“Profesör üniversitenin ilk günü ilk derse şöyle başlamış:
- Düşünün ki bugün dünyanın son günü. Yarın bu saatte her şey bitecek. Kurtuluş şansınız yok. Bugün ne yapardınız? Tek tek cevap vermişler:
- İbadet eder, Tanrı’dan günahlarımı affetmesini dilerdim.
- Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım.
- Ailemle vakit geçirirdim.
- Anneme veya babama giderdim.
- Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım.
- Barbekü partisi yapardım.
- Tüm sevdiğim yemekleri yerdim.
- Ormanda son defa dolaşırdım.
- Güneşin doğuşunu ve batışını son defa seyrederdim.
- Akşam yıldızları seyrederdim.
- Üzdüklerimi arar, özür dilerdim.
Hoca bütün hepsini tahtaya yazmış. Sonra gülerek sınıfa dönmüş ve demiş ki:
- Bütün bunları yapmak için dünyanın son günü olması şart mı?..
Bu internet mesajını gönderen okurumuz diyor ki:
“12 Eylül dünyanın son günü değil belki, ama Türkiye’nin son özgür günü olabilir. Oyunuzu ona göre kullanınız.”
Hayıra vesile...
Referandumun kaderini kadınlar belirleyecekmiş ya... Ordu’dan Demet yenge şakalaşıyor:
“Valla siz beyler de bilirsiniz ki hiçbir kadın kolay kolay ‘evet’ demez...
Bu sefer de yine hayır diyeceğiz... İnternette bunun şarkısı bile var:
‘Dün gece, hiç tanımadığım bir erkeğe, sırf RTE’ye benziyor diye, usulca sokulup ‘hayır’ dedim.”
Vah Kadıköy vah...
Kadıköy meydanlarının fakir Anadolu kasabalarından farksız durumunu Kadıköy’ün yerli halkı hüzünlü gözlerle izliyor. Neyse ki CHP’li İstanbul Belediye Meclis Üyesi İnci Beşpınar ve arkadaşları da görmüş durumu ve Anakent Belediyesi Meclis Başkanlığı’na verdikleri önergede soruyorlar:
“Sayıları hızla çoğalan cafeler - büfeler - balıkçılar - köfteciler - kokoreççiler Kadıköy Meydanı ile Kadıköy iskelelerini kapsayan değerli alanı gecekondu mantığı ile işgal altına almış bulunmaktadırlar.
1. Sözü geçen cafeler ve büfelerin kuruma ve bölgeye hangi fayda mantığı ile çalışma izni verilmiştir? Ayrıca Ecrimisil işlemi ile mi? Tahsisi işlemi ile mi? İhale işlemi ile mi izin verilmiştir.
2. Mantar gibi çoğalan cafe ve büfeler ihale yapılarak oluşturulmuş ise kimlere ihale edilmiştir?
3. Bu koku ve gürültü kirliliği merkezlerinin denetimi yapılıyor mu?”
Ak Anakent Belediyesi’nin AKP’ye oy vermeyen ilçelerin meydanlarını özellikle çirkinleştirdiği söyleniyor. Beşiktaş ve Bakırköy belediyeleri de durumdan şikâyetçi. Ancak... Evet meydanlardan Anakent sorumludur ama... Sözü geçen üç CHP’li ilçe belediye başkanının bu pejmürdeliği seyretmekten başka yapabileceği bir şey yok mudur? Pekâlâ vardır... Beşiktaş’ın eski başkanı Ayfer Atay’ın Anakent’in bu tür saldırılarını etkisizleştirdiğini hatırlıyoruz. CHP’li başkanların ilçelerinin uğradığı saldırıyı püskürtecek yasal imkânları mutlaka vardır... Anakent’i halka açıkça şikâyet etsinler.. Hiç değilse bunu yapabilirler...
KPSS
Yalnız KPSS mağdurları değil sınavı geçenler de ayakta... Sınavların iptali ihtimaline karşı onlar da “Biz çalıştık didindik, sınavı geçtik birkaç kişi kopya çektiyse bize ne?” diyorlar haklı olarak...
Peki çözüm? Bir öğretmenin fikrini aktaralım:
Kopyanın eğitim sorularında yapıldığı çok açık...
O zaman... Mesela 100 -110’un üzerinde doğru yapanlar yeniden sınava alınsa..
Haksızlıkları giderecek bir çözüm olmaz mı?
Gazi
Duvarlarda afişler:
‘’Gazi ve şehit yakınlarımıza özel ayrıcalık için EVET’’
Engin Balım soruyor:
Gazi ve şehitlerimize özel ayrıcalık yapacaktınız da anayasa mı engel oldu?
Apo’ya İmralı’da uygulanan özel ayrıcalık Anayasa’da mı yazılıydı?
Halk TV
İktidar televizyonları her gece en az 20 kanaldan iktidar adına propaganda yapıyor... TRT’nin 13 kanalı da cabası...
CHP’nin ise tek bir kanalı var: Halk TV...
O da Allahlık...
Seda Türköz yazıyor:
“Halk TV’de müzik programı yok! Şiir programı yok...
Eski ve yeni birçok kaliteli Türk filmi var, Halk TV’de hiçbiri yok!
Sokaktaki adamın sesi yok. Kadının sesi yok.
Birkaç tartışma programı var, katılanlar ilginç degil.
Geri kalan zamanı da tedavülden çoktan kalkmış kovboy filmleriyle dolduruyorlar.
Oysa kimler yok ki ekrana çıkabilecek... Müjdat Gezen mesela... Neden ona bir program yaptırmıyorlar? Neden Musa Eroğlu yok Halk TV’de?
Neden sözü ve müziğiyle Fazıl Say yok?”
Anadolu’nun dört bir yanında girişimciler bir tek odada televizyon kurup yayın yapıyorlar. O kadarcık beceri de mi yok?
Referandum süreci bize, ölmüş solculara ağlayan, yaşayan solculardan nefret eden bir başbakanımız olduğunu gösterdi.
Arman Salepçi
Hükümet Diyarbakır Cezaevi’ni yıkacakmış. Referandumu kazanırsa da Silivri Cezaevi’ni büyütecek.
Haldun Ertem
Başbakan diyor ki: “Türkiye’de yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Ben bugün vali ataması yapamıyorum. Bu anayasa çıkarsa yargının prangalarından kurtulacağız.”
Demek ki “Evet” çıkarsa artık her türlü kanunsuz atama yapılabilecek, kimse yargıda hakkını arayamayacak... Demek Anayasa bunun için değiştiriliyor.
Alper Muslu
