Adaylığı kesinleşmiş ve açıklanmış bir Türk var mi? Evet; Atatürk... 1934 yılında Yunan Başbakanı Venizelos, Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiş... Savaşta yenilmiş bir ülkenin Başbakanı'nın galip ülke liderini aday göstermesi... Herhalde dünya tarihinde ender rastlanan bir olay olsa gerek... Bu arada Venizelos'un Atatürk'ü aday gösterdiği o yıllarda kesinlikle açıklanmamış, sonraki yıllarda öğrenilmiştir.Nobel Õdül Komitesi'nin resmi sitesi "nobelprize.org"da 1934 yılında Venizelos'un Mustafa Kemal'i aday gösterdiği kayıtlı. Ancak isim Mustafa Kemal veya Atatürk olarak değil, "Kemal" olarak kaydedilmiş. İnternet sitesindeki ismin Mustafa Kemal Atatürk olarak düzeltilmesi gerekmektedir. Acaba Stockholm Kültür Ataşeliğimiz bu konuyla ilgilenir, bize de bir yanıt vermek lütfunda bulunur mu? Nobel Ödülü için belirli yetkin kuruluşlar Nobel Ödül Komitesi'ne aday bildiriyor. Bu aday adayları elenerek 5 kişilik son bir aday listesi oluşturuluyor. Ödül bu 5 kişiden birine veriliyor. Kimlerin aday olduğu ancak 50 yıl sonra açıklanıyor. (Yaşar Kemal veya Orhan Pamuk'un aday olup olmadığı ancak içerden gizlice alınan bilgilerle öğrenilmiştir.) ANAVATAN'ın yeni logosunda yeşil renk kullanılmış. Bu kez de dincileri, çevvrecileri ve Amerikan dolarlarını kucaklayacaklar galiba... Pazarlama konusunda daha aktif olan kişi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan... Ve Unakıtan'dan inciler:Sümerbank için;"Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz."SEKA için;"Stratejik yer imiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri."Şeker fabrikaları için;"Kâr edeni de, zarar edeni de satacağız."TÜPRAŞ için;"Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ'ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş."Tekel için;"Babalar gibi satarız."Limanlar için;"Ne banka bırakacağız ne fabrika ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız."Petkim için; "Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler." Pazar edebiyatı Irak'taki anayasa referandumunda, bazı bölgelerde seçmen sayısından çok "evet" çıkmış. İzahı: Oy kullanma işi bazı seçmenlerin çok hoşuna gitti, tekrar tekrar oy kullandılar... Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'la ilgili dünkü "Van Cumhuriyeti" başlıklı yazımızda iddialara hedef olan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik bir açıklama gönderdi. Sayın Çelik özetle diyor ki: "Ben iki dönemdir Van'ı, milletvekili olarak temsil ediyorum. Bakan olarak da Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyorum. Türkiye'de başka bir özerk cumhuriyet de yok. Sayın Aşkın, 1999 yılında rektör oldu. Ben ondan önce milletvekili bile değildim. Nasıl oluyor ki, ağabeyim Ramazan Çelik'le birlikte Van bizim "Özerk Cumhuriyet"imiz haline gelmişti. Bütün personel hareketleri, tayin ve terfiler bizden geçiyordu da Sayın Yücel Aşkın, rektör olunca mı bunlara son vermiş? Eğer milletvekili ve bakan olarak benim üniversite üzerinde hâkimiyet kurmam söz konusu ise, Sayın Aşkın'ın rektör olmasından sonra bunu yapmış olmam lazım, önce değil. Çünkü benim milletvekili olmam Sayın Aşkın'ın rektör olmasıyla aynı günlere rastlar. Hal böyle iken nasıl oluyor da Sayın Aşkın rektör olunca bizim "Özerk Cumhuriyet"imize son veriyor. Yazınızda konuştuğunuz hayali öğretim üyesinin iddiaları da ciddiyetten uzak çelişkilerle doludur..." * * *Bakan Çelik'in olaylarla ilgisinin olmaması bizi de sevindirir.YÖK'e dönersek... Rektörler Komitesi, olayın ardında bir komplo gördüğünü dün açıkladı.Rektör'ün görevden aldığı Mali İşler Daire Başkanı'nın savcılık tarafından bilirkişi olarak görevlendirilmesi dahil, yargı sürecindeki birçok nokta esrarını koruyor... Hele rektörün kelepçelenmek istenmesi ve ayakta 10 saat sorgulanması. Hiçbir vicdana sığmıyor... m.asik@milliyet.com.tr Açıklama ve...