"Irakta işgal koalisyonu çatırdıyor"Doğru... ABD ve müttefikleri Irakta ölüm çemberine girdi... AKP iktidarı Iraka iki kez asker göndermeye teşebbüs etmişti.Girişimi bir defasında TBMM engelledi, 6 ay önceki ikinci girişimi de Kürtler... Hayli çok sayıda köşe yazarı Iraka asker göndermemiz için çırpındı.Eğer istekleri yerine gelseydi bugün Mehmetçik Fellucede umutsuz bir savaşın içinde çırpınıyor, yurda peş peşe tabutlar geliyor olacaktı..O köşe yazarları 6 ay sonrasını göremediler.Bugün en azından bir kuru özür dilemeleri gerekir. Ne var ki hiç oralı değiller. Ayrıca çok meşguller de! Engin vizyonlarıyla Kıbrıs ve AB gibi konularda Türkiyeye yol gösteriyorlar... Üstelik de sınıfta çakmış öğrenci gibi değil, büyük uzman havasında her biri... İtibarlarında leke yok. Güvenliler... Çünkü yanılıp yanılmamaları önemli değil... Kritik sürelerde kamuoyunu yanıltma görevinde başarılı olup olmamaları önemli... O konuda problem yok! Pazar günkü Hürriyetin baş sayfasında haber: Dünyayı sarmalayan ince tabaka üzerinde hastalık vardır. Bu hastalığın adı "insan"dır. Nietzsche Yurtdışındaki gençlerimiz terörist olup papayı vurunca değil ama porno filmde oynayınca utanıp kahroluyoruz... Akif Kökçe Türk eğitim sistemi, Türk vergi sistemi, Türk adalet sistemi, Türkiyenin ekonomik sistemi, Türkiyenin siyasal sistemi... Bu kadar sistemli bir sistemsizlik herhalde tek bizde var. Başbakan Erdoğan seçim kampanyası sırasında her gittiği yerde meslek okullarına ve dolaysıyla imam hatip okullarına yapılan haksızlıktan dem vururken "başka bir vizyonu bulunmadığı" eleştirilerine de hedef oluyordu... Bu eleştiriden etkilenmişe benzeyen Tayyip Erdoğan dün Japonyada dedi ki:- Meslek liseleri ile ilgili derdim, aşkım, heyecanım, inanın ki bilgisayar teknolojisinde Türkiyeyi bir numaraya çıkarmaktır... Çok iyi... Peki bunun için projeniz var mı? Planınız var mı? Bütçeden kaynak ayırdınız mı? Bu sözlerin boş laftan ibaret olmadığına nasıl inanacağız? Japonyadan mesaj CNN Türk televizyonu ve Radikal gazetesinde cumhuriyetçi ve ulusalcı bir bakışla ekonomik yorumlar yapan ve uzun vadeli sağlıklı tahminler ortaya koyan Yiğit Bulut, dün iki Danimarkalı gazetecinin kaleme aldığı "Avrupanın Zirvesinde" adlı kitaptan bir alıntı yapmıştı... AB liderlerinin Türkiye üzerinde anlaştıkları formül şuymuş:"Öyle bir sistem kuralım ve Türklere kabul ettirelim ki, ne içeri girebilsinler ne dışarı çıkabilsinler..." Tuzak... Her hakem hata yapar. Ama bir maçta herkesin gördüğü pozisyonu yalnızca hakemin görmemesi düşünülebilir mi? Hayır... Bülent Demirlekin Beşiktaş Gençlerbirliği maçında o penaltıyı görmemiş olması düşünülemez... Ama ne var ki daha bir hafta önce iki kulüp başkanının demeciyle bir hakemin meslek hayatı bitti. Bülent Demirlek de sonuçtan etkilenecek bir kulübün başkanının şimşeklerini üzerine çekmemek için nefesini tutmuş olmalı o anda... Üfleyemedi. Hakemlik böyle bir meslek haline geldi... Hakem... TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman Ankara - İstanbul tren yolculuğunun iki ay içinde 7.5 saatten 5 saate ineceği müjdesini vermişti geçen şubatta. 2 ay doldu. 5 saat vaadi gerçekleşmedi. TCDD yetkililerine dün bu vaadi hatırlattık. Basın Danışmanı Mehmet Aycı şu bilgiyi verdi:"Trenlerimiz düz hatlarda halen 140 km. sürate kadar ulaşıyor. Ancak güzergâh üzerinde yer alan kontrolsüz, yani hiçbir bariyeri olmayan hemzemin geçitler nedeniyle makinistlerimiz sürati sık sık düşürmek zorunda kalıyor, sonuçta yolculuk 7.5 saati buluyordu. Yapılan çalışmalarla toplam sayısı 60ı bulan kontrolsüz geçitlerin bir kısmı kapatıldı bir kısmı kontrollü, yani tren gelirken bariyeri otomatik olarak kapanan kontrollü geçit haline getirildi. Bu ayın sonunda ya da en geç mayıs ayının başında Ankara - İstanbul yolculuğu kesin olarak beş saate inecek."Herhalde bu müjde (otobüs firmaları dışında) herkesi sevindirecektir.Bu arada gelelim Eskişehir, Bilecik ve İzmitte yaşayanlar için tatsız habere... Onlar bu hızlı trenin nimetlerinden maalesef yararlanamayacaklar. Zira Mehmet Aycının verdiği bilgiye göre hızlı trenler Ankara - İstanbul arasında non - stop çalışacak, iki istasyon hariç hiçbir ara istasyonda durmayacakmış. Ankara treni... Sakıp Sabancı ABDde kalp ameliyatı geçirmişti. Belli zamanlarda kontroldan geçiriliyordu. O arada böbrekte kanser oluşmuş. Ve kanser ancak karaciğere atladıktan yani iş işten geçtikten sonra fark edilmiş. Dün sabah Prof. Tarık Minkari ile konuşurken bu konu açıldı. Minkari Hocamız dedi ki:- Bu iş maalesef böyledir. Amerikada kalp ameliyatı oldunuz diyelim. 6 ayda bir kontrole gittiğinizde sadece kalbinize bakarlar. Turp gibisin der, yolcu ederler. Tam muayeneden geçirmezler. Eğer 6 ayda bir sağlık taramasından geçseydi Sakıp Beydeki tümör yayılmadan fark edilirdi. Sakıp Bey bugün yaşıyor olurdu... m.asik@milliyet.com.tr Sakıp Ağa yaşardı
