Kafalarda yaratılmak istenen görüntü belli:"Saldırı derin devletin işi... Asıl hedef Danıştay değil bugünkü iktidar... Amaç iktidarı yıpratmak... Mümkünse istifaya zorlamak."Avukat Alparslan Arslan'ın büyük ölçüde ortaya çıkan kafa yapısı... Hedef olarak Danıştay 2. Daire'yi seçmesi... Arabasında bu Daire üyelerini hedef gösteren Vakit gazetesinin çıkması... Daha önce Cumhuriyet gazetesini bombalaması... Kadıköy'deki cami eyleminde ön saflarda boy göstermesi... "Muzaffer Tekin'i tanırım ama bu işle kesinlikle ilgisi yok" şeklindeki ifadesi, vs. Bunlar dikkatlerden kaçırılıyor. Çabalar faili bulma yönünde ilerlemiyor. Başbakan'ın sorumluluğunu ve diğer hedef göstericileri gözden kaçırmak yönünde ilerliyor. Bu suikastın arkasında kim varsa mutlaka ortaya çıkarılmalı. Ama bu gidişle zor görünüyor... Danıştay'a yapılan saldırı henüz ilk soruşturma aşamasında... Yani normal olarak soruşturmayla ilgili dışarıya bilgi sızmaması gerekir... Ne var ki gazete başlıklarına baktığımızda belli merkezlerden dışarıya adeta dakika dakika bilgi servisi yapıldığını... Ya da bilgi diye bir takım saptırmacaların sızdırıldığını... Azmettirici koltuğuna birtakım çetelerin ya da Ordu bağlantılı kişilerin yerleştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Erdoğan ve bakanlar son günlerde sürekli "laiklik" demeci veriyormuş. Laikliği tehlikeye soktuklarını onlar da anladı demek... Eurovision şarkı yarışmasında Kıbrıs Rum Kesimi'nin oyunu açıklamak için ekranda beliren spiker söze:- Avrupa'nın tek bölünmüş başkentinden merhaba, diye başlıyor...Resmen siyaset yapıyor. Bizimkiler uyuyor mu? Yüksek sesle bir protesto yok mu? Tabii şenlik bu kadarla bitmiyor. Eurovision'un artık suyu çıktı... Ülkeler oylarını yarışan parçaya değil komşusuna veriyor. Siyasete göre veren de var. Bunu uygar İskandinav ülkeleri başlattı öyle gidiyor. Bizim gurbetçi de uyandı... Türk parçası ne olursa olsun Fransa ve Almanya'dan 12 puan garanti... Böyle müzik yarışması olur mu? EURO... * SİRKECİ sahilinde, Sepetçiler Kasrı'nın önüne dev bir konstrüksiyon çadır kondurdular. Eminönü'nde belediye var mı? Anıtlar Kurulu var mı? Kuşkuluyuz... Dünyanın hiçbir yerinde bir tarihi eserin önüne böyle bir yapı kondurulmaz da... Başbakan bir kamu görevlisi. Başbakan resmi ziyarete giderse bu bir kamu görevidir. Gazeteci de kamu görevi yapan bir meslek sahibi. Gezilere gazeteci davetlerinin bu anlayış içinde yapılması gerekir. Ne var ki bu böyle olmuyor. Dün Milliyet'te Başbakan'ın son üç gezisine çağrılan gazetecilerin listesi vardı. Yeni Şafak, Zaman, TGRT her gezide var. Milliyet, Cumhuriyet, Vatan vs... yok... Gazeteler bizden olanlar olmayanlar diye ayrılmış. En azından Cumhuriyet'in böyle bir geziye davet edilmesi hoş bir demokratik jest olmaz mıydı? Ama nerede bu incelikleri düşünecek olanlar? Demokrasiye ve eleştiriye tahammülsüzlük, bizden - sizden düşmanlığı almış başını gidiyor. Uçakta Erdoğan, "Din eksenli bir parti değiliz" demiş. AKP toplantılarındaki harem selamlık manzaraları görmesek inanırdık... Deniz Otobüsleri ve Şehir Hatları vapurlarını işleten İDO'nun Genel Müdürü Ahmet Paksoy'la geçen yıl biraz sohbet etmiştik... Genç, dinamik, ne yapacağını bilen, iddialı bir bürokrat izlenimi veriyordu...Göreve gelişiyle birlikte iskelelerin bekleme salonlarını düzeltti. Beşiktaş Barbaros'a bir yeni iskele yaptırdı. Karaköy ve Kadıköy vapur iskelelerini söktü, yenilemeye koyuldu...Aradan bir yıl geçti... Karaköy iskelesinin inşaatı hâlâ tamamlanmadı. Kadıköy iskelesi söküldü öylece duruyor. İki iskele bir yılda yapılamaz mı?Şu aşağıdaki satırlar da pazar günü Yalova'ya giden bir gazeteci arkadaşımızın anlattıkları..."Saat 12.15'te Kartal'dan Yalova'ya giden deniz otobüsüne bindik. Terminalin dışında gazete satan bir büfe vardı. Onu kaldırmışlar. Gazete bulamadık. Otobüsün içinde tuvalet ihtiyacımız oldu. Tuvaletlerden biri kilitliydi. Diğer iki tuvaletten biri alaturka idi. Zar zor işimizi gördük. Ne tuvalet kâğıdı vardı ne el silmek için kâğıt... Bir bardak su içmek istedik. Otobüsün büfesi kapalıydı. Böyle yolculuklar biraz da keyif yolculuğudur. Bizimki eziyet oldu. Dönüşte bütün feribotların rötarlı kalktığını gördük. Pendik'e geldik. İskele çıkışı rezaletti. İki şeritli işlek otoyoldan karşıya insanlar ölüm tehlikesi içinde geçiyordu. Çünkü sinyal sistemi ve yaya geçidi yapılmamıştı... Vatandaş koyun yerine koyuluyordu..."Evet Ahmet Bey... Bu şikâyetler size... Deniz otobüsleri m.asik@milliyet.com.tr * DANIŞTAY saldırısında hayatını kaybeden Yargıç Özbilgin'in evini ziyaret eden Erdoğan, "Cama Atatürk posterleri yapıştırmışlar. Atatürk üzerinden neden tüccarlık yapıyorsun?" demiş. Atatürk ve Cumhuriyet sevgisini anlamayan, babaları katledilmiş acılı insanları cama Atatürk posteri astı diye azarlayan siyasetçinin, O'nun ilkelerine sahip çıkması beklenebilir mi?