Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne yeni dekan atanacaktı.. Üniversite her zamanki gibi bir eğilim yoklaması yaparak YÖK’e gönderdi. Yoklamaya 87 öğretim üyesi katılmış, Prof. Serhat Çınarcık 60, Prof. Necdet Erdilek 16, Prof. Celal Artunç 9 oy almıştı.
YÖK’ün, oyların yaklaşık yüzde 70’ini alan Prof. Çınarcık’ı dekan seçmesi bekleniyordu. İnanılmaz bir kararla, YÖK, oyların yüzde 10’unu alan Prof. Celal Artunç’u dekan atadı.
Prof. Artunç’un gücü nereden geliyor?
Manisalı olmasından...
Aldığı üniversite dışı desteklerden.
Ege Üniversitesi Senatosu yayımladığı bildiride YÖK’ün aymazlığını kınadı. Şöyle dedi:
“Kurumsal geleneklerine ve demokratik teamüllere aykırı bir görüntü veren ve Ege Üniversitesi’nde ilk kez karşılaşılan bu dekan atama işleminin, üniversite ve genel kamuoyunda üniversiteye müdahale şeklinde algılanmasından duyduğumuz derin üzüntü ve kaygımızı paylaşmak istiyoruz.”
Demokratik açılımcıların demokrasisi işte bu kadar...
Ege’de alınan karar diğer üniversitelerde de tabansız öğretim üyelerinin yükselmesi için örnek teşkil edecektir kuşkusuz...
PKK açılımı...
Biraz soru sorsak ne olup bittiğini şıp diye anlayacağız. Prof. Süheyl Batum Vatan’daki dünkü yazısında sorulmayan basit sorulardan söz ediyor... Okuyalım:
“Bir bakan, TV’lerde ‘demokratik açılımın kesinlikle PKK ile ilgisi olmadığını’ açıkladı. Ama ‘peki neden PKK teröristlerinin getirilmesi ile başladınız’ sorusunu duymazdan geldi.
Aynı gün bir iktidar yandaşı, hem de bakanın yanında:
‘PKK ile anlaşma olmazsa, yarın kentlere saldırınca, daha çok ana ağlamaz mı?’ diye sordu.
Kimse de:
‘Hani bu PKK açılımı değildi’ diye sormadı.”
Avustralyalı bir sürücü yanlış yola saptığını 600 kilometre sonra fark etmiş.
O da bir şey mi? Aradan 70 yıl geçti, biz hâlâ farkında değiliz.
Fahrettin Fidan
“Suçlamaların tümünü reddediyorum. Halkı değil silahlı isyana, silahsız isyana bile teşvik etmedim...’’
(Mustafa Balbay’ın dünkü savunmasından...)
Gazeteciler, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un ayakkabısının altını fotoğraflayıp yazıların anlamını çözmeye çalışmışlar...
Medyanın bu darbe paranoyası da iyice ayağa düştü artık.
Elif Eral
Teşhir...
Ergenekon bağlantısı bulunduğu iddiasıyla 56 yargıç ve savcının telefonları dinleniyor... Ergenekonla bağlantıları bulunamıyor. Ancak 8’i hakkında topluca şu muğlak suçlamalar yapılıyor:
“A) Bazı avukatlarla meslek kurallarına aykırı görüşmeler yaptıkları. B) Bazı bayanlarla ahlaka aykırı ilişkiler kurdukları. C) Hatır ve gönül için yardım vaadinde bulundukları...”
Bu yargıç ve savcıların isimleri Adalet Bakanlığı’nca açıklandı... Her gün gazetelerde yazılıyor. Henüz suçları soruşturulmuş değil. Hangisinin neyle suçlandığı belli değil. Ama görev yaptıkları mahkemelerde hem personel hem sanıkların gözünde küçük düşürülüyorlar. Adalet mi bu? Hukuk mu?
Tertele!
Dersim Konferansı dün Brüksel’de yapıldı... Acaba amaç neydi? Bunun cevabını organizasyonu yapan “Dersim’i Yeniden İnşa Cemiyeti”nin yayımladığı Haydar Işık imzalı bildiride bulmak mümkün... Okuyalım:
“Demokratik Kamuoyuna,
Dersim halkının vicdanı Seyid Rıza’dır. Onu, katledildiği 72. yılında daha bilinçli, daha kararlı anıyoruz. Ona bağlılığımızı, bize bıraktığı vicdan anlayışı gereği sürdüreceğiz. Dersim Tertelesi’ni (Dersim soykırımı) unutmadık, unutmayacak, unutturmayacağız. Unutmak yeni katliamlara çağrıdır. Türk devletinin II. Dünya Savaşı gölgesinde Dersim’in masum Kürt halkına uyguladığı bu soykırımı her platformda anlatmaya devam edeceğiz.
Seyid’imizi ve on binlerce insanımızı katleden CHP iktidarı, geçen salı ve cuma günleri yapılan parlamento görüşmelerinde katliamcı çehresini, unutulmayacak şekilde açığa çıkardı. Onur Öymen’in, Kemal Atatürk’ün buyrukları doğrultusunda Kürt halkını mağaralarda fare gibi zehirleyen ‘Türk ordusunun; bu işi, anaların gözünün yaşına bakmadan’ tekrar yapmasını önermesi, sadece Onur Öymen’in görüşü olarak değil, parti görüşü olduğu açıkça ortadadır.
Türk devleti; katliamını tanıyıp, soykırıma uğrattığı Kürt halkından özür dilemedikçe ve Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerini söylemedikçe, arşivini halka açmadıkça, bu soykırım kanlı bir leke olarak gündemde kalacaktır...”
Görüldüğü gibi... Brüksel’de anılan, Dersim isyanının bastırılması sırasında hayatlarını kaybeden masum insanlar değil, isyancı Seyit Rıza’nın kendisidir. Konferansçılar acı bir olayı anmanın değil, Seyit Rıza’nın intikamı peşindedir...
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ABD modeli uygulanacakmış.
Bu uygulama başkanlık sistemine geçişin ilk ayağı olmasın?
* * *
Soru: TSK tarihinde arkasına ABD ve AKP’yi alıp generallere kafa tutan er kimdir?
Yanıt: Mümtaz’er...
Haldun Ertem