selüloz biriktiriyordu. Apandisit bu selülozu emen organdı.
5) Bazı kuşlar aynada kendini gördüğünde başka bir kuş sanıyor. Ama kedi ve köpekler aynadaki görüntülerine karşı ilgisiz. Acaba neden?
Efendim kedi ve köpekler hemcinslerini önce seslerinden ve kokularından algılıyor. Değişik ses ve koku almadıkları için aynadaki görüntülerinin başka bir hayvan olmadığını anlıyorlar. Bazı kuşlar ise sırf görüntüden hareket ettikleri için aynadaki görüntülerini başka kuş sanabiliyor.
DYP Lideri Tansu Çiller ve arkadaşları yeni hükümeti kurma görevinin Yalım Erez'e verilmesine tepkili... Acaba sadece geçmişteki tartışmalar yüzünden mi?.. Yoksa geleceğe ilişkin kuşkuları da mı var? Arşivlere bir göz atalım:
10 Şubat 1998 / Dünya:
"Erez: Bir gün DYP'ye dönebilirim..."
12 Şubat 1998 / Hürriyet:
"Çiller'in siyaset sahnesindeki rolü bitti. Partiden düşmesi için benden yardım isterlerse onu da yaparım..."
18 Nisan 1998 / Milliyet:
"Partinin Çiller'i daha fazla taşıyamayacağını belirten Yalım Erez,
- Bir gün DYP'ye döneceğim. Ama beni ihraç edenler o gün partide olmayacak, dedi...
Korku yersiz değil... Yalım Erez sadece hükümete doğru değil Tansu Çiller'e doğru da geliyor...
Türk doktorların yüzde 50'si sigara içiyormuş... İngiliz doktorlar arasında ise sigara içenlerin oranı yüzde 1 - 2'yi geçmiyor. Bu orantısızlığın nedenini bir profesör dostumuza sorduk. Dedi ki:
- Sigara yüzde 20 oranında kansere yol açar. Bizim doktorlar iyimserdir; "Ben geri kalan yüzde 80'in içine girerim" umuduyla sigarayı tellendirir. İngiliz ise "Ya yüzde 20'nin içine girersem" düşüncesiyle içmez. Mesele bundan ibaret...
Londra'da yayımlanan "Halı" adlı dergi, Sultanahmet Camii avlusundaki Vakıflar Halı ve Kilim Müzesi'ni konu etmiş... Robert Putnam imzalı makaleden bir bölüm aktaralım:
"..Ne üzücüdür ki, müzedeki kilim koleksiyonu çürümeye terkedilmiş halde duruyor. Kapıya büyük bir kilit vurulmuş, anahtarı ortada yok. Hiç kimse anahtarın kimde olduğunu söyleyemiyor (veya söylemek istemiyor.) Soruyoruz. `Kilimleri neden göremeyiz?' Görevli kilitli kapıyı işaret ederek, `İçerisi çok rutubetli de ondan!' diyor. Ve konuşma şöyle sürüyor: `Rutubetliyse kilimleri kuru bir yere niye nakletmiyorsunuz?' `Götürecek başka bir yer yok ki!' `Birileri birşeyler yapamaz mı bu konuda?' 'Türkiye'nin uğraşacağı daha önemli konular var!..'
***
Konuyu bir de biz araştırıyoruz... Sonuç... Müzenin "kilim" bölümü "olağanüstü rutubet" nedeniyle gerçekten de kapalı... Hem de 5 yıla yakın süredir.. Ancak kilimler söz konusu "rutubetli" ortamda değil, "Halı Müzesi" deposunda muhafazada!.. Sonuçta R. Putnam imzalı yukardaki makale gerçeği ancak "kısmen" yansıtıyor...
Bizce asıl garip olan... 5 yıldır boş tutulan "Kilim" bölümünde "rutubet giderici" önlemlerin hala alınmamış oluşu... Müzenin eski Müdürü Serpil Özçelik, "En başta hata yapılmış" diyor, "müze olacak yer değil orası. Ortam, hiçbir şekilde rutubetten arındırılamayacak kadar kötü!.."
- Peki başka bir yer tahsis edilemez miydi?
- Vakıflar'ın kendine bağlı tüm müzeleri biraraya getirme yönünde çalışmaları var. Kilimlerin de orada sergilenmesi mümkün olacak.
Peki ne zaman?.. Orası belirsiz işte... Tarihi kilimler, en az bir 5 yıl daha depoda bekleyecek gibi görünüyor!.. Bu arada... İşin "trajik" bir yönünü daha aktaralım... Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu bilgi almak için Halı Müzesi'nin şimdiki müdürü Şemsettin Yıldırım'ı arıyor ve çeşitli sorular soruyor. Şemsettin Bey'in yanıtları kısa ve özlü:
- Valla ben bilmiyorum... Anlamam da zaten... Hem, fazla üzerine de düşmüyorum...
Arkadaşımız şaşırıp soruyor:
- Ama siz oranın müdürüsünüz. Nasıl olur da üzerine düşmezsiniz. Ayrıca bunları Müze Müdürü'ne sormayacağız da kime soracağız?..
Müdür Bey'in yanıtı ilginç:
- Beyefendi, ben aslında eski Emlak Müdürü'yüm. Geçmiş bölge müdürlerinden biriyle sürtüşmemiz oldu. O yüzden burada gün geçiriyoruz işte. Ben halıdan, kilimden, müzecilikten anlamam. Benim işim değil bu...
Kültür ve tarih eserlerini korumakla görevli Vakıflar'ın ciddiyetine bakın... Gerisini hesap edin...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr