Televizyon yazarı bir arkadaşımızın saptaması:- Metin Uca son programda Kurtlar Vadisi - Irak filmini eleştirmişti. Kurtlar Vadisi önümüzdeki dönem Show TV'de gösterilecek. Yapımcı firma, Show TV'ye baskı yaparak Metin Uca'yı kadrodan çıkarttırmış. Söylentiler bu yönde.Türkiye'de düşünce özgürlüğünün düzeyine bakınız hele... Ne demiş Metin Uca?Filmin yükselen milliyetçi duyguları istismar ettiğini söylemiş. Ne büyük suç! Bu konuda çeşitli yorum yapılıyor zaten. Kimine göre film, askerimizin başına geçirilen çuvalın intikamını alarak halkta psikolojik boşalım sağlıyor. Doç. Hasan Ünal, "Ne boşalımı, tam tersine Amerikan aleyhtarı duyguları güçlendiriyor" demekte.İktisatçı Selim Somçağ'a göre, ABD ve İsrail düşmanlığını körükleyen film, esas olarak ABD ve İsrail'de Türkiye düşmanlığı yaratmayı amaçlıyor. 40 yıldır sinemanın içinde olan Sabahattin Çetin:- Bu film düpedüz Türk askerini aşağılıyor, diyor, bizim üsteğmen çuval yüzünden intihar ederken, askerimizin sarsılan onurunu, Polat Alemdar adlı bir tarikat üyesi kurtarıyor. Bundan âlâ aşağılama olur mu?Film nereye çekseniz oraya gidiyor... Show TV'de yeni bir program var: Pişti... Programı başarılı şov ustası Metin Uca yönetiyordu... Son programa baktık, Metin Uca yok. Programa Beyazıt Öztürk dahil olmuş. Neden? Hamas'ın Türkiye ziyareti, Çin ve Rus basınında "Türkiye Ortadoğu'da rol kapmaya çalışıyor" şeklinde yorumlanmış. Kibar yorum.. Artistlik yapıyor dememişler... Toplumu kredi kartı dramından kurtarmak için Amerikan sistemini öneriyor okurumuz Şerafettin Sevim... Banka, kredi kartı isteyen kişiyi basiretli bir tüccar gibi inceler ve bir kredi limiti belirler. Risk sigortası yaptırır. Şayet kişi kredi borcunu ödemezse kötü müşteriler listesine alınır ve ömür boyu kredi kartı kullanamaz. Banka tahsil edemediği krediyi sigorta şirketinden tahsil eder. Kurumlar mağdur olmaz, sadece krediyi ödemeyen ceza görmüş olur... Bizim mevcut sistemde bankalar basiretli tüccar gibi davranmadığından suçludur... Amerikan usulü... Geçmişi hatırlamayanlar onu bir kere daha yaşamak zorunda kalırlar. AKP iktidarından önce Türkiye'de insanlar üçe ayrılırdı: 1 - Gül gibi geçinenler, 2 - Kıt kanaat geçinenler, 3 - Geçinemeyenler. AKP iktidarıyla "Geçinemeyenler" de ikiye ayrıldı: 1 - Dayanamadığı ve onuruna yediremediği için canına kıyanlar, 2 - Onursuzluğu seçip hırsızlık, kapkaç ve fuhuş yapanlar. Geçinemeyenler... Bizi gazeteye getiren yaşlı başlı taksi şoförü, gazeteci olduğumuzu öğrenince:- Bizim Taşköprü'deki rezaleti yazsanıza beyim, diyor, oradaki üç oğlum da işsiz, aileler aç...Taşköprü'nün bundan kısa süre öncesine kadar iki fabrikası vardı; biri SEKA'nın kâğıt, diğeri Sümerbank'ın jüt fabrikası... Taşköprülüler ya bu fabrikalarda çalışır ya da ürettikleri kendirle jütü bunlara satar, iyi kötü geçinir giderlerdi. Kimi ilçe insanının geçim kaynağı ise pancar idi, bu ürünlerini Kastamonu şeker fabrikasına verirlerdi. Bugünkü durumu telefonla CHP İlçe Başkanı Mehmet Ünal'a sorduk. Anlattı:"Devlet, kâğıt fabrikasına 2 yıl kadar önce 4 trilyon liraya yeni makineler aldı. Bunun hemen ardından fabrika özelleştirilerek 9.8 trilyon liraya MOPAK adlı şirkete satıldı. Sözleşmede üretim koşulu olmasına rağmen yeni sahipleri bu koşula uymadı. Şu anda en fazla yüzde 10 kapasiteyle çalıştığı yetmezmiş gibi hammadde olarak jüt kullanıyor. Bunun sonucunda köylüden kendir alımı sona erdi, üretici perişan oldu. Fabrikanın yakında tamamen kapanacağı, yeni sahiplerinin tarım arazisini tarla olarak değerlendireceği söyleniyor.İkinci fabrikamız Sümerbank'a ait jüt fabrikası idi. O da kapandı, şimdi kapısında sadece iki bekçi nöbetçilik yapıyor.İlçemiz insanının bir diğer geçim kaynağı pancardı. Her yıl biraz daha artan kota kısıtlaması ve düşürülen fiyatlar yetmezmiş gibi pancarı sattıkları Kastamonu Şeker Fabrikası'nın da kapatılacağı söyleniyor..."Liberal ekonomi.. Özelleştirme politikaları... IMF çözümleri... Dışa bağımlı iktidarlar.. Tekmili birden Taşköprü'de yaşanan dramın başrolünde. Üstelik daha yüzlerce kent, kasaba, belde, köy aynı durumda... Ama iktidarın medya yardımıyla attığı cila bütün bu sefil manzaraları gizliyor... Ama nereye kadar? Bakalım göreceğiz... Taşköprü misali Kars'ta bir yerel TV, halkla röportajlar yapıyor. Muhabir, yaşlı amcaya soruyor:- Şehirden, hizmetlerden memnun musun?- Allah dövlete, millete, kaymakam bege, bölediye başganımıza zeval vermesin. - Başka derdin yok mudur?- Vardır... - Nedir?- Doksan sene once buraya Ruslar geldi... Ha bu belediye binalarını, okulları, çeşmeleri, istasyonu, yolları, kaldırımları yaptılar, sonra gettiler... Yaptılar da doksan senedir bi kere Kars'a gidek, yollar bozuldu mu, kanallar tıkandı mı bakak da tamir edek demediler.. Ha ben bu Rusların avradını... m.asik@milliyet.com.tr Kars fıkrası