Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"50 yıldır yayıncılık yapıyorum, böyle bir olay görmedim. Şimdiye kadar en çok satan kitabımızın ulaştığı rakam 50 - 60 bin civarında oldu. En çok satışlardan birini 14 baskıyla Vural Savaş'ın 'Militan Demokrasi'si yaptı. Şu Çılgın Türkler'in hangi rakama ulaşacağını ben de kestiremiyorum. Ama 200 baskıyı rahatlıkla bulacağını söyleyebilirim..."- Peki, kimler alıyor bu kitabı?"Her kesimden, her sınıftan, her eğitim düzeyinden insanlar... Ama en başta gençler. Bir de toplu alımlar var. Bunların başında askerler ve üniversiteler geliyor. En büyük toplu alım ise 3 bin 700 ile 3. Ordu'dan geldi... Kitabı topluca alan üniversiteler içinde de Konya Selçuk, Anadolu, Sivas Cumhuriyet ve İTÜ'yü sayabilirim... Kitap okuma alışkanlığının yerlerde süründüğü ülkemizde inanılmaz bir olay yaşanıyor... Turgut Özakman'ın, "Şu Çılgın Türkler"i şimdiye kadar tam 138 baskı yaptı... Matbaa bu günlerde harıl harıl sonraki baskıları yapıyor. 154. baskıyı bitirmek üzere... Her baskıda 2.200 ile 2.300 arası kitap basılıyor, şu ana kadar satılan kitap sayısı 300 bini geçmiş durumda... Kitabı basan Bilgi Yayınevi sahibi Ahmet Küflü'yle bu inanılmaz olayı konuşuyoruz. AB'ye aşkımızın şiiri... Ne kadar da büyümüş İçimizde ayrılık Sevişmeyi beklerken Beklemeyi sevmişiz Sağlık Yöneticileri Derneği Başkanı Onur Yarar, İçerenköy Carrefour markete not gönderiyor:"Pazar günü aldığım küçük acıbademlerin tadı garip geldi, içindekilere baktım, içinde acıbadem yok, fındık tozu var, tebrik ediyorum..."Carrefour'dan yanıt geldi:"Türkiye genelindeki tüm CarrefourSA'larda Acıbadem kurabiyesi toz fındıktan imal edilmektedir."Onur Yarar tekrar sordu: "Tavuk etinden balık kroket, nohuttan mercimek köftesi falan imal etmeyi de düşünüyor musunuz?" Bademin kimyası AB bize 17 Aralık' ta hayli pahalı sattığı 3 Ekim tarihini üzerine bir şeyler ekleyip tekrar sattı. Bu durum bizim siyasilerimizin ticareti nasıl yaptıklarını gösteriyor. Ne 3 Ekim'e kadar ne de 3 Ekim'den sonra kendisinden AB ile ilgili herhangi bir söz duyamadığımız Ali Babacan niye mi başmüzakereci? Kabinenin en genç bakanı olarak belki onun ömrü yeter görüşmeleri sürdürmeye. AB'nin bugüne kadar tüm aday ülkelerle yürüttüğü müzakereler, mutlaka üyelikle sonuçlanmış. Bu konuda bir "ilk" olacaksa onu da ancak biz başarırız... Birinci Dünya Savaşı'ndan Osmanlı İmparatorluğu yenik çıkıyor. Mondros Mütarekesi ile teslim oluyor.. Mütareke metninde:"Osmanlı Ordusu derhal terhis edilecektir...Osmanlı harp gemileri teslim olacaktır... "gibi kesin hükümler var. Anlaşmayı imzalayan heyetin başkanı Rauf Orbay, İstanbul'a geldiğinde basına demeç veriyor:- Devletin bağımsızlığı ve saltanatın hukuku bütünüyle kurtulmuştur. İstanbul'a tek bir düşman askeri çıkamayacaktır...Çok geçmeden Yunanlılar başta olmak üzere işgalciler Anadolu topraklarına ayak basıyor...Diyeceğimiz tehlikeli antlaşmaları imzalayanlar açısından ilk günleri kurtarmak önemli.Sonrası Allah kerim...17 Aralık'ta da birkaç gün sevindik... Peşinden Brüksel "Kıbrıs'ı tanıyın bakalım" diye Ek Protokol'ü Ankara'ya yollayınca yataktan fırladık. Bu defaki sevincimizin son bulacağı günler de yakındır... İlk olarak burnumuza "Limanları açın" diye dayanacaklar. Ayıltacaklar. Bir profesör fellik fellik kanalları dolaşarak, "Canım limanları açmak tanıma anlamına gelmez" deyip duruyor. Önhazırlık başladı... Bir meslektaşımız:- Üyelik sürecinde bütün ülkeler zenginleşti, diye yazıyordu dün.Evet ama onlar AB'den dünya kadar fon aldı. Bize ise 2014'e kadar beş kuruş yok. Çevre Bakanı çevre uyumu için 200 ile 500 milyar dolar arası para lazım diyor. Bu paralar olmadan uyumu nasıl sağlayacak, nasıl zenginleşeceksiniz? Mütareke'den Allah, fakiri sevindirmek için önce eşeğini kaybettirir, sonra da semersiz buldururmuş. Çünkü semer her zaman eşekten daha pahalıymış. m.asik@milliyet.com.tr