Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Kuşadası muhabirimiz Latif Sansür, pazar günü İzmir Alsancak Stadı'nda, Kuşadası - Göztepe maçında görevliydi. Saha içinde Milliyet'ten başka muhabirler olduğu için, aralarında anlaştılar ve Latif maçı "yukardan" izlemek üzere tribüne çıktı.
Birkaç dakika sonra bakın ne oldu... Latif anlatıyor:
- Bir ara bir taraftarın polis tarafından tartaklandığını gördüm ve refleks olarak fotoğraf makinemi elime aldım. O an yanımda bitiveren 2 - 3 polis memuru hiçbir şey söylemeden, hiçbir şey söylememe de fırsat vermeden tekme ve yumruklarla vurmaya başladılar. Beni tanıyan taraftarların "O gazeteci! Yapmayın!" sözlerini duyunca daha da hınçla vurmaya başladılar. Yüzlerce kişinin, CHP İlçe Başkanı, Belediye Başkanı ve bürokratların gözü önünde yediğim meydan dayağından sonra merdivenden aşağı ittiler beni. Şans eseri kurtuldum. Ama durmak bilmediler. 7 - 8 tanesi aşağı gelip aralarına alarak vurmaya devam ettiler. Başlarındaki komiser tüm bunları seyretmekle yetindi. Sonra boş bir çuvalı sürükler gibi tişörtümden tutarak kapıdaki başkomisere götürdüler beni. Başkomiser, olağan bir manzara görmüş gibiydi; "Olur böyle şeyler" dedi. Yetkili biriyle görüşmek istediğimi ısrarla belirtince tribünden sorumlu emniyet amiri çağırıldı. Tehdit ve küfürler savurmaya devam eden polislerden şikayetçi olduğumu söyledim kendisine. Şöyle bir baktı; "Sen şimdi git, sonra bakarız" dedi, sırtını dönüp gitti..."
Arkadaşımızın anlattıklarını Sayın ilgililerin dikkatine sunuyoruz.

"Hemen her ilçenin bir düşmandan kurtuluş günü vardır. Yolumuz yılın altı ayı kardan kapalı olduğu için bize düşman bile gelememiş. Ne yapalım, biz de her yılın bir gününü kardan kurtuluş günü! olarak kutlarız."
Kar yüzünden yılın yarısını dünyadan kopuk yaşamak zorunda kalan Bahçesaray'ın Belediye Başkanı Naci Orhan bu ilçenin dertlerini, sorunlarını bize espriyle anlatıyor... Biz Bahçesaray'ın ağlanacak halini biraz da gülerek dinliyoruz... Söz yoklara geliyor.
- Neler yok örneğin ilçenizde?
- Devletin ne kadar gereksiz memuru varsa hepsi var. Ama ne kadar gerekli memuru varsa hiçbiri yok. Adliye yok, o yüzden hakim yok, noter yok, tapu memuru yok, doktor...
- Hakim yoksa, adli anlaşmazlıklarınızı nasıl hallediyorsunuz peki?
- Millet, karda kışta, altı yedi saat yaya olarak ve binbir eziyete katlanarak Gevaş'a gitmek yerine hakkından vazgeçiyor, birbirini affediyor.
- Başka?
- Televizyon yok, elektrik...Hayır, elektirik var. Devletimiz ilçemize arada bir elektrik veriyor.
- Ya hayvancılık?
- Devlet yurtdışından damızlık inek ithal etmişti...Her ilçeye birkaç tane dağıttılar ama bize vermediler.
- Niye?
- Efendim, inekler Avrupalı ya, sürekli veteriner kontrolünde olmaları gerekiyormuş. Bizde veteriner olmadığı için hayvanlar telef olmasın diye vermemişler. Sizin anlayacağınız hayatta inek olmak varmış.
- Tekrar yol durumunuza dönsek...
- Geçenlerde bir üsteğmen bizim ilçeye tayin olmuş, yol durumunu öğrenmek için Van'dan bana telefon etti. Kendisine, bizim yolumuz kışları kardan, baharları çamurdan, yazları da terörden kapalıdır efendim, dedim. Yahu sizin yolunuzun açık olduğu zaman yok mu diye sorunca, 12 ay açıktır dedim, ama havadan helikopterle gelirseniz tabii...
- Çok kötü bir tablo çizdiniz. Umut verici hiçbir gelişme yok mu sizin için?
- Bizim ilçenin hemen yanıbaşında beşyüz yıllık kocaman bir ceviz ağacı vardır. Seçim zamanı geldiğinde politikacılar nutuklarını orada atarlar. Bize hep vaatlerde bulunurlar, umut saçarlar. Onların yanında bu ağactan (Umut Ağacı) diye söz ederiz. Ama onlar gidince, kendi aramızdaki asıl adını söyleriz: Yalan Ağacı!

Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyelesi Prof. Mehmet Bekaroğlu, yaptığı araştırmayla, Karadenizli yurttaşlarımızın erkek çocuklarına nicedir "Temel" ismini koymadıklarını saptamış...
KTÜ'de öğrenim gören 30 bini aşkın öğrencinin yarısını Karadeniz illerinden gelenler oluşturuyormuş. Bu 15 bin Karadenizli öğrenci içinde kaç tane "Temel" varmış, biliyor musunuz?.. Sadece ve sadece 27 tane...
Profesör Bekaroğlu, konuya "psikolojik" bir boyut da getiriyor:
- Karadeniz fıkralarında başkahraman olarak "Temel" adının sık kullanılması, bu ada olan ilginin azalmasına yol açtı. Malum, Temel'e ithaf edilen fıkraların çoğu uydurma ve bu karakterle alay edilmesine yol açacak nitelikte. O yüzden aileler çocuklarıyla alay edilmemesi için "Temel" ismini kullanmıyor artık.

Nasıl olmuşsa olmuş, Bill Clinton, Boris Yeltsin ve Mesut Yılmaz Tanrı'nın huzuruna çıkmış, oradan aldıkları haberlerle Dünya'ya dönmüşler. Clinton ve Yeltsin aldıkları izlenimleri kendi meclislerine "Size bir iyi bir kötü haberim var" diye söze başlayıp şöyle anlatmışlar: "Tanrı vardır ve 2 bin yılında kıyamet kopacaktır"... Mesut Yılmaz ise TBMM'de kendi izlenimlerini şöyle aktarmış: "Bu olay benim dünyanın üç önemli liderinden biri olduğumu kanıtladı ve 2 bin yılında bütün sorunlarımız çözülüyor"





Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr