Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bütün bunlar olurken, gelecekte neler olacağı da böylesine aşikârken Türkiye ne yapıyor? Bizim kırmızı çizgiler ne oldu? Diplomat dostumuza kulak veriyoruz."Maalesef artık tribünde seyirciyiz. Kürtler Amerika'yla, Arap dünyası Sünnilerle, İran Şiilerle yakın temas halinde olayların gelişimini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışırken bizim Türkmenlerle bile diyaloğumuz kalmadı gibi... Özellikle son seçimde kötü sınav vermelerinden sonra, hükümet Türkmenleri adeta defterden sildi. Amerika'nın da kendisini kaale almadığını görünce, yapacak bir şey yok, düşüncesiyle kabuğuna çekildi..."Bizim çok yönlü dış politika Kuzey Irak'ta havluyu atmış durumda. Irak'ta yeni anayasanın yazımı, birkaç itiraz noktası dışında tamamlandı. 15 Ekim'de halkın oyuna sunulacak. Kabul edilirse, ki öyle görünüyor, karşımıza çıkacak yeni Irak'ın yapısı şimdiden belli; Şeriat kurallarının egemen olduğu... Şiilerin ve Kürtlerin askeri güçlerini koruduğu, iki bölgeli federal bir ülke. Sonrasını tahmin etmek için falcı olmaya gerek yok; federalizmden 2 veya 3 bağımsız devlete geçiş0... Güneyde muhtemelen Mezopotamya adlı bir Arap devleti, kuzeyde Kürdistan. Dostunuza bir gün düşmanınız olabilirmiş gibi davranın. *** Dostlar gelir gider ama düşmanlar kalır ve birikir. İstanbul'da biz neyi düzenledik: "Formula 1 İstanbul Grand Prix'si"ni...Peki şunun Türkçesi yok mu? Prof. Cem Say, Almanlardan Fransızlara, İtalyanlardan İspanyollara dek her ülkenin bu yarışın adını kendi dilinde "Formül Bir" şeklinde söylediğini anımsatıyor. Bizim "Grand Prix" dediğimiz şeye de Almanlar "Grosser Preis", İtalyanlar "Gran Premio" (yani "Büyük Ödül") diyorlar. Üstelik onların dili İngilizce'ye bizden daha iyi döner. Ama kendi dillerini daha çok sevdikleri ve saydıkları için kendi dillerinde konuşmayı yeğliyorlar. Formula Grand Prix Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Gosses, "Erdoğan, Doğu sorunu konusunda tabuları yıktı" demiş. "Ortalığı karıştırdı" diyenler de var... Çorlu'dan zahire ticareti yapan okurumuz yazıyor: Toprak Mahsulleri Ofisi'ne buğday sattık. TMO, ilk 10 ton buğday bedelini peşin, geri kalan buğday bedelini de 30 gün sonra ödeyeceğini belirtmişti. 2 hafta önce, 18 Ağustos'ta 18 Temmuz teslimatının kalan ödemesinin yapılması gerekirdi. Ödeme yapılmadı. 25 - 26 Ağustos ödemeleri için Ofis'e gittiğimizde, bırakın 25 Ağustos ödemelerini, 18 Ağustos ödemelerinin bile yapılmadığını öğrendik. Çiftçinin sefalet ücretlerine mahkûm edilmesi bir yana, o para da vaktinde ödenmiyor. Çorlu'da para yok Hükümet, TCK'yı değiştirip kaçak Kuran kurslarının faaliyetini fiilen serbest bırakırken de... Daha sonra bu kursların denetimini Milli Eğitim Bakanlığı'ndan alıp Diyanet İşleri Başkanlığı'na devrederken de eleştirilere aynı yanıtı veriyordu:"Hiç kimse öküz altında buzağı aramasın. Bizim kaçak kurslara göz yummak gibi bir düşüncemiz yoktur. Bu konudaki yasalar neyi öngörüyorsa aynen yerine getirilecektir."Sonrasını merak ediyorsanız, buyrun Burdur Müftüsü Mehmet Köse'nin dünkü Cumhuriyet'te yer alan itiraf niteliğindeki şu sözlerine:"Önceden müfettişler, 12 yaşından küçük öğrencileri dışarı çıkarıyordu. Aileler de bir daha kursa göndermiyordu. Ancak bu yıl bir müsamaha geldi ve 12 yaşından küçük çocuklar çıkarılmadı. Böylece sayımız arttı."Şimdi Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'na soralım; bu itiraf karşısında tutumunuz ne olacak? Müfettişlerinizi seferber edip, kaçak ya da 12 yaşından küçük öğrenci kabul eden kursları denetlemek mi? Yoksa bir gerekçe yaratıp Burdur Müftüsü'nün ayağını kaydırmak mı? Müftüden al haberi Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde zaman zaman öğrenci - öğretmen aşkları ortaya çıkıyor, basına yansıyor. Komedyen Jay Leno, Gece Yarısı şovunda anlatıyor: - Yetkililer açıkladı, Kaliforniya'da öğretmen açığı giderek artıyormuş. Böyle giderse 2007 yılından sonra öğrenciler artık kendi aralarında seks yapmak zorunda kalacak. Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, İş Bankası'ndan alınan 1.3 milyon YTL'nin 1.1 milyon YTL'sini Devlet Tiyatroları Vakfı'na aktarmış. Bu olay "büyük yolsuzluk" olarak İslamcı basında boy gösterdi. Bilgin diyor ki:- Önce kasıtlı soruşturma yapıp bir dosya hazırladılar. Şantajla istifaya zorladılar. İstifa etmemem üzerine görevden aldılar. Şimdi kamuoyundaki tepkiler üzerine dosyadan istediklerini çekip basına sızdırıyorlar. Yalnızca Bakan Atilla Koç'un elinde bulunan bir dosyayı basına kim sızdırabilir? m.asik@milliyet.com.tr Ne oyunlar var!