Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TBMM'de kurulan Şemdinli Komisyonu üyesi CHP'li Ahmet Ersin'e iddianameye ne dediğini soruyoruz. Yanıt:- Ben gerek İnsan Hakları gerekse Şemdinli Komisyonu Üyesi olarak kasım ayından bu yana bölgeye defalarca gittim. Olayın 60'a yakın tanığı ve mağduru ile bizzat görüştüm. Hiçbiri olaylarla ilgili Yaşar Büyükanıt'ın adını bile anmadığı gibi en küçük bir imada dahi bulunmadı.- Ama Van Savcısı'nın iddianamesi bunun tam tersi yönünde.- Evet ama iddianamesini okursanız savcının Yaşar Büyükanıt'ın olayın içinde olduğuna ilişkin en küçük bir kanıt, belge gösteremediğini görürsünüz. Dayandığı tek şey Mehmet Ali Altındağ adlı tanığın bizim komisyonumuzda ve Van Cumhuriyet Savcılığı'nda öne sürdüğü iddialardır. Tanık böyle bir iddiada bulunabilir. Ama savcıya düşen görev bu iddiaları peşinen doğruymuş gibi kabul edip iddianameye aynen geçirmek değil, doğru olup olmadığını araştırmaktır. Bu savcının Rektör Yücel Aşkın'la ilgili iddianamesini ve bu iddianamenin ciddiye alınarak Aşkın'ın aylarca hapsedilmesini de hatırlayınca Van Adliyesi'nde çok ciddi bir sorun olduğu açıkça ortaya çıkıyor.- O zaman da akla Adalet Bakanı geliyor.- Tabii ki. Adalet Bakanı Cemil Çiçek daha önce yaşanan yargı skandallarında hemen harekete geçip burayla ilgili soruşturma açtırsaydı bugün bu krizi yaşamayacaktık. Böyle yapmamış olması Adalet Bakanı üzerinde de kuşkuların birikmesine yol açıyor...Bu sütunda 17 Aralık 2005 tarihinde Deniz Baykal'a sorduğumuz bir sorunun yanıtını yayımladık.. Soru Van'da Rektör Yücel Aşkın'a uygulanan muameleyle ilgiliydi. Baykal demişti ki:- Van'da Rektör Yücel Aşkın'a yönelik uygulamalar Adalet Bakanı ve Başbakan'ın onayı olmadan mümkün olamazdı...Orgeneral Yaşar Büyükanıt olayı da "Van'ın işe karışması nedeniyle" bir AKP - TSK hesaplaşması şeklinde görünüyor. İpler geriliyor. Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın, Şemdinli olaylarıyla ilgili iddianamesinde Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'a yönelik suçlamaları gündemi altüst etti. Erdoğan'ın 1 uçağı, 1 helikopteri, 2 otobüsü, 1 cipi ve 2'si Mercedes 5 makam aracı bulunuyormuş. Duyan da bizi G-8 ülkesi falan sanır... Finlandiya'nın İltalehti gazetesinde Türkiye adının da geçtiği bir liste yayımlanıyor. Ülkemiz beşinci sırada. Karşısında 30 rakamı okunuyor... Nedir bu rakam? Finlandiya'daki diplomatik araçlarımıza geçen yıl yazılan ancak ödenmeyen trafik cezası adedi... Diplomatik statü gereği araçlar trafikten men edilemiyor, cezalar için icra takibi yapılamıyor. Bizimkiler dahil kimi ülkeler buna güvenerek trafik cezalarını ödemiyor olmalı. Ama ülkelerin teşhiri de önlenemiyor. Dışişleri Bakanlığı uyuyor mu? Finlandiya'da ceza İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstiklal Caddesi'ndeki taşların yeni baştan döşeneceğini, bunun için belediyenin kasasından 5 kuruş çıkmayacağını açıkladı. Fakat hiç kimse taşları 5 para almadan yenileyecek olan firmaya helal olsun demedi. Sertac Hascan herkesin aklına gelen soruyu soruyor:- Bu firma hiç para almadan aynı işi yapacak kadar zengin mi? Yoksa ilk ihaleden aldıkları para ikinciyi de kârlı şekilde yapıp bitirmeye yeterli mi? Yoksa bu şanslı kuruluşa ileride yeni ihalelerle zararını çıkaracağı sözü mü verildi? Beyoğlu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın bir çılgınlık yapmış, Akdeniz Üniversitesi'ndeki 20 bin öğrenciye Şu Çılgın Türkler kitabını armağan etmeye karar vermiş. İlk etapta Akfen Holding'in desteğiyle 2 bin kitap alınmış ve başarılı olan öğrencilere bir törenle bu kitapların bir kısmı armağan edilmiş. Yıl sonuna kadar 18 bin kitap daha alınıp öğrencilere dağıtılacakmış.Sponsor olmak isteyen firmalara da teşekkür plaketi sunulacak... Duyurulur... Çılgın... Rodeo adlı gofretin reklamında gür bir ses konuşuyor:- Mustafa'lar, Ali'ler, Hüseyin'ler sizin için... Sonra isteksiz bir tonla ekliyor: Ayşe'ler de tadabilir...Okurumuz Tülin Çandır, bu reklamda cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı gerekçesiyle RTÜK ve Reklam Özdenetim Kurulu'na şikâyette bulunuyor. Özdenetim Kurulu'ndan gelen yanıt:"Erkekler kas yapısı olarak doğuştan farklı bir güce sahiptir, kavanoz açmak da güç gerektiren bir iştir, Rodeo'nun içindeki maddeler de güç vericidir. Bu nedenle cinsiyet ayrımcılığı söz konusu değildir."* * *Kadınlar güçsüzdür... Erkekler güçlüdür... Ekranda gördüğümüz voleybolcu kızlardan biri yukarıdaki satırları yazan erkeği bir vuruşta yere yıkar. Ama sonucu değiştiremez. Erkekler hem kas olarak hem kafa olarak güçlüdür! Bu yerleşik yargıyı kadınlar henüz silememiştir. Yeri gelmişken, Alfred Adler'in "İnsan Tabiatını Tanıma" (İş Bankası Yayınları) adlı kitabında dikkatimizi çeken birkaç satırı buraya aktaralım...14 - 18 yaş arası kız ve erkekler gruplara ayrılarak teste tabi tutuluyor. Bir grup genç kızın diğer tüm gruplardan daha yetenekli olduğu saptanıyor. Daha derin araştırmalar bu kızların annelerinin ya tek başlarına evin geçimini sağladığını ya da ailenin geçimine yardımcı olduğunu ortaya koyuyor... Annesi evin içinde ezilmeyen kız çocuğu erkekleri de solluyor.Açıkça görülüyor ki, kadın ekonomik özgürlüğünü kazandıkça güç dengesi de değişecek... Kadının gücü... Emekli bankacı dostumuz Ümran Timur Hanım yazıyor:"İş Bankası binlerce emeklisini hiç unutmuyor... Yılbaşında hepsine ayrı ayrı Genel Müdür Ersin Özince imzalı tebrik kartı, küçük bir hediye ve yıllık takvim gönderildi... 3 Mart'ta İş Bankası Emeklileri Derneği Türk Musikisi Korosu konseri vardı. Ne düşünürsünüz, amatör yaşlılar korosunu kim izlemeye gelir? Anca aileleri değil mi? Hiç de öyle olmadı. İş Kuleleri'ndeki dev konser salonu doluydu ve öndeki 4 sırayı yönetim kurulu üyeleri, genel müdür yardımcıları ve eşleri doldurmuştu... Çok mutlu olduk..." m.asik@milliyet.com.tr İşbank konseri...