Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir kez daha meşhur olduk... Bütün İngiltere bizden bahsediyor! Düşes Sarah Ferguson, kızı Eugenie ve ITN muhabiri Chris Rogers ile birlikte Ankara’da Saray, İstanbul’da Zeytinburnu rehabilitasyon merkezlerini geziyor... İlk izlenimlerini İngiltere’de çok satan Daily Mail gazetesinde yazıyor... Çocukların dayanılmaz bir pislik içinde yaşadığını, büyüklerin köpekler gibi bağlandığını anlatıyor... Bir görevli parasızlıktan alt bezi alamadıklarını söylüyor. Düşes Türkiye’de gördüğü manzaraların aylardır rüyasına girdiğini belirtiyor. Sarah ve kızı gördüklerini insanlara anlatmaya devam edecek... Rezalet önümüzdeki günlerde İngiltere’de televizyonlarda da teşhir edilecek...
Hatırlarsınız.. AKP iktidara geldikten sonra ilk işlerden biri olarak çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarını hallaç pamuğu gibi atmış, yetişmiş personeli uzaklaştırmış, kendi kadrolarını yerleştirmişti. Aynı operasyonu Adli Tıp’ta da yaptılar...
Devletin bütün kadroları parti kadrosu haline getirildi...
Sonuç meydanda...
Sarah Ferguson’a teşekkür ederiz, bir iltihabı patlattığı için. Ancak bir faydası olur mu? Şimdi göstermelik soruşturmalar açılır, önlem üstüne önlem alınır. Birkaç ay sonra cehalet ve sorumsuzluk bu kuruluşlarda egemenliğini yeniden kurar. Ülke yönetmeye değil de malı götürmeye programlanmış bir iktidar zihniyetinden başka bir şey beklenmeyeceğini artık öğrenmiş bulunuyoruz.

Haberin Devamı

İngiliz yargıç
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan gecen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar:
“Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de, adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?”
Yargıcın yanıtı şu olmuş:
“Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.” (İnternetten)

AB’li figüranlar
Gözaltında ölümler, işkenceler, dur deyince durmadı diye adam vurmalar birden arttı... Neden? Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen diyor ki:
“AKP hükümeti son dönemde polisten gelen yasal değişiklik taleplerinin hepsini kabul etti. Böylece AKP döneminde polis, vatandaş üzerinde yoğun bir baskı kurdu. Geçen yıla kıyasla ölümler üç misli arttı.”
İlginç olan... Bu tür konularda sözde çok hassas olan Rehn, Lagendijk gibi AB’li figürlerin.. Ve bizim entel demokratların hiç ses etmemeleri... Devleti veya CHP’yi bol bol eleştiriyor ama iş iktidarı eleştirmeye gelince zınk diye duruyorlar.
Bu iki yüzlülerin demokrasi aşkları AB çıkarlarının başladığı yerde bitiyor...

Haberin Devamı

Mustafa...
Sergen Yalçın bile spor yazısına şu başlığı atmış:
“Mustafa’yı tartışıyoruz”
Ancak onun tartıştığı Mustafa Denizli...
Daha büyük tartışma ise Can Dündar’ın “Mustafa”sı etrafında cereyan ediyor. Filme karşı Atatürkçü - Cumhuriyetçi kesimde bir tepki gözleniyor.
Filmle ilgili düşüncelerimizi geleceğe bırakalım.
Esas dram bize göre bir başka noktada...
Biz ne dini yeterince biliyoruz, ne tarihimizi..
Ne de Mustafa Kemal’i...
Okumuyoruz... Araştırmıyoruz... Gerçeği öğrenmeye çalışmıyoruz. Piyasada Atatürk’le ilgili tonla kitap var.. Hepsi bir - iki baskı ya yapıyor, ya yapmıyor...
Çoğunlukla kulaktan dolma veya okul kitaplarından aklımızda kalan bilgilerle durumu idare ediyoruz...
Bir yandan da iktidarda olan kesimin tarihi değiştirme, Mustafa Kemal’i tarihten silme çalışmaları devam ediyor. O yüzden Atatürk’le ilgili bir filmin tek kelimesi bile olağanüstü önem kazanıyor. Hassasiyet yaratıyor.
Atatürk bir diktatör müydü? Atatürk’ün dine bakışı nasıldı? Atatürk’ün Kürt politikası neydi?
Bunca yıldır okumuş ve üzerinde düşünmüş olsaydık, bu konularda şimdiye dek çoktan kanaatlerimizi oluşturmuş olurduk..
Bir film izleyince ne ağlardık, ne şoke olurduk, ne öfkelenirdik...
Ne de gelecek nesiller Ata’yla ilgili yanlış bilgiler edinecek diye endişelenirdik...
Umarız, Can Dündar’ın filmi bundan sonra Atatürk’le ilgili daha çok okumamız, daha çok tartışıp düşünmemiz için başlangıç olur... Usanmadan okuyalım... Cumhuriyet tarihinin sayfaları arasına gömülmek bizi geçmişe değil, tam tersine o bir türlü yakalayamadığımız aydınlık geleceğe götürecektir...

Haberin Devamı

* “İki şey üzerlerinde ne kadar sık durup düşünsem gönlümü hep yeni ve gittikçe artan bir hayranlık ve saygıyla dolduruyor. Üstümdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası” Immanuel Kant’ın mezar taşından...

* DSP Genel Başaknı Zeki Sezer partiden 15 bin YTL maaş alıyormuş.. DSP’nin kimseye faydası yok diyenlere duyurulur... Ahmet Nedim

* Düşes Sarah Ferguson ülkemizdeki çocuk yuvalarını gizli kameraya almış. Buna şükür! Ya Bursa’daki çocuk tacizinin belgeselini çekseydi.... Akif Kökçe

AB’ye göre, yolsuzlukla mücadele dosyası bir yıldır Erdoğan’ın imzasını bekliyormuş. Dostlarına değer verdiği bilinen Başbakanımızın eli bir türlü kaleme varmıyor demek...