Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Projelere Vakıflar Bankası bütçesinden herhangi bir ödeme yapılmamaktadır.- Projeler sponsorluk kapsamında Vakıflar Bankası tarafından yaptırılmaktadır ve bu yüzden ihale kanunu dışındadır.- Proje bedelleri Koruma Kurulu'nun onayını müteakip Mimarlar Odası tarifeleri ve 2004 yılı Bayındırlık Bakanlığı yapı yaklaşık birim maliyetleri esas alınarak ödenmektedir. - Fatih Camii ve Külliyesi, Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Nuruosmaniye Camii ve Külliyesi, Aksaray Valide Sultan Camii projeleri hazırlattırılmış olup ilgili Koruma Kurulu'nun onayına sunulmuştur. - Piyale Paşa Camii röleve, restorasyon ve restitüsyon projeleri ise ilgili Koruma Kurulu'nca onaylanarak onarımına başlanmıştır. Bu açıdan bakıldığında, firmanın yeterli deneyime sahip olduğu düşünülmektedir...Açıklamadan anlaşılan... 9 büyük proje Fom adlı firmaya - bu şirket henüz hiçbir deneyim ve başarı sergilemeden - ihalesiz verilmiştir. Firmanın iş deneyimine sahip olduğu, zorlama bir yorumla, Piyale Paşa Camii projesinin Koruma Kurulu'nca onaylanmasına bakılarak söyleniyor. Türkiye'de bu işi yapacak onca deneyimli firma var. Ödemeyi Vakıflar Bankası da yapsa para devletin ve halkın. Bir ihale açılması ve işin en deneyimli, en hesaplı firmalara verilmesi gerekirdi. Tüm işlerin deneyimsiz firmaya yığılmasının mantıklı sebebi yok. Bir özel ilişki ve kayırmacılık kuşkusu var... Size de öyle gelmiyor mu? Fom Grup adlı şirketin, kuruluşunun üzerinden daha 1 yıl geçmediği halde üst üste projeler aldığını, Süleymaniye, Sultanahmet, Eminönü, Beyazıt, Fatih, Aksaray, Nuruosmaniye, Piyale Paşa, Mihrimah Sultan gibi en büyük camilerin onarım projelerinin bu firmaya verildiğini yazmıştık. Vakıflar Genel Müdürlüğü bir yanıt gönderdi. Yanıtta FOM Grup'un yeni teknikler kullandığı, Prof. Dr. Mete Ünal danışmanlığında yaklaşık 35 kişilik uzman grupla çalıştığı belirtiliyor ve deniyor ki: Sami Ofer, ilginç gözlüğünü "güneş ışığı hassasiyeti" nedeniyle takıyormuş. Türkiye'deki parlak imkânlar gözünü kamaştırdığı için de olabilir... Milliyet'in dünkü birinci sayfasında haber: "Parka cami tartışmasında ölçü kaçıyor... Belediyenin cami yapmak istediği Göztepe Parkı'na en yakın cami Başbakan Erdoğan'a göre 4.5 kilometre, Başkan Kadir Topbaş'a göre 1200 metre, Şehir Plancıları Odası'na göre 700 metre... Baş sayfada bir başka haber:"Hakkâri zorlu kışa 19 doktorla giriyor. Oysa bu sayının 125 olması lazım"Okurumuz Hakkı Aydın, tespiti yerine oturtuyor: " Herkes elde mezura en yakın camiyi ölçüyor. Hiç kimse doktorsuzluğa okulsuzluğa bakıp 'En yakın doktor ne uzaklıkta, en yakın okul ne uzaklıkta?' diye sorup çözüm önermiyor..." En yakın cami! Boğaz'da sefer yapan Aykut Barka şehir hatları vapurunun üzerinde kocaman bir yazı:"Kalbinde yerim yoksa güzelim, önemli değil ben ayakta da giderim"Görenler yazıya pek anlam veremiyor. Efendim Aykut Barka vapuru sanatçılara ayrıldı... Sanatçılar kısa bir süre vapuru