Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum’un kızı Janine babasını ziyaret için Almanya’dan İstanbul’a geliyor... Atatürk Havalimanı’ndan taksiye biniyor. Şoföre Samandıra Can Bartu tesislerine gideceğini söylüyor. Yaklaşık 60 kilometre mesafenin 90 TL tutması gerekirken taksici Janine’i bir hayli dolaştırıyor, taksimetre 250 TL yazınca Samandıra’yı ancak buluyor.
Taksici savunma olarak “Otoyolda kimseye yol soramadık, yanlış girince yol uzadı” demiş...
Yol uzar da üç kat uzamaz...
Acaba konu trafik memurlarına yansıtıldı mı? Hürriyet’te Süleyman Arat’ın haberinde bu konuda ayrıntı yok.
Milliyet geçenlerde taksicilerin marifetlerini sorguladı...
İstanbul’da taksicilik bir yara halini aldı.
Taksi müşterisi olduğumuz için biliyoruz, görüyoruz... Adam dün Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş... Bugün bizim gibi yarım asırlık İstanbullulara kazık atmaya çalışıyor.
Müşterinin Türkiye’ye ayak basınca havalimanında kazıklanması ise iki kat vahimdir...
Yabancı turist ya da işadamları Türkiye’ye ayak basar basmaz ilk kazığı çok muhtemelen Yeşilköy’de yiyor.
Bu konuda bir çözüm önerdik...
Paris’te olduğu gibi havalimanında çalışan taksilerin sağ arka camlarına şikâyet için telefon numarası konulmasını istedik. Almanya’daki gibi şikâyet adresi torpido gözünün yanına da konulabilir. Bunu defalarca yazdık. Kooperatife bizzat bildirdik. Yanaşmadılar.
Bu soygunda kabahat şoförlerde midir?
Hayır... Kabahatin büyüğü valiliğin, emniyetin, trafik müdürlüğünündür. Eğer sürücüyü denetlemezseniz olacağı budur.
Peki Emniyet şoförleri neden denetlemez? Neden müşterilere karşı işlenen suçlara ortak olur? Bunun yüz kızartmayan bir cevabı var mı?

Haberin Devamı

Murat Karayılan, “Hükümetin atacağı adımı bekleyeceğiz” demiş.
En büyük adımı kucak açarak attılar ya, daha ne olsun...
Haldun Ertem

Dağdan inerek gelene af çıktığına göre adadan yüzerek gelene neden af çıkmasın?
Gülhan Elmas

Domuz patladı...
Domuz Gribi aşısıyla ilgili tartışmalar başlamadan önce Türkiye’de topu topu 476 domuz gribi vakası görülmüştü. Yeni vakaya rastlanmıyordu. Aşı tartışmaları başlar başlamaz sanki gizli bir el düğmeye bastı... Domuz gribi vakaları aniden patladı... Son iki haftada rastlanan vaka sayısı 300’ü aştı...Bu işin içinde bir iş yok mu?
Bu arada alınan tedbirlere pek akıl sır ermiyor. Örneğin Ankara’da 1 okul tatil edildi. Diyarbakır’da ise bütün okullar tatil edildi. Neden bu çifte standart? Anlayan beri gelsin...

Haberin Devamı

Reflekse n’oldu?
Son iki yıldır basınımıza egemen olan “acar gazeteci refleksi”ni birlikte izledik. En canlı örnekler Ergenekon soruşturmasında görüldü. Henüz iddianame hazırlanmadan ev aramalarında ele geçirilen CD’ler, telefon konuşmaları, özel görüşmeler çarşaf çarşaf yayımlandı. Soruşturmanın gizliliği, masumiyet karinesi gibi evrensel hukuk ilkeleri ayaklar altında çiğnendi. Yandaşı da yaptı bunu yandaş olmayanı da... Örneğin Mustafa Balbay’ın günlükleri henüz iddianameye girmeden medyaya girdi, Balbay kamuoyunda mahkûm edildi... Hukuk hatırlatıldığında bizim zehir gazeteciler:
- Önüme yazı gelince içeriğine bakarım, haberse gözümü kırpmam yayımlarım...
- Benim gazetecilik refleksim ağır basar babam olsa dinlemem, gibisinden efelik sergilediler.
Birkaç gün önce Aydınlık dergisi Tayyip Erdoğan’n 2004 yılında Mehmet Ali Talat ile yaptığı telefon görüşmesini yayımladı. Konuşmanın içeriği ilginçti. Kamuoyunda çok merak edildi. Ama basınımız bu defa suça teşebbüs etmedi. Konuşmayı hiçbir gazete yayımlamadı.
Basın ahlakı geri mi geldi? Yoksa sıkıyı görünce refleksler çalışmıyor muydu? Anlaşılamadı...

Haberin Devamı

Uzman gözü
Habur’a gelip teslim olan PKK’lılar ve yandaşları zafer kazanmış havasında... Hükümet ve onun bilcümle destekçileri de... Kazançlı olan kim? Terör uzmanı Dr. Ercan Çitlioğlu durumu değerlendiriyor:
- Gerçekten zafer kazandıklarını düşünüyorsa her iki taraf da fena halde yanılıyor. Üniformalarıyla gelmiş ve zafer şöleni havasında karşılanmış olmaları ilk bakışta PKK ve yandaşlarının kârlı çıktıkları görüntüsü yaratıyor. Ama şu bir gerçek ki PKK’nın misyonu sona ermiştir. Silahlı varlığını bundan sonra eskisi gibi sürdürebilmesi konjonktürel açıdan mümkün değildi. Teslim olma dışında bir seçenekleri zaten yoktu.
Bize gelince. Bu sürecin terörü sonlandıracağı ve kimilerinin çok yanlış ifadeyle “Kürt sorunu” dediği sorunu kesin olarak çözeceği beklentisi de bizim yanılgımızdır. Dağılma aşamasına gelmiş terör örgütlerinde mutlaka yeni fraksiyonlar ortaya çıkar. PKK içindeki bir grubun, başka bir ad altında faaliyetini sürdürmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Kaldı ki ortada sadece uyuşturucudan bir yılda gelen 500 milyon dolarlık rant var.
- Bundan sonraki sürece gelirsek...
- Önümüzdeki altı aylık süre içinde PKK’nın tamamen silahtan arındırılacağını veya kendisini arındıracağını düşünüyorum. Ama sorunun bitmeyeceği, sadece boyut değiştireceği... Bize çok ciddi yeni dayatmaların yapılacağı... Dolayısıyla ciddi toplumsal huzursuzluklara yol açabilecek daha zorlu, komplike bir sürece gireceğiz. Bu sürece ne ölçüde hazırız? Asıl soru budur.

Fatih...
Sirkeci - Kumkapı arasındaki Ahırkapı Deniz Feneri’nin hemen arkasına... Tarihi duvarların üzerine 2.5 katlı dev bir yapı kondurdular... Yetmedi.. Yeni bir inşaat çıkılıyor...
Denizden Sultanahmet Camii ve Ayasofya’ya baktığınızda bu yapılar silueti etkiliyor, görüntüyü bozuyor.
Fatih Belediyesi konuyla ilgili midir?
Şehir sahipsiz midir?

Tayyip Erdoğan, “Dağdakilerin hepsi gelsin” demiş.
Anlaşıldı. Bu ülkede artık bağdakilere yer yok!
Fahrettin Fidan