Tebrikler Galatasaray yöneticileri... Tebrikler Fatih Hoca... Tebrikler çocuklar... Avrupa'nın devleriyle başabaş mücadele ettiğiniz ve bizlere futbol heyecanıyla dolu günler yaşattığınız için... Saray dolusu tebrikler... Ziyanı yok, bir yıl daha bekleriz... Eğer alınan dersler iyi değerlendirilirse önümüzdeki yıl final de oynarız.
Anlaşıldı ki, böyle bir kupa sürecine daha kaliteli yedeklerle girmek lazım... Bu bir...
Hakemlerle uğraşıp boşuna sarı kart görmemek lazım, iki...
Juventus'un vücut vücuda futboldaki başarısı, Atletic Bilbao'nun sahayı parselleme ve tümünü kullanmadaki ustalığı, alacağımız derslerin üçüncüsü ve dördüncüsü olmalı...
Artık bir dünya takımı olan Galatasaray'da gole gitmek varken penaltı sahtekarlığına başvuran oyuncuya yer olmamalı...
Teknik direktörümüz, kritik maçlarda karar alma yeteneğinde meydana gelen tutukluğu üzerinden atmalı...
Spor basını içinde Tugay gibi oyuncuların değerini hala anlamamış olanlar artık anlamalı... Vs. vs...
Tekrar tebrikler çocuklar. Ve teşekkürler Fatih Hoca... Seni eleştirecek yine ucuzcular ve fırsatçılar... Dert etme... Sen getirdin bu takımı buraya... Sevapların hatalarından çok fazla... Tekrar tebrikler...
Prezervatif üreticisi bir firma anket yapıyor...
Bir kutuya kaç prezervatif koymalı?
18 yaşlarında bir delikanlıya soruyorlar:
- Yedi tane uygun, diyor delikanlı...
- Neden?
- Haftanın her gününe bir tane...
30 yaşlarında zampara görünüşlü birine soruluyor soru:
- 9 tane, diyor kıs kıs gülerek, haftanın 5 günü için birer tane... Cumartesi ve pazar için ikişer tane...
Sırada 70 yaşlarında bir dede var...
- Sizce bir pakette kaç prezervatif bulunmalı?
- 12 tane, diyor...
- Neden 12 tane?
- Eee... Ocak, Şubat, Mart, Nisan....
"Küçük meseleleri çözmeyi hep ertelediğimiz için sürekli büyük ve çözümsüz sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz..."
Bu tespit Prof. Asaf Savaş Akat'a aittir... Ve doğrudur.
"Sorun çözme" yöntemlerimizden biri de sorunu görmezden gelmektir.
Sorunun kendiliğinden çözüleceği hayaliyle yaşarız.
Bir başkasının o sorunu alıp kendi lehine çözmeye çalıştığını görünce de pek şaşırırız.
Güneydoğu sorunu diye bir sorun hala yoktur bize göre...
Eloğlu ise bizce yok olan sorunu bir Avrupa sorunu haline getirmiş durumda.
Sorunlar karşısındaki bu acizliğimizin sebebi mi?
En iyi yanıt bir dostumuzun şu tespiti olmalı:
"Türkiye'yi yönetenler iyi idarecidir ama iyi yönetici değildir"
Ana sorun işte bu...
İstanbul Boğazı'na tüp geçiş yerine 3. köprü yapılması özellikle Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu'nun ısrarlı demeçleriyle tekrar gündeme geldi.
Şehir plancılarının, mimar - mühendis odalarının, İnsan Yerleşimleri Derneği gibi sivil kuruluşların tercihinin kenti biraz daha mahvedecek yeni bir Boğaz Köprüsü'nden değil, tüp geçişten yana olduğu biliniyor. Aynı şekilde Ulaştırma eski Bakanı Necdet Menzir'in pek çok etkili ve yetkili çıkar çevrelerinin baskılarına boyun eğmeyip ağırlığını tüp geçişten yana koyduğu da...
Bunlara rağmen üçüncü köprü yine gündemde... İstanbul'un kuzeyindeki yeşil alanları biraz daha yokedecek 3. köprü savunucularının başını çeken Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu, sorunun 3. köprü yoluyla çözümleneceğine samimi olarak mı inanıyor?.. Yoksa (Yakını olduğu Çankaya dahil) bazı çevrelerin sesini mi dile getiriyor?.. Kimbilir, diyor, bu konuda asıl karar mercii olan Bakanlar Kurulu'nun iki üyesine; Devlet Bakanı Mustafa Taşar ve Çalışma Bakanı Nami Çağan'a soruyoruz konuyu. Her iki bakanın yanıtı neredeyse birbirinin aynı:
"Konu aylar önce Bakanlar Kurulu'na geldi, uzun uzun tartışıldı. Ağırlık kazanan görüş, tüp geçiş yapılması yönünde oldu. Çok olağanüstü bir gelişme olmazsa hükümetin bu konudaki kararı bellidir: İstanbul'un trafik sorunu Boğaz'a yeni bir köprü yapılarak değil, tüp geçiş ile çözümlenecektir. Doğru olanı budur..."
Peki Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu, hangi projeye, hangi karara, hangi desteğe dayanarak "Üçüncü köprü"de ısrar ediyor... İstanbul'da yaşayan 10 milyon insanın görüşü alınmadan, konu uzmanların tartışmasına sunulmadan hangi oldu bitti senaryosundan medet umuluyor.
Sayın Bakan biraz daha açık konuşmalı...
Kültür Bakanlığı "Dünya Klasikleri Danışma Kurulu" üyelerinden yazar Erhan Bener, 85 kişiye devlet sanatçılığı ünvanı verilmesini protesto için görevinden istifa etti. Ve verdiği demeçte bir merakını dile getirdi:
- Dün bir televizyon programında Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın bu ünvanı kabul etmeyenlerle ilgili bir soruya, "Bilirsiniz, sanatçılar birbirini kıskanır. Bu yüzden kabul etmemişlerdir. İsteyen alır, isteyen almaz" diye yanıt vermesini büyük bir hayret ve üzüntüyle dinledim. Ünvanı reddettiğini öğrendiğim sanatçılardan Melih Cevdet Anday, Orhan Pamuk, Fikret Otyam ve Avni Arbaş'ın listede yer alanlardan hangilerini kıskandığını doğrusu çok merak ediyorum...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr