Milli Eğitim Bakanlığı, yurtdışı teşkilatında görevlendirilecekler hakkında yönetmeliği değiştirdi... Yeni yönetmelikte kişilerde aranacak özellikler arasından:
"Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık, laik, çağdaş, demokratik davranış" çıkarılıyor...
Kimi gazeteler haberi "Garip yönetmelik" başlığı altında vermiş...
Neden garip olsun?
Aksine, Milli Eğitim'i yönetenlerin zihniyetine çok uyan bir yönetmelik...
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı açık açık "Ben ümmetçiyim" diyor.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Atatürk'ü değil Said Nursi'yi rehber aldığını daha önce açıklamış bulunuyor. Hüseyin Çelik, 1995 yılında katıldığı Uluslararası Bediüzzaman Semineri'nde yaptığı konuşmada bakınız aynen ne diyor:
"Ülkemizin huzur ve güvenliği için, ülkede kardeşliğin tesis edilmesi için, Türkiye'nin geçmişte olduğu gibi İslam âlemine önderlik yapabilecek maddi ve manevi konuma gelebilmesi için, bugün Bediüzzaman'a dönüp onun teşhislerini tedavi için vazettiği tekliflerini mutlaka hesaba katmamız gerektiği kanaatindeyim..."
Sayın Çelik aynı konuşmasında şu cümleyi de sarf ediyor:
- Eğer Cumhuriyet'in başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı."
Yönetmelikten Atatürk'ü çıkarmak garip mi?
Düşmanlarınızı daima affediniz... Onları hiçbir şey daha fazla rahatsız etmez.
Belediye başkan adayları, Hürriyet gazetesinin yaptığı çağrı üzerine malvarlıklarını açıklıyorlar. Sefa Sirmen, Yılmaz Ateş, Murat Karayalçın, Ahmet Piriştina mal beyanı verdiler.
Peki adayların tümü mal beyanı verse bu bir işe yarayacak mı? Maalesef "evet" diyemiyoruz...
Siz 5 yıldır görevde olan belediye başkanlarından 5 yıl önceki ve bugünkü mal beyanlarını alabiliyor musunuz? Böyle bir yasayı TBMM'den çıkartabiliyor musunuz? İşte çözüm orada...
ANAP'ın YSK'ya bildirdiği belediye başkan adayları arasında ilginç bir isim dikkatimizi çekiyor: İsmail Özdağlar.
Özal hükümetinde Devlet Bakanı'yken armatör Uğur Mengenecioğlu'ndan rüşvet aldığı iddiasıyla yargılanıp mahkûm olan Özdağlar, Manisa'nın Demirci ilçesinden aday gösterilmiş. Garipseyenler olabilir. Oysa çok olağan... Özdağlar aradan geçen yıllarda yaşadıklarımızdan sonra o kadar masum kaldı ki!
Adana Yumurtalık'taki Sugözü Termik Santralı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder tarafından açıldı... "Bu santral enerji ve çevrenin bağrına saplanan yeni bir kazık" diyerek santralı protesto etmek isteyen çevreciler ve sivil toplum temsilcileri, santral civarında dövülerek gözaltına alındılar. AB'ye ne kadar uyum sağladığımız bilvesile görüldü!
Bir Alman konsorsiyumunca inşa edilen santral ithal kömürle çalışacak... Her yıl yurtdışına yaklaşık 500 milyon dolar döviz ödenecek..
Neden ithal kömür? Türkiye'de kömür mü yok?
Olmaz olur mu? Sugözü'ne 150 - 200 kilometre uzakta bulunan Adana Tufanbeyli ilçesi'nde ve Kahramanmaraş Elbistan Havzası'nda 3.5 milyar ton kömür rezervi var... Peki neden Kolombiya kömürü kullanılıyor?
Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu açıklıyor:
"Söz konusu santralın, Alman firması STEAG AG tarafından, Kolombiya hükümetinden alacağına karşılık kendisine verilecek kömürle işletileceği bildirilmektedir.
Sugözü Santralı, ülkemizin ulusal çıkarları göz önünde tutularak kurulmamaktadır. Burada söz konusu olan Alman Firması'nın alacaklarının tahsilidir..."
Elektrik Mühendisleri Odası ise şu açıklamayı yapıyor:
"Santralın işletimi sırasında saatte ortalama 60 ton civarında kül oluşacak ve yine baca gazlarının desülfürizasyonu sırasında, saatte yaklaşık 20 ton alçıtaşı yapısında bir yan ürün oluşacaktır. Bu kadar büyük miktarda külün çimento fabrikalarına satılması mümkün değildir. Geriye kalacak kül dağları, rüzgârın etkin ve yoğun olduğu bu bölgede yaşam örtüsünü yok edecektir..."
Bu santralın kârı Almanlara, külü bize kalacak gibi görünüyor...
***
Milli Eğitim Bakanlığı, yurtdışına gönderilecek personel seçiminde "Atatürkçülük, laiklik ve demokrasi bilinci" ölçütünü kaldırmış.
Kendi kadroları arasında bu ölçütlere uygun kişi bulmakta zorlandıkları içindir...
