Referandum sonuçlanır sonuçlanmaz Özal hatta Demirel zamanından beri sık sık gündeme gelip giden başkanlık sistemi yeniden gündeme geldi.
Başbakan Erdoğan’ın, yeni anayasa değişikliği çalışmalarına başlaması talimatı verdiği Burhan Kuzu’ya göre bugünkü parlamenter sistem sorun çözmüyor, çözermiş gibi yapıp biriktiriyor. O nedenle artık başkanlık sistemine geçmenin zamanı geldi... Bu, ABD’deki gibi tam başkanlık da olabilir, Fransa’daki gibi yarı başkanlık da... Bakalım eski Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk bu işe ne diyor:
- Bir kere parlamenter sistemin sorun çözmediği görüşüne katılmıyorum. Evet, zaman zaman sorunlar yaşanmıştır ama o sorunlar yine parlamenter sistemin mekanizmaları içinde aşılmıştır. Aksini iddia etmek 1876’dan bu yana değişik şekillerde uyguladığımız parlamenter sisteme haksızlık olur. Kaldı ki başkanlık sisteminde de zaman zaman... Örneğin Başkan ile Kongre’nin farklı partilerden olduğu dönemlerde ciddi sorunlar çıkmaktadır. Ayrıca son sekiz yıldır bizim Başbakan’ın yapmak isteyip de parlamenter sistem yüzünden yapamadığı ne var ki?
- Sistem bizde nasıl sonuç verir?
- ABD Başkanı’na tanınan yetkileri bizdeki başkana verin, sistem kısa sürede anayasal padişahlığa dönüşür. Amerika’da dönüşmüyor çünkü orada yargı güçlüdür. Belirli olaylar söz konusu olduğunda Kongre’nin izni koşuluyla da olsa Başkan’a hesap sorulabilir. Clinton’a nasıl sorulduğunu hatırlayalım. Bizde başkanlık sistemi uygulansın diyenler her nedense sistemin ana dayanağı olan güçlü yargıdan söz etmiyorlar.
* İki türlü ahlak vardır: Söyleyip uygulayamadığımız, uygulayıp söylemeyemediğimiz.
Bertrand Russel
CHP ve iktidar...
CHP’nin taze Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ilk sınavını referandumda verdi. Ancak gerçek sınavı yaklaşık bir yıl sonra genel seçimde verecek... CHP ve Kılıçdaroğlu seçim sınavında sulara gömülmek istemiyorsa bugünden kolları ve paçaları sıvamak zorunda. İlk yapılması gereken de bir program kurultayı toplamak... Tabanın katılımıyla ayrıntılı bir iktidar programı hazırlamak...
Seçime doğru vatandaş CHP’den şu soruların yanıtını ister:
- İktidara gelince hangi sorunu nasıl çözeceksiniz?
- AKP’den daha farklı neler yapacaksınız? Projeleriniz neler?
- Bunları başaracak para kaynaklarınız neler olacak? Birikimli kadrolarınız var mı?
Kumandayı ABD’ye bırakan sağ partilerin bu sorulara yanıtları çok önem taşımayabilir. Ancak düzen güçleriyle savaşmak zorunda kalacak partinin bu sorulara çok inandırıcı yanıtlarının bulunması gerekir.
CHP 2008 yılı sonunda bir program kurultayı yaptı. Ama bu programda önemli konular sadece ana hatlarıyla yer aldı. Ayrıntıya inilmedi. Üstelik Kılıçdaroğlu CHP’nin klasik çizgisinden hayli farklı görüşler ortaya koyuyor. Örgüt bu söyleme yabancı. Bazı çıkışları yadırgıyor. Partinin ana konularda ortak akılla ortak bir çizgi saptaması o yüzden daha önem kazanıyor.
Böyle bir program, İngiliz İşçi Partisi’nin yaptığı gibi bir hafta süren, geniş katılımlı komite çalışmaları, beyin fırtınaları sonucu hazırlanabilir. Örgütün programı içselleştirmesi için ayrıca yerel ölçekte seminerler yapmak gerekir.
Başka türlü iktidara gelinemez mi? Gelinir ama o iktidar çok kısa sürer...
Sezen
Densizin biri sen git, İzmir Konak’taki Sezen Aksu sokağının tabelasını aşağı indir... Durduk yerde olay yarat... İzmir Belediyesi Basın Halkla ilişkiler Müdürü Reşat Yörük’e olayın boyutlarını sorduk... Provokasyon olduğunu düşünüyordu. Bilgi verdi:
- Başkan Aziz Kocaoğlu biraz önce Sezen Aksu’yu arayarak kendisine üzüntülerini bildirdi, böyle bir olayın İzmir’e mal edilemeyeceğini söyledi... Başkan bu konuda çok hassas...
Tabela yeniden yerine konulacakmış...
Soru: Referandum haritalarının en rahatsız edici yanı ne?
Yanıt: Memleketin Irak gibi bölünmüş görünmesi...
Haldun Ertem
Nadir
Avustralya’dan Kaymet Nadir Hanım yazıyor:
“Üç hafta önce yani 21 Ağustos’ta Avustralya’da genel seçimler yapıldı. 14 milyon seçmen oy kullandık. Arazi düz, ulaşım sorunu yok. Teknoloji en üst düzeyde. Seçim sonuçlarını kaç gün sonra aldık biliyor musunuz? 17 gün...”
GS
Gaziantep’e karşı Galatasaray’ı izliyoruz gözlerimiz hüzün dolu...
Bu takımı çalıştıran ve yöneten bir teknik direktörün var olduğuna yemin billah etseniz kimse inanmaz... 11 futbolcu tam bir başıbozuk ordusu.. Üstelik eşek yüküyle para ödenmiş, pahalı futbolcular. 6 yabancı sahada, 2 yabancı yedekte. Yabancıların 6’sı İngiliz kulüplerinin “ıskartaya çıkardığı” isimler. 5’i Liverpool’dan alınmış. Anlaşılan Galatasaray’ın İngiliz kulüplerinin zararını hafifletmek gibi bir fonksiyonu da var.
Teknik direktör futboldan anlamıyor. Onun futboldan anlamadığını Başkan Adnan Polat anlamıyor.. Ya da anlamazlıktan geliyor... Takım sefilleri oynuyor. Yazık günah... Yüz binlerce taraftara ayıp...
İş dünyası, “Siyaseti tartışırken ekonomiyi gözardı etme lüksümüz yok” demiş.
Ekonomiyi tartışırken Türkiye’yi gözardı etme lüksümüz var mı?
Fahrettin Fidan
Tepe
Diyarbakır’ın Tepe beldesinde seçimi izleyen bir okurumuz arıyor... Tepe beldesi, Tarım Bakanı Mehdi Eker’in seçim bölgesi... Eker çok çalışmış yörede... Eski CHP milletvekili yeni AKP’li Salih Sümer de çalışmış... AKP Milletvekili İhsan Merdanoğlu ile Belediye Başkanı Ahmet Çelebi de çok çalışmışlar. Ama 2500 seçmenin sadece 1040’ı “Evet” oyu vermiş... Demek daha da çok çalışmaları gerekiyor..