Rahmetli Teoman Erel’in eşi Neşe Erel arkadaşımız Ankara’daki evinde su arıtma cihazı kullanıyor... Musluktan gelen suyu arıtarak içiyor, yemek yapıyor... Derken son günlerde bu suyun da kirli olduğunu fark ediyor. Bir şişeye su doldurup tahlil ettirmek için Refik Saydam Hıfzıssıha Merkezi’ne götürüyor. Elindeki suyu analiz ettirmek istediğini söylüyor. Görevlinin yanıtı:
- Numuneyi bu şekilde alamayız...
- Nasıl olacak?
- Biz size bir şişe vereceğiz ona doldurup getireceksiniz...
- Peki ne ücret ödeyeceğiz?
- Mikrobiyolojik analiz için 98 YTL..
- Peki o analizde arsenik ve ağır metal kalıntıları da görünüyor mu?
- Hayır... Onların da görünmesi için tam tahlil gerekir...
- Onun ücreti ne kadar?
- Bin lira...
- Bin YTL mi?
- Evet...
Neşe Erel şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemiyor... Soruyor:
- Size herhalde arıtma cihazından geçmiş suyu getirip tahlil ettirenler olmuştur...
- Evet oluyor...
- Acaba arıtma cihazları suyu tam süzüyor mu? O tahlillerden ne sonuç çıkıyor?
- Söyleyemeyiz efendim... Bunlar gizli bilgiler...
- Böyle bir şeyin ne gizliliği olabilir?
- Burası Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş. Biz bakanlıktan bize verilen talimatı uyguluyoruz...
Neşe Erel bunları dün telefonda büyük şaşkınlık içinde anlattı... Sağlık Bakanlığı belli ki vatandaş sağlığından çok Melih Gökçek’in siyasi sağlığıylailgiliydi...
Başbakan Erdoğan, Devlet Bahçeli’ye 100 bin YTL’lik tazminat davası açmış.
Vefasızlık... İnsan en yakın müttefikine bunu yapar mı?
Haldun Ertem
Alkış arasında...
Ergenekon davasında bir avukatın illegal dinlemelerden şikâyet etmesi üzerine yargıç Köksal Şengün:
- Hâkimin dinlenmediğini kim iddia edebilir, yanıtını veriyor.
Salon, yargıcı alkışlıyor. Espri güzel... Acı gerçeğin yargıç tarafından kabulü hoşa gidiyor. Ancak, illegal telefon dinlemeleri çok kanıksandığından olacak... Başka işlem üzerinde durulmuyor. CHP ‘li hukukçu Şahin Mengü hatırlatıyor:
“Dinlemelerin incelenmesi için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapılabilir...”
Burunda sanat...
Burunda sanat adlı proje sanırız Türkiye’de bu türden ilk uygulama... Moda Burnu’nda sürüyor... Çeşitli sanat ürünleri tek bir yerde değil... Moda Burnu civarındaki kahve, kitapçı, bakkal, kasap, manav, kuaför, dondurmacı gibi işyerlerinde sergileniyor... Teneffüs adlı bu projenin mimarı Fransız etkinlik iletişimi danışmanı Jülide Bigat... İlk deneme olmasına rağmen başarıyla yürüyor. Sergiler 2 Kasım’a kadar açık.. Moda’da girdiğiniz bir kuaför, kasap veya bakkalda tabloları görürseniz şaşırmayın... Hatta paraya da kıyıp satın alınız... Nihayet sanatçılar bunları sizin için yapıyor...
Büyük olay!
Öyle yüzlerce, binlerce değil, sadece birkaç öğrenci... Ne kimseye zorbalık yapıyorlar ne trafiği engelliyorlar. Üzerlerinde bırakın silahı, çakı bile yok... Amaçları AKP karşıtı pankart açıp küçük çaplı bir protesto gösterisi yapmak.
Gelin görün ki... Güneydoğu’da PKK yanlılarının ayaklanma provalarında gördüğü hoşgörüyü İstanbul Taksim’de birkaç genç göremiyor... Emniyet güçleri AKP karşıtı diye küçücük eylemi şiddetle bastırıyor. Dayak, gözaltı birbirini izliyor.
Yapılan eylem yasalara göre suç mu? Avukat Şanal Sarıhan’a kulak veriyoruz:
“Birkaç kişiyle yapılan protesto gösterilerinde önceden bildirimde bulunmaya gerek yoktur... Göstericiler çevredeki insan ve işyerlerine zarar vermiyorsa, trafiği engellemiyorsa, attıkları sloganlar ve açtıkları pankartlarda suç teşkil eden herhangi bir şey bulunmuyorsa bu tür eylemler düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama kapsamında değerlendirilir ve korunmaya alınır. Nitekim bu yönde verilmiş yargı kararları vardır. Ancak bugün işbaşında olan iktidar sadece kendine demokrat olduğu için bu tür eylemleri şiddetle bastırma yolunu seçiyor. Bunu yaparak oluşabilecek yeni tepkilerin, protesto gösterilerinin önünü önceden kesmeye çalışıyor. Asıl yasadışı olan, bu tür gösterilerin yapılmasını engellemektir. Dün Taksim’de olan budur...”
“Ergenekon” diyorlar, emekli generallere vuruyorlar... “Aktütün” diyorlar, muvazzaf generallere vuruyorlar... “Türban” diyorlar,
Anayasa Mahkemesi’ne vuruyorlar... “Erdoğan’ın silahşorları” hiç mi yorulmuyorlar?..
* * *
AKP’yi kapatma davasından AB adımları kurtarmış. Bize AB’deki “adamları” kurtarmış gibi
gelmişti ya, neyse...
A. Nedim