süsleyecek, eserlerini sergileyecekler. Hoş bir girişim. Umarız sergilenen eserler kaldırılmaz, Aykut Barka farklı bir vapur olur. Aykut Barka vapuru İsveç Devlet Radyosu'nun Türkçe yayınları, dinleyicilerde psikolojik rahatsızlık yaratabileceği için kaldırılmış. Biz de, İsveç malı cep telefonlarını psikolojik rahatsızlık yaratabileceği için kullanmayalım! Demagojiler maşallah yağmur gibi... Kanmayalım... Türkiye'de soykırımı savunan kitaplar serbestçe satılıyor. Gazetelerde soykırımı savunanların görüşü yayımlanıyor. Tek yanlı soykırım ayini de serbest... İtiraz edilen nokta, "bilimsel" adı takılan konferansa "soykırım"ı reddeden görüştekilerin çağrılmaması... Ve bu çok bilimsel konferansın bir devlet üniversitesinde yapılmasıydı... Iskalamayalım.. Avrupa ve ABD'deki Ermeni lobileri, soykırım var mıydı, yok muydu tartışması yapmıyor. Onlara göre "soykırım" kesindir. Tartışmaların hedefi Türk kamuoyunu soykırıma ikna etmek, sonra da Türkiye'yi mahkûm etmektir. Türkiye'de resmi görüşün sözcüsü diye küçümsenen kişiler ise, bir tek şey istiyor: Kendi görüşlerini belgelerle ortaya koymak....Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu dün dedi ki:- Birkaç ay önce Ali Kırca beni tartışmaya davet etti. Karşıma da Halil Berktay, Etyen Mahçupyan gibi isimleri getirecekti. Ancak gelmediler, program o yüzden iptal edildi. Halaçoğlu, İstanbul Üniversitesi'nin önümüzdeki mart ayında düzenleyeceği Ermeni konferansına Dadrian, Aras Arasyan, Hilmar Kaiser gibi soykırım iddiasındaki isimlerin davet edilmesini istediğini, Tarih Kurumu'nun 2006 kongresine de bu isimlerin çağrıldığını ekledi. Bilimselilk budur... Diğeri soykrım çığırtkanlığı... Konferansa davet Uzmanlar çok merak edilen bir konuyu daha aydınlattılar, "dik meme"nin boyutlarını açıkladılar. Boyun çukurundan meme ucuna kadar uzaklık 19 - 21 santim olursa o meme dik sayılırmış. Peki en dik meme kimdedir? Sorunun yanıtını dün Mine Kırıkkanat'tan aldık: Erkeklerde... Dik meme Amerikalı müsteşar Karen Hughes, "Türklerde gurur var" demiş. Burada bir tercüme hatası olmalı... Geçmiş zamanı, geniş zaman olarak çevirmişler... Antalya ili Kültür ve Turizm Müdür Vekili İsmail Acar, bir gazetede yer alan açıklamasında, "Ören yerlerinin bekçilerinin bile villalar, apartmanlar diktikleri belirlendi. Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Bakanlık üst düzey yetkililerine lüks hediyeler alınmış. Hatta bir müsteşar yardımcısına kadın bile ikram edildiği biliniyor" diyor... Devam ediyor: "Kadın düşmanı değilim. Ama kurumumdaki çalışanların zayıf anından yararlanıp uçkur çözecek kadar da şerefsiz değilim..."CHP'li Feridun Baloğlu, Kültür Bakanı Koç'a soruyor:Kendisine kadın ikram edildiği öne sürülen müsteşar yardımcısı kimdir?Hangi bakanlık üst düzey bakanlık yetkililerine lüks hediyeler alınmıştır?Kimler kimlerin zayıf anından yararlanmıştır, ne yapmıştır?Söz konusu yöneticinin tanımlamasıyla kimler "şerefsiz"dir?Yanıt merak ediliyor. m.asik@milliyet.com.tr Kültür