Kemal Kılıçdaroğlu gazetecilerle konuşurken oy kullanamamasıyla ilgili sorular soruluyor... Genel Başkan şöyle konuşuyor:
- Araştırın bakalım, polisler neden gelip kütükten adımın silinmesini istemişler.
Böyle bir konuyu araştırmak gazetecilerin işi değildir. Bu araştırmayı yapmak CHP’nin işidir. Üstelik partinin araştırması gereken başka konular da var...
Referandumda emniyet mensuplarının birden fazla yerde oy kullandığına ilişkin iddialar... Seçmen sayısının olağanüstü ölçüde şişirildiğine ilişkin gözlemler vs...
Referandumdan bir ay önce üç kişinin yaşadığı bir evde 15 kişinin oturuyor göründüğünü yazmıştık. Partiden kimse arayıp ilgilenmedi.
Bunlarla ilgilenmezseniz bırakın bundan önceki sahtekârlıkları cezasız bırakmayı.. Bundan sonraki sahtekârlıklara da cesaret vermiş olursunuz...
12 Aç Adam...
12 Dev Adam zaferleri peş peşe sıralayınca birilerinin ortaya atılıp ilave ödüller ortaya koymasını eleştirmiştik... Bu asil gençlerin sırtından reklam yapmaya kimsenin hakkı yok, demiştik.
O gençlerin para için oynadıklarını düşünmenin bile ayıp olacağını eklemiştik.
O zamanlar Hidayet’in “Maddi manevi destek” çağrısını anlamamıştık.
Meğer para isterlermiş. Sonradan bütün muhabbet paraya döküldü... Pazarlıkları yürüten adam olarak da hep Hidayet görüldü.
Diğerleri aynı düşüncede mi, değil mi bilemeyiz ama... 12 Dev Adam’a yeni bir lakap bulundu:
“12 Aç Adam... “
Asalete gölge düştü...
Bu arada... Avukat Sedat Vural, Türk Ulusal Takımı’na “Örtülü Ödenek”ten verilen 28 milyon 500 bin TL’lik primi Anayasa’nın “Eşitlik İlkesi ile Yasal Gerçeklere” aykırı olduğu gerekçesiyle yargıya taşıdı. İyi yaptı...
Kim temiz değil?
Tuba Çandar, bir Hrant kitabı yazmış. Taraf’ta Neşe Düzel, Tuba Çandar’la bu kitabı konuşurken bir yerde şu satırlar geçiyor:
- Hrant’ın aleyhine haberler hep Hürriyet’te mi çıkıyor?
“Hayır. Bütün basının bu olayda parmağı var. Hiçbiri temiz değil. Hrant’ın yargılanma sürecinde basında müthiş bir karalama kampanyası sürdürülüyor. Ama köşe yazarları arasında altın vuruşu Çölaşan yapıyor. Yoksa Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Dünden Bugüne Tercüman, hatta Radikal... Bunların hepsinde çıkıyor yazılar. Mehmet Ali Kışlalı, Oktay Ekşi, İlhan Selçuk, Hasan Pulur, Emin Pazarcı, Deniz Som, Melih Aşık, Sabiha Gökçen haberini ele alan yazılar yazıyorlar...”
Tuba Hanım kusura bakmasınlar. Burada benim adımı anmaları kuru iftiradan ibarettir.
Olay şu... Hürriyet gazetesi 2004 yılı Şubat ayında Agos gazetesinden “Sabiha Gökçen Ermeni asıllıydı” yollu bir haber aktarıyor. Haber tabii ki merak ve tartışma yaratıyor... Biz de 22 Şubat’ta haberi sorgulayan “Sabiha Gökcen” başlıklı bir yazı yazıyoruz sütunda. O günlerde ne Hrant Dink’le ilgili soruşturma ve davalar vardır gündemde, ne de yazımızın Hrant Dink’le ilgisi. Sağ tarafta bu eski yazımızı tam metin okuyacaksınız. Buyurun...
Sabiha Gökçen
22 Şubat 2004’te bu sütunda yayımlanan yazı... İzahı solda...
Hürriyet’te koskoca manşet: “Sabiha Gökçen’in 80 yıllık sırrı”
Alt başlık: “Sürpriz yeğen ortaya çıktı... Atatürk’ün manevi kızı ve ilk Türk kadın pilot Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu iddia edildi...” Eden kim? Ermenice - Türkçe yayımlanan Agos gazetesi... Hikâye şu:
Ermenistan’dan Türkiye’ye Hripsime Sebilciyan adlı bir hanım geliyor. Temizlik işinde çalışan bu hanım (gündelikçi mi, temizlik şirketi sahibi mi belli değil) Agos gazetesine büyük sırrı ifşa ediyor:
- Sabiha Gökçen, annem Diruhi’nin kardeşidir. Asıl adı Hatun’dur. Dedem 1915 olayları sırasında ölmüş. Annem, teyzem Hatun’u götürüp Şanlıurfa Halfeti’ye bağlı Cibin köyündeki yetimhaneye vermiş. Atatürk yetimhaneyi dolaşırken Hatun’u sevmiş, alıp götürmüş. Hatun o zaman 5 - 6 yaşındaymış.
Hikâyenin iler tutar yanı yok. İlk kadın pilotumuz Sabiha Gökçen 1913 doğumludur. İstanbul Vilayet Başkâtibi Hafız Mustafa İzzet’in kızıdır. Babası o küçükken ölmüştür. Evleri Bursa’da Atatürk’ün kaldığı Hünkâr Köşkü’nün yanındadır. 1925 yılında Hünkâr Köşkü’nün bahçesine geçip Atatürk’le tanışmış, okumak istediğini söylemiş, Ata tarafından alınıp Çankaya’ya getirilmiştir. Sabiha Gökçen bu ilk tanışmayı her söyleşide anlatmıştır. Ablaları, ağabeyi bellidir.
Sabiha Gökçen’in hayatını Milliyet 1956 yılında tefrika etti. Gökçen’in hayatını yazan Halit Kıvanç dün dedi ki:
- Sabiha Hanım’la 10 gün sürekli konuştum. Yakınlarıyla ve arkadaşlarıyla görüştüm. 1956’da yayımlanan röportaj ayrıca 1998 yılında “Bulutlarla Yarışan Kadın” başlıklı İngilizce - Türkçe kitap oldu. Sabiha Hanım’ın Ermeni asıllı olduğunu bugüne dek hiç duymadım...
Bir küçük ayrıntı daha (!)... Atatürk, Cumhuriyet’ten sonra ne Urfa, ne Halfeti’ye gitmiş...
Sabiha Gökçen Urfa’dan evlatlık alınsa bunun saklanması için ne sebep olabilir? Ayrıca böyle bir şey saklanabilir mi? İpsiz sapsız iddialarla saygın bir isim üzerinde kuşku yaratmak Cumhuriyet nesline yakışır mı?
CHP’li Çetin Soysal’a “sarhoş” diyen
Bülent Arınç, 6 bin lira tazminata mahkûm olmuş.
Çetin Soysal bu cezanın şerefine içer artık!
F.Fidan