Bugün 10 Kasım.. Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 71. yılında bir kez daha sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz.
Biz O’nu senede bir gün ananlardan değiliz...
Her gün anıyoruz.. Her gün ne kadar ileri görüşlü, ne kadar haklı, ne kadar çağdaş, ne kadar ön sezili olduğunu bir kez daha hayranlıkla saptıyoruz.
O’nun büyüklüğünü anlamak için sadece “Gençliğe Hitabe”sini okumanız yeterli... İktidarı elinde tutanlarla ilgili o gün söyledikleri sonraki yıllarda harfiyen doğrulanmıştır.
İktidarı ellerinde tutanlar o yüzden Atatürk’ü gözden düşürmek için ellerinden ne gelirse artlarına koymuyorlar.
Ülkemizde artık “Kemalist” olmak (eskiden komünist olmak gibi) adeta suçtur...
Dünyada ilk ulusal kurtuluş savaşını vermiş bir ülkenin aydınları “ulusalcı” diye suçlanıp karalanıyorlar.
Bugün temel savaş “küresel güçler” denilen sömürücü güçlerle Türkiye gibi sömürülen ülkeler arasındadır.
Atatürkçüler ve cumhuriyetçiler her türlü sömürüye karşı çıktıkları için ABD ve AB ile onların içerdeki taşeronları tarafından imhaya çalışılıyor.
Cumhuriyetçileri yok etmek için dış destekli bir psikolojik savaş ülke çapında yürütülüyor...
Atatürk ve Cumhuriyet ruhunu kaybettiğimiz gün ulus olma niteliğimizi de kaybedeceğiz... Bir büyük sınavdadır Türk halkı...
Efelerimiz!..
Amerika ve AB, Sudan Devlet Başkanı El Beşir için “Türkiye’ye gelmesin” deyince Cumhurbaşkanı Gül meydan okudu:
- Onlar ne karışır ki...
Bu postayı atan Cumhurbaşkanı Gül el altından da El Beşir’e “Gelme” diye haber yollamış. El Beşir gelmedi.
Son numaramız bu... Perde önünde efelik perde arkasında taviz... İsrail, TRT’de gösterilen Ayrılık dizisine tepki gösterince Ankara’dakiler “TRT özerktir” falan diye ayağa kalktılar. Tepki büyük ve göz yaşartıcıydı. Ancak bir iki gün sonra dizinin makaslandığını öğrendik. O kadar ki, bu defa dizinin yeni şeklinden Filistinliler şikâyetçi oldu... Bir ara sizlere “Kofti Efe”nin öyküsünü anlatırız...
Tabip anketi
Ülkemizin saygın bilim adamlarından Prof. Hasan Yazıcı telefonda isyan halinde... Konu; İstanbul Tabip Odası’nın web sitesinde başlattığı domuz gribi aşısı anketi... Ankette soruluyor:
- Kendinize aşı yaptıracak mısınız? Çocuğunuza aşı yaptıracak mısınız?
- Hastalarınıza aşı olmalarını önerecek misiniz?
Dün itibarıyla İstanbul Tabip Odası’na üye hekimlerin yüzde 63’ü “Kendime aşı yaptırmam” yüzde 67’si ise çocuğuma yaptırmam demekteydi...
Anketin fiyasko yanına gelince... Ankette “evet” ve “hayır” oylarının sayı ve oranı apaçık görünüyor... Böylece oy verenler etki altında kalabiliyor. Daha da büyük rezalet; dışarıdan ilgisiz kişiler de ankete girebiliyor. Örneğin dün biz de oy kullandık... Bir evet bir hayır oyu kullandık... Verdiğimiz oylar anında kayda geçti... Bir bilim kuruluşu böyle mi anket yapar?
İstanbul Tabip Odası’nın bugün bir basın toplantısıyla sonuçları açıklayacağı bildirilmişti. Tavsiyemiz... Vazgeçin bu işten... Çünkü bu anketin yeri şimdiden çöp tenekesi...
Ego
Cumhurbaşkanlarıile ilgili ev ödevi yapan bir öğrenci kardeşimiz Çankaya’nın web sitesi “cankaya.gov.tr”ye giriyor... Orada bugünkü ve geçmişteki cumhurbaşkanlarının özgeçmişlerini okuyor.. Birden dikkatini şu çekiyor...
Atatürk’e 5241 vuruşluk (harflik) yer ayrılmışken...
Bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ayrılan yer 8684 vuruşluktur...
Önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in özgeçmişi 1003 vuruşla geçiştirilmiş...
Först Leydi Hayrünnisa Hanım’a bile 3771 vuruş yani Ahmet Necdet Sezer’in üç katı yer ayrılmış... Ne tevazu!
ÇYDD
Gülriz Sururi ve dostları yine soylu ve hoş bir girişime imza atıyor... 18 Mayıs Tiyatrocular Yürüyüşü’nün mimarları olarak bugün Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne topluca üye oluyorlar... İşte mesajları:
“Laik, çağdaş, özgür Türkiye’ye çıkan yolun eğitimden geçtiğine inanıyoruz. Bu nedenle ülkemizde özellikle kız çocukları için eğitim seferberliği yaratan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne üye oluyoruz. Sen de bize katıl...”
İmzacılardan bazıları: Demet Evgar, Engin Cezzar, Gülriz Sururi, Rutkay Aziz, Selçuk Yöntem, Tamer Levent...
İmza
Başbakan Erdoğan, “ıslak imza”nın bir kez daha incelenmek üzere askeri savcılığa gönderilmesine gerek olmadığını söylüyor. Bunu söylemesi açıkça ‘sivil ve askeri yargıya müdahale’ anlamı taşıyor. Üstelik bir dayanaktan da yoksun... Başında “Karar verirken bazı kesimleri de düşünmek zorundayız” sözleriyle bilimden uzaklaştığını itiraf eden bir Başkan’ın bulunduğu Adli Tıp’ın kararına kim neden inansın? Islak imzanın bir kez daha incelenmesi kime ne kaybettirir? Yoksa imzanın sahte çıkmasından mı korkuluyor?
Başbakan Erdoğan, “10 Kasım matem günü değil” demiş. Doğru cümle şöyle olmalıydı: “10 Kasım herkes için matem günü değil”
Haldun Ertem