Günün saf ve temiz sorusu: Türkiye birinci sınıf bir demokrasi mi oluyor?
Yoksa Tayyip Erdoğan eliyle sivil bir dikta rejimine mi sürükleniyor...
İktidar destekçileri katiyen Türkiye’nin sivil dikta rejimine sürüklendiğini sanmıyor...
Onlara göre ülke (moda deyimle) full demokrasiye gidiyor...
Halit Üçgün saf saf soruyor:
* Cumhurbaşkanı’nı seçen/seçtiren kim?
* Meclis Başkanı’nı seçen/seçtiren kim?
* Milletvekili adaylarını seçen/seçtiren kim?
* Grup başkan vekilini seçen/seçtiren kim?
* Belediye başkan adaylarını seçen/seçtiren kim?
* İl / ilçe başkanlarını seçen/seçtiren kim?
* YÖK Başkanı’nı seçen/seçtiren kim?
* Üniversite rektörlerini seçen/seçtiren kim?
* Telekomünikasyon Başkanı’nı seçtiren kim?
* Doğan grubuna 5 milyar dolar cezayı yazarak el değiştirmeye zorlayan kim?
* * *
Bir tek kişi mi? Bu kişi birinci sınıf demokrasinin peşinde olabilir mi? Sivil dikta peşinde olanlar nasıl kişiler o zaman?
Yargıyı, medyayı, üniversiteleri kendine bağlamak isteyen.. Kendisini eleştiren bir karikatüre bile tahammülü olmayan bir demokrasi kahramanının ülkesinde mi yaşıyoruz biz? Ne güzel...
Klasikçi gardiyan!
CHP’li Şahin Mengü, bir panel dolayısıyla İzmir’deydi. Geceyi adliyenin sosyal tesislerinde geçirdi. Pazar sabahı, hesabı ödemek üzere resepsiyona gittiğinde görevli delikanlının radyodan klasik müzik dinlemekte olduğunu görünce şaşırdı:
- Afedersiniz arkadaşım dedi, sizin mesleğiniz nedir?
- İnfaz koruma memuruyum efendim.
- Yani halk arasında bilinen eski adıyla gardiyan?
- Evet efendim.
- Kusura bakmayın ama eğitim durumunuzu da merak ettim.
- Ege Üniversitesi Tıbbi Aletler Elektronik Bölümü mezunuyum.
- Ama infaz koruma memurluğu yapıyorsunuz! Çok ilginç.
- Siz ne diyorsunuz efendim. Bizim arkadaşların çoğu üniversite mezunu. İçimizde bir sürü mühendis, hukukçu, işletmeci var. Biz bu işi bulabildiğimiz için bile mutlu sayıyoruz kendimizi!
Sakil amblem...
Eski milletvekili avukat Rahmi Kumaş, Melih Gökçek tarafından icad edilen o sakil Ankara amblemini geçerlikten kaldırmak için 15 yıldır savaş veriyor. Geldiği son noktayı şöyle anlatıyor:
“Ankara Anakent Belediyesi’nin, Ankara 3. İdare Mahkemesi’nce iptal edilen camili-minareli simgesini, ilgili yerlerden kaldırmadığından Belediye Başkanı Sayın İbrahim Melih Gökçek hakkında, 22 Eylül 2008’de yaptığım suç duyurusuna, İçişleri Bakanlığı’ndan olumsuz yanıt geldi.
İçişleri Bakanlığı, suç duyurumu işleme koymama kararını, bana 6 Ocak 2010’da bildirdiğine göre, 16 ay başvurumu bekleterek yetkisini kötüye kullanmış demektir.
Ayrıca, suç duyurumu işleme koymama kararında:
İptal edilen simgenin otobüs ve otobüs duraklarından, yapı ve kuruluşlardan kaldırıldığını gerekçe göstermektedir.
Bu gerekçeye kimse inanmaz. Çünkü otobüslerde, duraklarda, alt ve üst geçitlerde, sokak tabelalarında, Atatürk Bulvarı’nda, AŞTİ’de, Sincan’da (Harikalar Parkı’nda ve Kadın Sorunları Merkezi tabelalarında) bu simge durmaktadır... Mahkeme kararı uygulanmamaktadır.
O yüzden suç duyurumu işleme koymama kararını aldığım gün Danıştay’a taşıdım.
Simge Ankara’dan sökülüp atılıncaya dek savaşım sürecektir.
İnancım odur ki Danıştay, İçişleri Bakanlığı’nın suç duyurumu işleme koymama kararını en kısa zamanda kaldıracaktır...”
TMSF...
Sabahattin Önkibar iki kez yazdı. Biz de yazdık. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ten ses yok.
TMSF’ye bağlı CİNE 5’te program yapan iktidar yazarı Mehmet Altan’a kaç para ödeniyor?
Bu arada kaşla göz arasında yandaş basından üç isme daha program verilmiş CİNE 5’te..
Arada da TMSF’nin diğer kimi işlemleri tartışılıyor. Örneğin Toprak Holding’in gayrimenkullerini çok düşük değerlerle iktidara yakın işadamlarına (Çalık ve Gür’e) vermesi eleştiriliyor. TMSF ise bu satışlarda adil davrandığını öne sürüyor.
Yandaş gazetecileri milletin gözünün içine baka baka devlet kasasından besleyen TMSF’nin diğer işlemlerinde adil davrandığına inanmak mümkün mü Sayın Ertürk?
Cop ve gaza tepki gelince polis plastik mermi atan tabanca kullanmaya başlamış.
Eh ona da tepki gelirse normal tabancaya geçmekten başka çare kalmaz artık...
Haldun Ertem
Öcalan köşe yazarlığına başlayınca “Kaleminden kan damlıyor” ifadesi mecazi anlamından çıkıp sapına kadar gerçek oldu...
Akif Kökçe
* Sansür artık nasıl kanıksanmışsa, işkence filmindeki işkencecinin işkence aletlerini değil, sigarasını sansürlüyorlar.
Gülhan Elmas
* Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Las Vegas'ta kumar oynarken görülmüş. Yok canııımmm, ne kumarı... Olsa olsa "kurban derisi" toplarken görülmüştür!
Fahrettin Fidan
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025