Almanya, Fransa ve İngiltere’den üç sivil toplum örgütünün yayımladığı bildiri bizim e - posta kutumuza da ulaştı... Bildiriler, Başbakan’ın gazete boykutuna ve ülke içindeki diğer antidemokrat gelişmelere karşı destek bildiriyor...
Teşekkür ediyoruz...
Ancak yurtdışındaki sivil toplum kuruluşlarına düşen çok daha önemli bir görev var...
Nedir o?
Bulundukları ülkelerde sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, siyasi partilere Türkiye’deki demokrasi ve insan haklarına aykırı, faşizan uygulamaları anlatmak...
AB hükümetleri malum, AKP iktidarını kendi ekonomik ve stratejik çıkarları adına destekliyor, ülkemizdeki antidemokrat uygulamaları görmezden geliyor, hatta kendi çıkarları için bunları destekliyorlar bile...
AB hükümetlerinin bu tavrı AB ilkelerine aykırıdır...
Ne var ki, AB medyası da AB hükümetleriyle aynı dalga boyunda yayın yapıyor, Türkiye’deki gerçek durumu Avrupa’ya taşımıyorlar.
Avrupa’daki demokrat kuruluşlarımız Avrupalı demokratlara Türkiye’deki gerçek durumu anlatmalı, AB hükümetlerinin demokratik değil, faşizan uygulamaları desteklediğini izah etmelidirler.
Avrupa’da gerçeği kavrayacak, kendi hükümetlerini sorgulayacak dürüstlükte örgütler vardır... Avrupa’da yaşayan duyarlı yurttaşlarımız ve örgütlerimiz, bulundukları ülkelerde medya ve demokratik kuruluşları ülkemizdeki gerçek durum konusunda bilgilendirmelidir. Gereken budur...
Soru: Gazete köşelerinden Erdoğan’a tavsiyelerde bulunan “açık mektup”lar neyi gösterir?
Yanıt: Yazarın iyimserliğini.
Haldun Ertem
Milletvekili değilsen muhalefet yapamazsın dönemi başladı. Dokunulmazlığın yoksa sustururlar canım!
Engin Balım
İtalya’da bir aptal
İtalya’da geçenlerde Napoli - Benfica UEFA Kupası maçı oynanırken seyircilerden biri sahaya plastik şu şişesi atıyor.. İtalyan takımları bu yüzden çok ceza aldı, sahaları kapatıldı, hatta kupalardan atıldılar. Seyirci artık bu konuda duyarlı.. O yüzden seyirciler önce “stupido” yani “aptal” diye tempo tutarak şişe atanı kınıyorlar. Bu kadarla kalmıyor. Etrafındaki seyirciler bu aptalı derdest ediyor, polisi çağırıyor ve başka salaklık yapmasın diye ona teslim ediyorlar.. Bizim kulüplerimiz de bu tür aptallar yüzünden ceza alıyor. Seyirciler birlik olursa bunları yola getirirler...
Kimdir yalancı?
Böylesi herhalde görülmemiştir... Hasan Celal Güzel’den söz ediyoruz... 15 Eylül tarihli Yeni Şafak’ta Mehmet Gündem’e aynen şunları söylüyor:
“Evet, Aydın Bey, Anadolu insanı bir Müslüman Türk’tür. Ekibi ise ne yazık ki ‘68 Kuşağı’nın solcuları. Bunlar pozitivist, laikçi insanlar. Yönetim de bunların elinde...”
Aynı Hasan Celal Güzel hem Radikal’deki köşesinde, hem önceki gece Tarafsız Bölge’de kalkıyor “solculardan söz etmediğini” benim yalan yazdığımı iddia ediyor. Hem de hiç mahçubiyet duymadan...
İnternete girip bu röportajı görebilirsiniz: “http://yenisafak.com.tr/Roportaj/?t=15.09.2008&i=140048”
Yargıçlar...
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekilliği’ni Mahmut Acar’dan devralan Kadir Özbek, geçenlerde Akşam gazetesine verdiği demeçte yargının bağımsız olmamasından yakındı. “12 Eylül’den önceki Yüksek Hakimler Kurulu’nu arıyoruz” dedi.
Özbek, sözü, dün bu sütunda yer alan konuya, müfettişlerin durumuna getirerek dedi ki:
- Teftiş Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanı, siyasi bir partinin temsilcisi. Böyle olunca, Teftiş Kurulu Başkanlığı siyasi iradeye bağlı bir kurum, müfettişler de bakanlığın ajanı gibi algılanıyor. Teftiş Kurulu Başkanlığı 12 Eylül’den önce Yüksek Hakimler Kurulu’na bağlıydı. O dönemde hakim ve savcılar hakkındaki şikayetlerde soruşturma için bakanın izni aranmazdı. Bugün bakanlık izin vermezse ‘Soruşturma aç’ deme yetkimiz bile yok. Teftiş Kurulu’nun, HSYK’ye bağlanması gerekir.”
* * *
Bu arada dünkü yazımızla ilgili Adalet Bakanlığı bir açıklama yaptı. Cumhuriyet gazetesinden alıntı yaparak, yargıç Sevgi Övüç’le ilgili müfettiş soruşturmasını konu etmiştik. Bakanlık açıklamasında “Ocak - Mayıs 2008 tarihleri arasında Kartal Adliyesi’nde bütün yargıç ve savcıların denetlendiğini, sözü geçen yargıcın baktığı 207 davanın gerekçeli kararlarını 15 günlük yasal sürede yazmadığını, bu yüzden soruşturma başlatıldığını, yapılan soruşturmanın yargıç hanımın Başbakan hakkındaki kararıyla ilgisinin bulunmadığı” bildirildi.
Hastane enfeksiyonundan ölen bebekler için yetkililer “Farz edin trafik kazasından öldüler” diyor.
Bu taktirde 8’de 8 kusurlular demektir.
Gülhan Elmas
* Zahid Akman’a, Almanya’dan dava gelecekmiş...
Almanya’dan hep oğlumuz gelmez ya...
Demet
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025