"Asla yaşamınızı ve işinizi birbirine karıştırmayın. İkincisi ilkinin yalnızca bir parçası. Paul Tsongas, kanser olduğunu öğrendikten sonra yeniden seçime girme kararı aldığında ona yazılan şu sözleri her zaman hatırlayın:- Hiç kimse ölüm döşeğinde keşke büromda daha fazla zaman geçirseydim demez...Evet işi (hele de seviyorsa) insanın hayatının ve kişiliğinin bir parçasıdır... Ama işin dışında da bir yaşam vardır. Aslolan odur. John Lennonun öldürülmeden az önce yazdığı sözlerle:- Yaşam, sen başka planlar yaparken gelip geçen şeydir...Ev hayatının, aile ilişkilerinin, arkadaşlarla dostlukların önemli olduğunu kaydeden yazar diyor ki:- Eğer hayatımdaki bu "diğer şeyler" doğru olmasaydı mesleğimde çürümüş, hatta sıradan olabilirdim. Eğer yaptığın iş seni bütünüyle yansıtmıyorsa o zaman gerçekten en iyisi olamazsın...Bu nedenle Quindlenin insanlara tavsiyesi şudur:- Bir yaşam edinin... Tuzlu suyun hafif bir rüzgârla kumsala vuran kokusunu fark edebileceğiniz, kızıl kuyruklu şahinin göl üzerinde daireler çizerek uçuşunu ve çam ağaçlarının üzerine konuşunu durup izleyebileceğiniz bir yaşam edinin... Yalnız olmadığınız bir yaşam edinin... Sevdiğiniz ve sizi seven insanlar bulun ve asla unutmayın: Sevgi bir lüks değildir, sevgi bir iştir...Özetle... İşinizin arasında hayata yer açın! Anna Quindlen, "Kısa mutlu yaşam rehberi" adlı kitabında diyor ki: Defterdarlık 5 yıldızlı düğünleri hep yakından izler. Hiç sonuç açıkladığını duydunuz mu? Haldun Ertem En çok okur mektubu türbanla ilgili yazılarımızın ertesinde, türbanı savunan okurlardan geliyor... Dikkatimizi çekenler: Bir, mektuplar hep erkek okurlardan geliyor... İki, ifadeler genellikle öfkeli olmakla birlikte terbiye ve saygı sınırlarını aşmıyor... Bu sayın okurlarımız türban ile başörtüsünü bir tutuyor ve bizim kadınların başını örtmesine karşı olduğumuzu sanıyor..Yanlış.. Bizim eleştirdiğimiz sadece kamusal görevde ve devlet protokolünde hanımların bir dini simge sayılan türbanla yer almasıdır. Anayasa ve yasalar bu duruma engeldir. Ve AKP o Anayasaya göre iktidar olmuştur... İktidar, kendini var eden hukuk düzenine uyacak mı, uymayacak mı? Mesele bu... Okurla hasbıhal "Tükenmek üzere şu kısacık an Yakında yok olacak Ve ister altından yapılmış İsterse acıyla yüklü olsun Bir kez daha aynı kılıkla karşına çıkmayacak..." G.Brooks Boğaz Köprüsüne geçenlerde 500 bin lira zam yapıldı... Köprü geçişi 3 milyon lira oldu... Zamma o kadar alıştık ki. Lafı bile olmadı 500 bin liranın...Şair Eşrefin zamanında köprülerden birine 10 para geçiş ücreti konmuş.Eşref şu satırları yazmış:"Ahali köprüden 10 para vermezse geçirmezlerNe feyz (fayda) ummaktayız böyle dilenci hükümetten" Köprüden gelip geçenden 500 bin lira daha tırtıklama peşindeki hükümet, vatandaşın hangi yarasına merhem olabilir? Şair Eşref bunu soruşturuyor! Köprüye zam geldi Önceki gün 93 yaşında kaybettiğimiz Yazar Vedat Günyol aynı zamanda okul ağabeyimizdi de... Saint Benoit Lisesini bizden yaklaşık 30 yıl önce bitirmişti. Cumhuriyetteki bir röportajında diyor ki:- Saint Benoitda, Fransız Lisesinde yedi yıl okudum. Orada Ermeni, Rum, Yahudi, Bulgar, Katolik, Protestan arkadaşlarla birlikte, ayrılık gayrılık gütmeden, bilmeden - ki o zamana kadar Türkiyede öyleydi, kimse kimseyi kötülemezdi, "Bu Kürttür, bu Ermenidir" diye ayırmazdı - böyle sıcak bir yerde yetiştim ben... Öğretmenliği öğrenciliğinin devamıdır:- İnsanlara açılmak, insanları dinlemek, kendinden bir şeyler vermek ve çok şey almak isteği ilk öğretmenliğimde başladı. 1939da Haydarpaşa Lisesinde Fransızca öğretmenliğine başladım. Çocuklar önce muziplikler yaptılar bana: Sınıfa köpekler getirdiler, sineklere beyaz iplikler bağlamışlar, uçuruyorlar... "Ben aaa ne güzel" diye karşılayınca, apışıp kalıyorlar. İstedikleri olmuyor... Her zaman öğrendiğim bir şeyi karşımdakiyle paylaşmak istedim. Bunu da yalnız okulda buldum. Öğrenciler benim için bir mucize oldu. Beni yetiştirdiler. Ben de onlara bir şey kattımsa, ne mutlu bana.Aşklarını sormuşlar... Diyor ki:- Ben sık sık âşık olan bir adamım. Ama kime âşık oldumsa farkına varmamıştır... Çok severek evlendim. On bir ay sürdü mutluluğumuz. Sonra ufak bir kırgınlık dolayısıyla eşim üç aylık çocuğunu aldırtıyor... Ama şimdi benim dokuz tane Günyol adında torunum, on bir tane Vedat adında torunum var. Bunlar benim öğrencilerimin çocukları. O bakımdan çok mutluyum.85. doğum gününde Varlıkta "Vedat Günyol öldü" başlıklı bir yazı yazmış, şöyle bitirmişti: "Neyim ben? Hiçbir şey... Kim biliyor ne olduğunu, ne olacağını? Ben ne olacağım biliyorum: Kara toprak."Günyolun aydınlık mücadelesi yazıyla anlatılmaz, okumak gerekir... m.asik@milliyet.com.tr Hep âşık adam