- Türkiye'ye gelen yabancı sermaye grosmarket, elektrik, bankacılık ve iletişim sektörlerinde yoğunlaşıyor. Bu sektörlerde yaratılan gelir ve tasarruf yurtiçinde üretiliyor. Yabancılar da, bu gelir ve tasarrufu kendi merkezlerine aktarıyorlar. Bir ülkede yeni yatırım yapan, üretime katkıda bulunan ve yeni iş yaratan yabancı sermayeye kimsenin bir şey dediği yok... Ancak bize gelenler hazır kuruluşları devralıyor. Yeni istihdam yaratması söz konusu değil. Büyümeye katkısı yok. Geçenlerde Almanya'da bir anket yapıldı. Halkın yüzde 60'ı yabancı sermayeye karşı çıktı. Neden? Çünkü yabancı sermaye üretime dayalı alanlara yatırım yapmak istemiyor. Kısa vadeli, yüksek kâr getiren ve tüketime yönelik alanlara yatırım yapıyor: şavullediği kârı da ülkesine taşıyor. Alman Cumhurbaşkanı, kendi ulusal sermayesine çağrı yaptı: "Ülkeye yatırım yapın" diye... Ulusal çıkarı düşünen devlet adamı böyle konuşur... Uluslararası sermayenin çıkarına teslim olmuş siyaset adamı ise ülkesinin en kârlı kuruluşlarını, birkaç yıllık kârı karşılığında yabancıya teslim edip aferin almayı düşünür sadece... Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in 2 gün önce manşetimize çıkan sözleri aslında biraz düşünmesini bilen herkesin aklından geçen şeylerdi. Ne demişti Şener: "Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker" Komutanlar eksik kalmıştı, onları da bulduk: Hafızlar ve mevlithanlar. Ankara AŞTİ'deki otopark sorununu yaza yaza dilimizde tüy bitti. Kimse ilgilenmedi. Tüketicler Birliği nihayet el atmış konuya. Başkan Bülent Deniz diyor ki: "25.02.2004 tarihli Karayolları Yönetmeliği'nin 51. maddesi, 'Yolcuları terminale getirmek veya terminalden almak üzere 25 dakikayı geçmeyen giriş ve çıkışlarda' özel otomobillerden hiçbir şekilde ücret alınamaz" hükmünü getirmektedir. Vatandaşlarımız, otogarlarda 25 dakikayı geçmeyen beklemelerde ücret ödemeyi reddetmeli, konuyu "bilgi@tuketiciler.org" adresimize bildirmelidir." Otopark hakkı... Müslüman ülkelerle diyalog kurmak isteyen Papa, önceliği "laik Türkiye"ye verebilirmiş. Acele etsin, laikliğimiz sağından solundan tırtıklanıyor... Geçen pazar günü Çeşme'de 22 kişinin yaralanmasına yol açan patlamayı bildiren BBC İstanbul muhabiri, muhtemel faili şöyle açıkladı:- Kurdish Military Forces... Yani Kürt Askeri Güçleri...BBC Haber sitesinde de PKK için terör örgütü demekten özenle kaçınılmış, PKK'nın 1984'ten beri bağımsızlık için çarpıştığı vurgulanmıştı. Kızalım mı? Pek de değil. Devleti yönetenlerin diplomasi becerisi bu küçük oyunları bile bozamıyorsa, kızıp ne edeceksiniz? BBC ikiyüzlülüğü Fethiye'ye bağlı küçük bir belde olan Göcek, merhum Turgut Özal'la birlikte şöhrete ulaştı. Tatil cenneti olarak biliniyor. Arkadaşımız Nazım Alpman, önceki gün eşiyle birlikte birkaç günlük tatil için Göcek'e gitti. Kendisine kalacak yer bulma konusunda yardımcı olan Göcekli turizmciye tatil düşünü açıkladı:- Biz önünden denize girilebilecek bir tesiste kalmak istiyoruz.- Abi Göcek'ten denize girilmez ki?- Ne yapacağız?- Tekne turlarıyla denize açılacaksınız.- Yani Göcek'e gelince de İstanbul'daki gibi denize parayla görebiliyoruz öyle mi?- Abi bu marinalar Göcek'te denizi bitirdi. 10 yıl öncesine kadar denize girilirdi.Göcek'te 4 marina bulunuyor. Marinaların biri belediyeye, 3 tanesi de özel sektöre ait? Tekneler ihtiyaçlarını büyük marketlerin Göcek şubelerinden karşılıyorlar. Paraları da oraya bırakıyorlar. Uzun lafın kısası, cennet Göcek'i denize girilmeyen yer haline getirmişiz. Her yanı çiçeklerle bezenmiş şirin beldede ancak 2 gün kalınabiliyor. Birinci gün beldeye geliş ve konaklama, ikinci gün tekne gezisi? Üçüncü gün kalkıp gidiş!* * *Göcek'te tekne gezisinde ilk durak Bedri Rahmi Koyu. Üstat 1974 yılında bu koydaki bir kayaya kocaman bir balık resmi yapıp bırakmış. Teknedeki üniversite mezunu rehber delikanlı, yabancı turistlere İngilizce olarak bilgi veriyor:- Şu karşıda gördüğümüz balık resmini Bedri Rahmi diye biri yapmış. Balığın içinde şifreler var. Teknedeki Türk yolculardan biri anons bitince rehberin yanına gidiyor:- Bedri Rahmi'nin kim olduğunu, ne iş yaptığını biliyor musunuz?- Hayır abi!Bu cehaletten acaba sadece üniversite bitirmiş bu genç mi sorumlu? 6 yıllık ortaöğretimde ülkenin yetiştirdiği değerli sanatçıları iki satırla olsun tanıtmayan sistemin de küçük bir hatası var mı, yok mu? Yaz haberleri... Eskiden askerliğini er olarak yapanların tümüne "Mehmetçik" denilirdi. Şimdi bu tanım da değişmiş. Askerlikten yeni dönen bir arkadaşımızın verdiği bilgilere göre, vatani görevini er olarak yapanlar üçe ayrılıyor. Uzun dönem yapanlara yine "Mehmetçik" deniliyor. 6 aylık er olan yüksekokul mezunlarına "Mehmet Bey" diye hitap ediliyor. Bedelli askerlik adı altında en kısa dönemi icra edenlere ise "Mehmet Ağa" deniliyor. m.asik@milliyet.com.tr Neo Mehmetçik
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025