Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Marmara Araştırma Merkezi MAMın kuruluş amacı sivil ve savunma sanayiinin rekabet gücünü artırmak. MAM, TÜBİTAKın en başarılı birimlerinden olup geçen yıl Toplam Kalite Ödülü 2003ü almıştı...MAM Başkanı ve yardımcısı neden istifa ettiler?Prof. Naci Görür dün bu konuyu açıklarken dedi ki:- TÜBİTAKta son yönetim değişikliğinden sonra yürüttüğümüz projeler büyük ölçüde aksamış ve durma noktasına gelmiştir. Bilinçli bir şekilde MAMı çalıştırmama yoluna gittiler. Bu durumu içime sindiremediğim için istifaya karar verdim.TÜBİTAK Başkanı Prof. Nüket Yetiş, Prof. Naci Görürden boşalan MAM Başkanlığına kimi getirdi dersiniz?Bir doçent unvanı bile bulunmayan eşi Önder Yetişi...Bilişim Teknolojileri Enstitüsü Müdür Muavini Prof. Haldun Abdullahın da bugün istifa edeceği söyleniyor...Türkiye bilimde emekleme çağında... TÜBİTAK dünya ölçeğinde küçücük bir kuruluş... AKP iktidarının bu küçücük bilim merkezine bile tahammülü yok. O yüzden iktidara geldiği günden beri içini karıştırıyor... Bilimle böylesine kavgalı bir iktidar Türkiyeyi nereye götürebilir? Hangi çağdaş hedefe ulaştırabilir? TÜBİTAKa bağlı Marmara Araştırma Merkezi MAMın Başkanı Prof. Naci Görür ile yardımcısı Prof. Remzi Akkök dün görevlerinden istifa ettiler. Başbakan, "Biz iktidarın gelip geçici olduğunu biliyoruz" demiş. Gerisi şöyle olabilir: "Bu nedenle, gitmemek üzere kadrolaşıyoruz" Yerel seçimlerde en çok oyu alan adaylardan biri Belek Belediye Başkanı Yusuf Mecek oldu. AKPli Yusuf Mecek, Akdenizin bu ayrıcalıklı ilçesinde, 2065 oyun tam 1903ünü yani yüzde 93ünü aldı... Yusuf Mecek adını geçmiş haberlerden anımsayacaksınız. Örneğin 2 Şubat 2002 tarihli bir haber:"Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, haksız mal edinmek, üzerine para geçirmek, ihaleye fesat karıştırmak ve görevi kötüye kullanmakla suçlanan Belek Belediye Başkanı Yusuf Mecek ve 13 adamı tutuklandı..."Yusuf Mecekin halkın gözünde kahraman olması hiç de sebepsiz değil... Rekortmen başkan Ilımlı İslam ile radikal İslam arasında fark ne kadardır? Aynı istasyona biri yavaş diğeri hızlı giren iki tren arasındaki fark kadar.. Samuel Huntington ünlü "Medeniyetler Çatışması" kitabında diyor ki:1) Nasıl Güney Afrika ırk ayrımcılığını terk ederek o uygarlığın lider ülkeliğine yükselmişse, Türkiye de kendisine aynı derecede yabancı olan laikliği reddederek bunu gerçekleştirebilir...2) Türkiye bu liderliğe yükselebilmek için Atatürkün mirasını, Rusyanın Leninin mirasını reddettiğinden daha kapsamlı olarak reddetmelidir...Türkiyenin "laik cumhuriyet" ten "ılımlı İslam" rejimine geçişi için teorik çalışmalar yıllardır yapılıyor. Huntington bu sürecin akıl hocalarından biri. Graham Fuller, Henze, Barkey gibi isimler de bu çalışmada rol alıyor. Powellın yaptığı gaf aslında, gittiğimiz istikameti erken açıklamaktan ibarettir. Huntington ne diyor? Süleyman Demirel, "Bugün sağ ile sol arasındaki fark, Pepsi Cola ile Coca Cola arasındaki fark kadardır" demiş. Yakında piyasaya girecek olan Zemzem Cola farkını unutmayın... Adını siz koyun!Kuzey Irakta "kırmızı çizgilerimiz" vardı. Kürtler Kerküke girerse bunu savaş nedeni sayacağımızı başta Amerika, bütün dünyaya ilan etmiştik.Kürtler arkalarına Amerikayı aldılar, Kerküke girdiler, sesimizi çıkaramadık. Kırmızı çizgimizle birlikte biz de mosmor olduk.Kuzey Iraktaki PKK varlığından rahatsızdık. Bastırdık!, Amerikanın Irakı işgaline destek karşılığı onlardan da PKKyı oradan çıkarıp atma sözü aldık. Siz önce af çıkarın, teslim olup silahlarını bırakmazlarsa biz ondan sonra gereğini yapacağız, dediler. Cezaevlerinden çıkardığımız PKKlılarla kaldık, Amerika göstermelik de olsa hiçbir şey yapmadı, hep bahane üzerine bahane icat etti. PKK, hâlâ Kuzey Irakta biz hâlâ Amerikanın verdiği sözü yerine getirmesini bekliyoruz.Londra ve Zürih anlaşmalarına göre Kıbrıs Rum kesimi biz evet demedikçe bizim üye olmadımız hiçbir uluslararası kuruluşa üye olamazdı. Adamlar ABye başvurduklarında Avrupadan, "başvuru önemli değil, önemli olan tam üyelik, siz tam üye olmadıkça onlar da asla üye olamaz" sözünü aldık. Verilen söz tutulmadı, Rum kesimi 1 Mayısta ABye tam üye oluyor, biz ağzımızı açıp tek kelime edemiyoruz.İsviçredeki son Kıbrıs görüşmelerinde en önemli "olmazsa olmaz"larımızdan biri derogasyonların, yani istisna hükümlerinin kalıcı hale getirilmesiydi. Böylece Rumlar daha sonra AB müktesebatına uymuyor deyip varılan anlaşmaları iptal ettiremeyeceklerdi. Derogasyonlar konusunda istediğimizi alamadık ama yine "söz" aldık; ABnin, "siz hiç merak etmeyin, bu hükümler sizin ABye tam üyeliğinize kadar hiçbir şekilde ortadan kaldırılmayacak, aynen geçerli olacaktır!" sözünü... Şimdi bu sözün tutulmasını bekleyeceğiz.Geçmişte verilip de tutulmayan onca söze... Yenen onca kazığa karşın... Bütün bunlardan hiçbir ders almayıp hâlâ verilen "söz"lere inanmaya devam edenlere ne denir, adını lütfen siz koyun. Yaşlılarımıza bakmayıp geçmişimizi, çocuklarımıza bakmayıp geleceğimizi yok ediyoruz. Annan Planı ile Kıbrısta nasıl bir nihai çözüm öngörülüyor? Şu: "Türkleri taciz edip, 15 yıl gibi bir süre içinde adadan kaçırmak ve Kıbrısın tümünü bir Helen Cumhuriyeti haline getirmek." m.asik@milliyet.com.tr