Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Herkes M. Ali Ağca'yı kahraman sanıyor. Öyle değil. Kartal Cezaevi'nden onu (Ağca'yı) kaçıran bendim. Barındırdım, pasaport aldım, cebine harçlık koydum, yurt dışına çıkardım...Avukat Turgut Kazan'a bu sözlerde yeni bir şey olup olmadığını soruyoruz... - Onun bu söyledikleri mahkemeye gelen MİT raporunda da yer alıyordu, diyor Turgut Kazan...- Peki mahkeme ne yaptı?- Oral Çelik delil yetersizliğinden beraat etti...- MİT raporuna rağmen mi?- Zaten MİT raporunun altında bu raporun delil olarak kullanılamayacağı yazılıydı. Ancak bu rapor yetmezdi. Başka kanıtlara gerek vardı. O kanıtlar emniyetçe mahkemeye getirilmedi...- Yani devlet beraata yardımcı mı oldu?- Tastamam öyle...Görüldüğü gibi... Günümüzde artık Abdi İpekçi'yi öldürmek kahramanlık sayılıyor. Kahramanlar yarışıyor. Ama bu arada esas kahramanın kim olduğu da yukarıdaki satırlarda kendini gösteriyor: Devlet... Abdi İpekçi cinayetinin kilit isimlerinden Oral Çelik, dün Milliyet'te yayınlanan sözleri arasında diyor ki: Turgut Özal'ı anıyoruz... Derya Sazak geçenlerde yazdı... Başbakan olarak Beyaz Saray'a 1988 yılında yaptığı ilk ziyarette, Baba George Bush onu " Bu adam, ABD'nin çıkarlarını bizden iyi savunuyor' diye övmüş... Böylesine vatanseverdi rahmetli... Dün 17 Nisan'dı, Köy Enstitüleri'nin 66. doğum günü... Anadolu aydınlanmasında dev bir adım olan Köy Enstitüleri, toprak ağalarının baskılarıyla 10 yıl içinde tarihten silindi... Enstitülerin bir de coşkulu marşı vardı: Ziraat Marşı... Yıllar içinde unutuldu. Bugün ziraat fakültelerinde okuyan öğrencilerin haberi var mıdır bu marştan? Dün soruşturduk. Pek yokmuş... Sözü Behçet Kemal Çağlar'a, bestesi Adnan Saygun'a ait, ne güzel marştır:Sürer eker biçeriz, güvenip ötesine/ Milletin her kazancı, milletin kesesine/ Toplandık baş çiftçinin, Atatürk'ün sesine/ Toprakla savaş için ziraat cephesine.../ Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz/ Biz yurdun öz sahibi, efendisi köylüyüz. Ziraat Marşı... Başbakan Erdoğan, "Dindar insanların da siyaset yapma hakkı vardır" demiş. Şimdiye kadar bu ülkeyi ateistler mi yönetiyordu? Başbakan Erdoğan mikrofonda bağırarak konuşuyor... Televizyonlar bütün gün konuşmayı gümbür gümbür veriyor:- Sosyal güvenlik yasası görüşülürken CHP Meclis'e girmedi. Boş sıraların fotoğraflarını çektirdim. Zamanı gelince bunun hesabını soracağım...vs...Peki CHP ne diyor bu olaya? Ekranlarda CHP'nin yanıtı yok... CHP Grup Başkanı Kemal Anadol, dün yaptıkları boykotun sebebini anlatıyor:- Temel yasa diye bir hokkabazlık icat ettiler. 50 maddelik hayati önemde yasayı üçe böldüler. Her bölümün tümü üzerinde sadece 10 dakika söz hakkı veriyorlar. O bölüm içindeki 15 - 20 madde TBMM'de okunmadan ve üzerinde görüşülmeden geçiyor. Biz 10 dakikalık konuşmayı yapıyoruz. Sonra sıraları boşaltarak bu hokkabazlığı protesto ediyoruz... Sırada Tarım Kanunu var... Peşinden Genel Sağlık Sigortası... Nüfus Yasası... Çevre Yasası gelecek. Tüm bu yasalar "temel kanun" adı altında görüşmesiz geçecek Meclis'ten. Halk bunları bilmiyor. IMF'nin baskısıyla çıkan yasaların başına neler getireceğinden habersiz. Halk sadece CHP'nin Meclis sıralarını boşalttığını öğrendi. Çünkü TV'ler yalnız onu duyuruyor...Öte yandan... Cumhurbaşkanı din ile devlet işinin ayrılmasından söz ediyor. Medya bütün gün Başbakan'ın "Bu ülkede dindarlar da siyaset yapma hakkına sahip" gibi cümlelerini aktarıyor. Bu sözler Cumhurbaşkanı'na yanıt izlenimi doğuruyor. Cumhurbaşkanı'nın sözleri yayımlanmayınca Erdoğan haklı bir çıkış yapıyormuş havasına bürünüyor. AKP, Cumhuriyet'in temel yasalarıyla kavga ediyor. Hedefi belli; Laik Cumhuriyet'in yerine ABD onaylı bir İslam cumhuriyeti oturtmak. Medyamız AKP'nin Cumhuriyet'le kavgasında tarafsız! Çoğunlukla da şu veya bu biçimde Tayyip Erdoğan'ın tarafını tutuyor. CHP'lilerin konuşmalarını yansıtmayarak AKP'yi rahatlatıyor. Medya Cumhuriyet'le birlikte var olduğunu unutuyor. Bindiği dalı kesiyor... Tarafsız yayın! Öğretmen okurumuz Aynur Hanım telefonda anlattı... Bir düğüne davetliymiş... Geçen hafta sonunda kendisine düğün giysisi almak üzere Kapalıçarşı'da bir mağazaya gitmiş... Giysi denerken bulunduğu bölüme yaşlı başlı bir zat girmiş. Öğretmen okurumuz doğal olarak irkilmiş, aceleyle açık kalan yerlerini kapatmaya çalışırken yaşlı başlı zat pişkin şekilde demiş ki: - Rahatsız olma kızım ben jinekoloğum, çekinmen için sebep yok... Pasaportta "çipli" dönem başlıyormuş. m.asik@milliyet.com.tr Bir de "vizesiz" dönem başlasa...