Bu çağrıların sahipleri genellikle yargının bağımsız mı, yoksa iktidardan güdümlü mü olduğu konusuyla pek ilgili görünmüyor.... Ama biz tek gözümüzü kapatamayız. Sormak zorundayız:- Acaba yapılan işlemler Şemdinli olayını aydınlatmaya mı yoksa askeri yıpratmaya mı dönüktür? Şemdinli soruşturmasını yapan savcı neden TBMM Şemdinli Komisyonu'nda ifade veren 35 kişiyi bir yana bırakmış da sadece Orgeneral Büyükanıt aleyhindeki M.Ali Altındağ'ın ifadesini alıp iddianamesine koymuştur? Komisyonun AKP'li başkanı neden kuralları çiğneyerek savcı ile doğrudan temas kurmuştur? Neden TBMM Şemdinli Komisyonu'nun AKP'li üyeleri, "Bizim yapamadığımızı savcı yaptı" diye ayağa fırlamışlardır?Atılan taş Büyükanıt'ı yaralamaz. Ama anketlerde en güvenilir kuruluş olarak çıkan TSK'nın yıpratılmasına yarar. AB kuruluşlarına aradıkları malzemeyi verir... Örneğin, İngiliz Independent gazetesinin manşeti: "Üst düzey general, Türkiye'yi Avrupa Birliği dışında tutmak için Kürt sorununu kışkırtmakla suçlanıyor"...Savcı iddianamesi, TSK'nın gözden düşürülmesi ve gelecekteki AB eleştirileri için malzeme olmuştur. Duygulu ve demokrat açıklamalar okuyoruz... "Şemdinli olayı örtbas edilmemeli... Generaller de yargılanabilmeli... Demokrasilerde kimse yargı denetimi dışında kalmamalı... vs..." Halkın yüzde 72'si Org. Büyükanıt'a yönelik suçlamalara inanmıyormuş. Geri kalan yüzde 28 de aşağı yukarı AKP'nin oyuna eşit... Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın Şemdinli iddianamesinden bir bölüm: "Kan ve gözyaşı üzerinden politika üreten, menfaatı için devleti kullanmaktan çekinmeyen güçlerin birtakım üst makamlara gelmesi devletin bekası için tehlike oluşturacak." Bu sözler ne anlama geliyor? Biz bu cümleyi Uluç Gürkan arkadaşımızın Star'daki yazısıyla aynı paralelde yorumluyoruz: "Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'nı istemeyenlere keyif veren bir vurgu..."Yanılıyor muyuz? Öyle olduğunu düşünenler bu cümlenin ne gibi bir hukuki anlamı olduğunu açıklamalıdır. Keyifli bir vurgu! Sonunda düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın suskunluğunu hatırlayacağız... Van Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın, ne kaçma ne de delilleri yok etme durumu söz konusu olmamasına rağmen tutuklanmış... Van'daki yargıçlar Hoca cezaevinde rahatsızlanıp hastanede yoğun bakıma alındığında bile bu kararlarını değiştirmemişlerdi. Şimdi buyurun dünkü Cumhuriyet'te yer alan habere: "Küre Operasyonu soruşturması çerçevesinde tutuklanan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır'ın tutukluluk hali, kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı nedeniyle kaldırıldı. Çakır, sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildi." Hukuk kaç tane? Turizmciler, yabancıların aldıkları evleri turistik amaçla kullanmasından şikâyetçi. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, geçen hafta gazetemizi ziyareti sırasında:- Alsınlar karşı değiliz, diyordu, ama turizm için kiraya veriyorlar. Gelenler de yiyeceğine kadar getiriyor...Yabancıların Türkiye'de 50 bin kadar ev aldıklarını belirtiyor TÜRSAB Başkanı... Yasa daha yeni çıktı. Satın almadaki şu hıza bakın...Mülk satışı tasarısı konusunda TBMM'de özlü konuşmalar yapan CHP Milletvekili Erdal Karademir'le konuştuk:- Daha vahim yanları var bu işin, dedi Karademir.- Nedir?- Yabancılara mülk satışıyla birlikte verimli tarım arazisinin satışı da yasalaştırıldı. Gazetelerdeki magazin haberlerine dalan kamuoyunun bundan haberi yok. Bir yabancı eğer ülkesinde Türklerin konut almasına izin varsa burada konut satın alabilir. Yani karşılıklılık ilkesi var. Ama tarım arazilerinin satışında karşılıklılık aranmıyor. Firmalar 25 dönüme kadar tarım arazisi alabilir. Bu alan, Bakanlar Kurulu kararıyla 300 dönüme kadar çıkabilir. Yakında en verimli araziler elimizden çıktığında bunun sakıncalarını da en ağır biçimde yaşayacağız...Yasa henüz çok yeni... Giderek acıtacak... Bir de duygusal yanı var olayın... Geçen yaz Almanya'dan Kaş'a gelerek kısa bir tatil yapan Pınar Demirel, hüzünlenerek anlattı telefonda:- Kaş'ta yabancılar pek çok yazlık satın almış. Bizim kadınımız, kızımız onlara hizmetçiliğe gidiyor. Erkekler de işçiliğe ve bahçıvanlığa... Belli ki 15 - 20 yıl sonra en güzel kıyılarımızda İngilizler, Fransızlar, Almanlar, Ruslar yaşayacak... Bizler onların villalarında hizmetçi, uşak, bahçıvan olarak çalışacağız. Onlar memleketin yerlisi gibi yaşayacak, biz yabancı işçi gibi...Vatan, millet, sakarya... Ezan, bayrak... Ve parayla satılan memleket... Bu sinemada... Ülkenin yabancısı Emekli ilkokul öğretmeni Işık Öztürk bir site oluşturmuş: "www.eyvahsoyuldum.com". Soyguna uğrayanlar nasıl soyulduklarını anlatıyor. Hırsızlara karşı ortak önlem geliştirilmesine yardımcı oluyor site... m.asik@milliyet.com.tr