- Devirmeye çalışmak yerine, delikten aşağı süpürmek yerine onu kullanın...Üç gündür bu sözlerin yalanlanmasını bekliyoruz. Başbakan'ın bu danışmanı görevden aldığını duymak istiyoruz. Ne gezer! Anlaşılan, danışmanın önerdiği rolde Başbakan'ın da onayı var.Yaşadığımız dönemde çevremizdeki irili ufaklı ülkeler ve halklar ABD saldırılarına karşı onur savaşı veriyor. "Karakterim bağımsızlıktır", diyen Ulu Önder'in ülkesinin başbakanı ise ABD'ye "Beni kullanın" mesajı yolluyor. Kader!Son yıllarda ABD ile ilişkilerde eleştirdiğimiz sahneler yaşandı. Ama görüşmeler hiç bu kadar düzey kaybetmemişti. Bu ülke adına konuşanların asgari bir devlet terbiyesi olagelmişti...Hiçbir danışman Başbakan'ı delikten aşağı süpürülecek madde yerine koymamıştı... Öyle sıradan adamlar değil... Biri AKP'nin sandalyesiz Dışişleri Bakanı: Cüneyd Zapsu... Diğeri Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli... Söz arasında Cüneyd Zapsu onları oraya Başbakan'ın gönderdiğini söylüyor... Tekliflerini sıralıyor.. Bu adamdan yararlanmalısınız diyor... Sonra da Cumhuriyet tarihine geçecek lafı masaya koyuyor: Başbakan Erdoğan, "Her vatandaşımız hayatında en az bir kez uçağa binmeli" demiş. Önce bir kere taksiye binsinler... PKK terörü 2004 yılında neden hortladı? Şu okur mektubu durumu güzel özetliyor:- Güneydoğu'da 2004'e doğru işler ve ortam düzeliyordu. Eğer öyle devam etseydi Türkiye Kürtleri, Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devletiyle birleşmezdi. Bu durum ABD'nin işine gelmezdi. PKK saldırıları ABD eliyle yeniden başlatıldı ki, Türkiye Kürtleri Türkiye'den kopsun, Kuzey Irak'taki Kürt devletiyle birleşsin. Şemdinli ve sonraki provokasyonların amacı da Türk - Kürt düşmanlığı yaratarak Kürtleri Türkiye'den koparmak, "Büyük Kürdistan"a eklemektir. Oyunu bilelim... TUZLA Belediye Meclisi, CHP, MHP ve ANAP'lı üyelerin teklifine AKP'li üyelerin de katılmasıyla Cumhuriyet Çıkmazı adlı sokağın adını "Barış Sokağı" olarak değiştirdi. Cumhuriyet Çıkmazı Parkı'nın adı da "23 Nisan Parkı" oldu. Bir ayıp düzeltildi... Son zamanlarda sıkça linç haberleri göze çarpıyor gazete ve televizyonlarda... Yayın organları habere genellikle şöyle başlıyor:"Vatandaş göstericilere tepki gösterdi" Mehmet Gün haklı olarak soruyor:- Peki o göstericiler vatandaş değil mi? Neden yurttaşlar bu şekilde gösteri yapan yurttaşlara karşı kışkırtılıyor? En son TAYAD gösterilerinde basın ağız birliği etmişçesine bu ifadeleri kullandı. Göstericiler vatandaş değilse bilelim de ona göre biz de saldıralım. Yok eğer vatandaşlarsa ayıp oluyor gerçekten. Vatandaş saldırdı! Mali Müşavir Suat Özkaplan dostumuz, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 16.01.2006 tarihli kararını göndermiş...Otomobilini, kalabalık bir semtte kaldırıma park etmeye hazırlanan vatandaşın yanına otoparkçı yaklaşıyor:- Anahtarları bırak git abi...Oto sahibi öyle yapıyor. Dönüşte bakıyor ki araç yerinde yok. Çalınmış. Sigortaya başvuruyor. Dava sonucu Yargıtay'ın kararı:"Bu eylemde aracı götüren, araç sahibini yanıltarak (hulus ve saffetinden yararlanarak ve iradesini fesada uğratarak) aracın rıza ile teslimini sağlamış olup, hırsızlık değil dolandırıcılık suçunu işlemiştir. Dolandırıcılık suçu da sigorta teminatı kapsamında değildir. Aracı götüren, dolandırıcı değil de gerçek otoparkçı bile olsa onun tarafından da aracın alınıp götürülmesi emniyeti suiistimal suçunu oluşturduğundan bu eylem de teminat dışındadır. Bu nedenlerle sigorta şirketinin ödeme yapmasına gerek yoktur..."Evet... Aracı park ederken dikkat... Park ederken... Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması her gündeme geldiğinde iktidarın bahanesi şu oluyor:"Dokunulmazlığı olan sadece milletvekilleri mi? Bir sürü bürokratın da dokunulmazlığı var. Kaldırılacaksa hepsi kaldırılsın."Peki, iktidar sizsiniz, buyurun kaldırın, dendiğinde de duymazlıktan geliyorlar.Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok geçen cuma günü yaptığı konuşmada iktidarın kendi bürokratlarını da yargıdan nasıl kaçırdığına ilişkin rakamlar verdi. Geçen yıl başsavcılık olarak 58 bürokrat hakkında soruşturma izni istediklerini... Bunlardan 53'üne izin verilmediğini, kalan beş talebe ise yanıt bile alamadıklarını açıkladı.Başsavcılık elinde ciddi kanıtlar olmadan böyle bir talepte bulunmayacağına göre... Başbakan ve bakanlar kendi altlarındaki bürokratların yargılanmasını neden istemezler? Onları neden yargıdan kaçırırlar? Sebep "Bürokratım sıkıştığında beni de ele verirse..." korkusu değilse nedir? Dokunma üzerine Fenerbahçe maçları Galatasaray maçlarından bir gün sonraya rastlıyor... O yüzden gazeteler her hafta Galatasaray maçından sonra başlık atıyor: - Galatasaray maç fazlasıyla lider... Hüseyin Baş dostumuz bu durumdan umutlanmış. Dedi ki: m.asik@milliyet.com.tr - Son hafta Fener maçı yine bizden sonraya rastlarsa maç fazlasıyla şampiyon olacağız. Hazırlıklı ol!