Aradan bir yıl geçmeden... Sistem çöktü.. Çünkü hesaba kitaba sığmıyordu... Vatandaş bir yıl içinde eski günlerini arayacak duruma geldi. Hastalar ilaca ulaşmak için artık günlerce kapı kapı sürünüyor... Derken "1 Temmuz" kararıyla yaraya tuz ekildi...Bu karara göre... Ayakta tedavilerde artık paket fiyat uygulanacak. Rakam tedavinin ve gidilecek hastanenin türüne göre 29 ile 54 YTL arasında değişiyor. Prof. İrfan Soykan olacakları haber veriyor:"Örneğin iç hastalıklar branşı için belirlenen fiyat 44 YTL... Fiyatın çok komik olduğu yetmezmiş gibi buna kan tahlilleri, endoskopik incelemeler, akciğer filmi, tomografi, magnetik rezonans da dahil..."Şimdiye dek sosyal güvenlik kurumları muayene ücreti olarak hekime 15 YTL ödüyordu. Ayrıca hekimin istediği tetkiklerin bedelini de eksiksiz karşılıyordu. Şimdi her şey dahil 44 YTL ödeyecek.Ancak (ayakta tedavilerde) hekimin hastadan isteyeceği kan tahlilleri, tetkik, röntgen, tomografi, MR gibi masrafları ödemeyecek. Bu kural özel hastanelerde geçerli olacak. Netice; hekim hastaya gözüyle bakarak ve dinleyerek teşhis koyacak... Ya da hasta tetkikleri cebinden ödeyecek... Fakir fukara yandı... Çok değil daha geçen yıl.. Büyük fiyakayla SSK'yı lağvettiler, SSK eczanelerini kapadılar... Kuyrukları kaldırdıklarını, halkı ferahlattıklarını iddia ettiler... Bir yanda orman yangınları, diğer yanda sel baskınları... Ülkenin merkezi felç olunca kuzeyi suya, güneyi ateşe teslim. Deniz Zengin, dünkü "Aşk kolası" başlıklı yazıyı okuyunca Devekuşu Kabare'nin 80'li yıllardaki "Yasaklar" oyununu anımsamış... Oyundaki "Minik Kelebek" kısmı şöyleydi: "Minik minik minik kelebek, minik kelebek, minik kelebek. Uç özgürce uç, durmak ne demek"Sansürden sonra bu sözler şu şekle dönmüştü:"Minik minik minik kelebek, minik kelebek, minik kelebek. Dur sakince dur, uçmak ne demek" Lale Devri... Necati Özgül, eşi ve çocuğuyla 17 Haziran'da Trabzon'a gidiyor. Dönüş 2 Temmuz'da... O gün Trabzon'da havaalanına geldiğinde uçaktaki yerlerinin iptal edildiği bildiriliyor kendisine... Tartışma sırasında görevliler hatanın kendilerinde olduğunu da kabul ediyor. Özgül ailesi aynı gün 20.30 uçağıyla İstanbul'a dönüyor. THY'de bu da olabiliyor. Alana gittiğinizde yerinizin iptal edildiğini öğrenebiliyor, "Hata bizde ama yapabileceğimiz bir şey yok" yanıtı alabiliyorsunuz. Peki o seferde sizin yerinize kim uçuyor? İşte can alıcı soru bu!! THY'nin halleri... Muhabirimiz Bülent Sarıoğlu'nun dün birinci sayfada yayımlanan haberi:"Eğitimde Nurcu bir genel müdür... Çocuklar ona emanet" başlığını taşıyordu...Acaba şaşırmalı mı? Neden? Bu atamayı yapan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Nurculara uzak biri mi ki?Bakınız Hüseyin Çelik, 1995 yılında katıldığı Uluslararası Bediüzzaman Semineri'nde yaptığı konuşmada (26 Şubat 2004 Milliyet) ne diyor:"Ülkemizin huzur ve güvenliği için, ülkede kardeşliğin tesis edilmesi için, Türkiye'nin geçmişte olduğu gibi İslam âlemine önderlik yapabilecek maddi ve manevi konuma gelebilmesi için, bugün Bediüzzaman'a dönüp onun teşhislerini tedavi için vazettiği tekliflerini mutlaka hesaba katmamız gerektiği kanaatindeyim..."Sayın Çelik aynı konuşmasında şu cümleyi de sarf ediyor:- Eğer cumhuriyetin başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı.Çocuklar kimlere emanet? Dikkatinize sunulur.* * *Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Alevi çocuklarının zorunlu "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" derslerine katılmalarını insan haklarına aykırı buldu. Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik dün yol gösterdi:- Veli çocuğunun bu dersi okumasını istemiyorsa dilekçeyle başvuracak. Kimliğinde İslam yazılı olan bu dersi alır, yazdırmayan almaz.Anayasa'nın (Çelik'in habersiz olduğu anlaşılan) 24. maddesi şöyle diyor:"Kimse dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."İktidardaki kadro muhalefet yıllarında din ve vicdan özgürlüğünden dem vurur dururdu. İktidara geldi. Din ve vicdan özgürlüğü dedikleri şeyin kendi özgürlükleri olduğunu, kendilerinden başkasına bu özgürlüğü tanımaya hiç niyetli olmadıklarını her gün bir başka örnekle ortaya koyuyorlar. Çocuklarımız kimlere mi emanet? Onlara... Nur içinde yaşa!.. Hatay'dan bir üniversite öğrencisi yazıyor... "Asi Nehri'nin hali içler acısı. Adeta üstü açık kanalizasyon. Ali Dibocular Asi'yi temizlemek için bir şey yapmayacaklar mı?" m.asik@milliyet.com.tr