Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bunlardan biri Danıştay 2. Dairesi'nin geçen şubatta kritik bir türban kararı verdiği, bu karardan sonra malum bir gazetenin Daire üyelerini hedef gösterdiği, Başbakan'ın dava sonuçlanmadığı halde "Bu kararı kınıyorum" diyerek yargıyı etkilemeye çalıştığı vs...Dünkü saldırının yargıya ve hukuka yönelik olduğunu hükümet sözcüleri de kabullendiler.Acaba bu saldırıda yüksek yargıya daha önceki kendi sözlü saldırılarının etkisi olmuş mudur? Ne kadar olmuştur? Umarız bunun muhasebesini yapmışlardır.Daha önce, Başbakan'ın Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıyı derhal kınamayışının bu tür yeni saldırılara onay ve teşvik niteliğinde olduğunu yazmıştık. Aradan 3 gün bile geçmedi Danıştay baskını gerçekleşti. Katil bireysel mi, örgütsel mi? Önemsiz... Siz ülkede hastalıklı bir iklim yaratırsanız, o iklimde elbet habis mikroplar üreyecektir. Tüm ülkenin başbakanı değil de belli bir kesimin lideri gibi davranırsanız, anayasal düzeni sağlayacak yerde anayasal kurumlarla savaşa girişirseniz vahim sonuçlar oluşacaktır. Hukuk dışılığı tespit eden yargı kurumlarını yürütmeyi engelleyen kurumlar olarak takdim etmek Türkiye'yi tehlikeli sulara sürükledi. Sürüklüyor.Danıştay'ın ve yargının başı sağ olsun, büyük geçmiş olsun... Danıştay 2. Dairesi'ne silahlı baskın düzenleyen ve mahkemeyi kana bulayan Alparslan Arslan, bireysel terörist midir, örgüt adamı mı? Cinayeti kim ve ne adına işlemiştir? Bu satırların yazıldığı sırada bilinmiyordu... Ancak bilinenler de vardı kuşkusuz... Başbakan Erdoğan, yurtdışı gezilerine kendine yakın bulduğu gazetecileri davet ediyormuş. Hata... Ara sıra muhalif gazeteci de davet etse belki tazminatlık bir durum çıkar... Mülkiyeliler Birliği'nin dün yayımladığı bildirinin şu son cümlesi de dikkatle okunmalıdır:"Cumhuriyetin temel ilkeleriyle, bu ilke ve değerleri savunan kişi ve kurumları içine sindiremeyen, Anayasa'nın değiştirilemez ilkelerinin bir gün değiştirildiği bir ülke düşleyen ve her fırsatta anılan kişi ve kurumlara ağır eleştiriler yönelterek bunları yandaşlarına şikâyet edenlerin son günlerde yoğunlaşan saldırıları cesaretlendirdiğine ve saldırı ortamının yaratılmasında sorumluluk taşıdığına inandığımızı kamuoyuna duyururuz." Mülkiyeli görüşü Vize almak için İstanbul'daki Avusturya Başkonsolosluğu'na başvuran Murat Özaydın'a vize görüşmesi için 38 gün sonraya gün verildiğini yazmıştık...Avusturya Başkonsolosu Josef Saiger, dün bize, vize konusunda en geç 10 gün sonraya randevu verdiklerini, sözü geçen kişinin görüşmeye çağrıldığını, ancak 35 euro'luk vize görüşme ücretini çok bularak başvurusunu geri aldığını anlattı. Başkonsolos, yurttaşlarımızın vize için 3 ay önceden başvurabileceğini, bu şekilde telaş ve sıkışmanın önleneceğini de sözlerine ekledi... Avusturya vizesi Demirel ne yapmak istiyor? Hedefi nedir? Tam belirli değil. Önceki gün Adana, dünkü Mersin konuşmalarında en çok Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi üzerinde durduğu görüldü. Sık sık laiklik vurgusu yaptı. Zihinlerde bir başka merak da şu: Acaba Baba'nın kondüsyonu yeni bir siyasi seferberliğe uygun mu? Demirel'in bu konuda son 2 günde tam not aldığını söyleyebiliriz.İşte Mersin ve Adana'da geçirdiği son 2 günün programı... Salı sabahı Adana'ya geldi, saat 11.00 ile 14.00 arasında Çukurova Üniversitesi'nde öğrencilerle sohbet etti, soruları yanıtladı. Öğleden sonra Çukurova Genç İşadamları Derneği'nin düzenlediği toplantıya katıldı. Buradaki konuşmasının ardından heyetleri kabul etti. Oradan valiliğe, valilikten de belediyeye geçti, ilin sorunlarını dinledi... Akşam yemeğinde de geniş bir grupla uzun söyleşiler yaptı. 23.00'e doğru odasına çekildi. Dün sabah önce Çağ Üniversitesi'ndeydi. Ardından Mersin Üniversitesi'nde öğrencilerle buluştu... 14.00'e kadar hem konuştu hem öğrencilerin sorularını yanıtladı. Yemeğin ardından Mersin Valiliği'ni ziyaret etti, oradan Mersin Tarım ve Hayvancılık Fuarı'na gitti. Yetmedi, daha sonra Organize Sanayi Bölgesi'nde fabrika açılışı yaptı. Akşam Adana'ya döndü, oradan da Ankara'nın yolunu tuttu... Baba Ankara'ya uçarken geride ayakta duramayacak kadar yorgun çok sayıda insan bıraktı... Genç Baba... AKP tüzüğünde "eşe dayak" maddesi olmadığı için, eşini döven vekile verilecek ceza bulunamamış. Tüzükte olmadığına göre ya vekillerden böyle bir şey beklemiyorlar ya da dayak onlar için gayet normal... m.asik@milliyet.com.tr