Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yandaş basında dört gün önce manşetlerde yayımlanan “3. İhbar Mektubu” da sahte çıktı... İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kendilerine böyle bir mektup ulaşmadığını dün açıkladı. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı aynı yönde açıklamalar yaptılar... Genelkurmay da, Adli Müşavirlik tarafından hazırlandığı öne sürülen belgenin sahte olduğunu bildirdi.
Dikkatli gözler bu mektubun asker değil çok muhtemelen polis tarafından hazırlandığı yorumunu yapıyordu... Çünkü mektubu yazan ve subay olduğu bildirilen şahıs, komutanı Albay Çiçek’ten “Amirim” diye söz ediyordu. Askerler malumunuz amirim değil komutanım der.
Dört gündür bu mektup esas alınarak TSK aleyhinde ağır ve yalan yayın yapıldı...
Yapılan yalan yayınlar ne oldu? Yapanın yanına kâr kaldı...
Odatv dün bu yayımların öncüsü Taraf gazetesi hakkında “Belge Manyağı” deyimini kullanmıştı.
Psikolojik savaşta bu belge manyaklığı hayli işe yarıyor tabii..
Genelkurmay dün bu yayınlar nedeniyle suç duyurusunda bulundu ama... Bu suç duyuruları da fazla işe yaramıyor. Çünkü Genelkurmay sivil mahkemelerdeki davaları izleyemiyor.
Ne yapmalı? Bir okur önerisi...
Emekli hâkim ve savcılar bir dernek kurmalı... Bu dernek TSK’nın uğradığı haksızlıklarla ilgili dava açmalı... Bu davaları mahkemelerde takip etmeli...
TSK’nın kendini savunması için böyle bir sivil mekanizmaya ihtiyaç var...

Haberin Devamı

FBI Başkanı Ankara’ya gitmiş.
Senaryosunu yazdıkları oyunların sonuçlarını yerinde inceleyip rapor verecektir muhtemelen..
Haldun Ertem

Tayyip Erdoğan, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” demiş.
İnsanın bütün komşuları villada oturuyorsa böyle konuşmak kolaydır tabii...
* * *
Ahmet Türk, “Ana dil değil, Baykal’ın dili ülkeyi böler” demiş.
İyi de o zaman niye kızıyorsunuz adama!
Fahrettin Fidan

* Genelkurmay Başkanlığı, Taraf gazetesinin yayımladığı son belgeleri de yalanlamış.
Genelkurmay’ın “terörle mücadele” görevine “Taraf’la mücadele” de eklendi artık...
Elif Eral

Dersim Brüksel’de
Bugün Avrupa Parlamentosu’nda Dersim Konferansı başlıyor.. Hayır bu konferansın Onur Öymen’in sözleriyle ilgisi yok... Çok önceden planlanmıştı.
Konferans yabancı afişlerde “Dersim Soykırımı” diye ilan ediliyor... Geçen yıl bu vakitler yine Avrupa Parlamentosu’nda yine aynı adla düzenlendi. O zaman (18 Kasım 2008) bu sütunda şunları yazmışız:
“Eski adıyla Dersim, yeni adıyla Tunceli’de 1938’de acı olaylar yaşanmıştır. Bunlar tarihçilerin ve bilim adamlarının katıldığı bir konferansta ele alınıp tartışılabilir. Ancak Avrupa Parlamentosu’ndaki sözde konferansta konuşmacılar ne tarihçi ne bilim adamı... Çoğu DTP’li siyasetçi... Biri Ermeni diasporasının sözcülerinden Hilda Çoboyan. Diğeri de PKK sempatizanı profesör Ronald Mönch... Karşı görüşten kimse yok. Tartışma yok. Baştan sonra Türkiye suçlanıyor...”
Bugünkü konferansın da aynı havada geçeceğine şüpheniz olmasın... Bu konferanslar Türkiye’de düzenlenebilir. Karşı görüş de yer alabilir bu konferanslarda. Böyle bir tartışmaya Türkiye’de yasak yok... Ancak yer Avrupa Parlamentosu olunca işin rengi ve niteliği değişiyor. Türkiye’ye gol atma kampanyasına dönüşüyor.
Hayırlara vesile olsun!

Haberin Devamı

Sarkozy’ fikri
Müfredata bakın hele.. Ortaokul son sınıfta Ermeni soykırımı işleniyor.. Türk öğrenci Mustafa ve arkadaşları soykırımı kabul etmiyor... Bunun üzerine öğrenciler dersten çıkarılıyor. Daha sonra sınavda soykırım üzerine soru geliyor. Mustafa soruya sinirlenerek, “Ermenilere soykırım yapılmamıştır. Yapıldıysa da hak etmişlerdir” diyor. Okul yönetimi Mustafa’yı 2 gün okuldan uzaklaştırıyor. Kavga büyüyor.
Mustafa’nın “hak etmişlerdir” demesi elbet iyi değil. Ama okulun baskıcı tavrı farklı mı?
* * *
Cezayir’de bir milyon insanı katlettiniz, rahatsızlık duymadınız mı, sorusuna Charles De Gaulle:
- Biz Cezayir’de 1 milyon değil, 850 bin kişi öldürdük. Fransa’nın güvenliği için bu gerekliydi, demişti...
Nicholas Sarkozy’e 2006 yılında Cezayir’i ziyaret ederken yaptıkları soykırım için özür dileyip dilemeyecekleri soruluyor. Sarkozy’nin cevabı şu:
“Babaların hatalarından dolayı oğullardan özür dilenmesi istenmez.”
Sürekli Türkiye’yi suçlayarak kendilerini akladıklarını mı sanıyorlar dersiniz?

Haberin Devamı

Mümtaz er!
Mümtaz’er Türköne adlı mümtaz şahsiyet TSK hakkında yazıyor:yenildiğini fark etmesi durumu kabul etmesi gerek. Aksi takdirde daha çok zayiat verecek. Zarar büyüyecek. Ordumuz bu savaşı kaybetti; çünkü bu savaş yanlış bir savaştı.”
Peki hiç kurtuluş yok mu? Var. Mümtaz er onu da gösteriyor:yanlış savaş sona erer, bu komuta kademesi tasfiye olursa, hâlâ her şeyin düzeleceği umudunu taşıyoruz.”
TSK’ya yönelik komploların amacı da böylece açıklanmış oluyor...

Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek, düzenlediği basın toplantısında diyor ki:
“Bu ülkenin Başbakan’ı 6 yıldır dinleniyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor.”
Ankara’daki Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli başsavcı vekili, Fethi Şimşek’i çağırıyor, bu bilginin kaynağını soruyor. Odatv’ye göre Şimşek’in cevabı şudur:
- Gazetelerden okudum...
Şimşek üstelik de bir hukukçu...
İyi ki hukukçu!