Dalgınlık üzerine: Gözlüğünü kaybetmek ve bulup taktıktan sonra aramaya koyulmak...Kandırma üzerine: Evinden çıkmadan piyanoya oturup saat başı (ve ayrıca her yarım saatte bir) çalar saat sesi çıkarmak ve komşularda böyle bir saate sahip olunduğu izlenimi uyandırmak...Dikkatsiz olmak üzerine: Kalabalıkta kaybolmak ve polis karakoluna gidip eşkâlini bildirmek...Dikkatli olmak üzerine: Ellerin üzerinde yürüyüp kafasına kiremit düşmesini engellemek...İyi niyetlilik üzerine: Duvarda delik delip gece yarısı kapıcıyı uyandırmadan anahtarsız evine girebilmek...Alaycı olmak üzerine: Gece vakti bir dükkân sahibini öldürüp kapısına "vefat nedeniyle kapalıdır" ibaresini koymak...Beceriklilik üzerine: Barometreye bakıp saatin kaç olduğunu anlamak...Terbiyelilik üzerine: Kıçının üzerine oturmadan önce ondan özür dilemek... Enis Batur, "Kara Mizah Antolojisi"nde yerli ve yabancı yazarlardan kara mizah örnekleri sunuyor okura... Batur, Fransız yazarı Alphonso Allais'i "Kara mizahın en zarif kalemi" olarak tanıtıyor. İşte Alais'in değişik konular "üzerine" tanımları... Mizah gerçek üzerine kuruludur, hiç üvey baba üzerine espri duydunuz mu? "Şimdiki büyük mücadele ortadaki doğruları halka duyurmak isteyenlerle istemeyenler arasında cereyan etmektedir. Bütün vatanını sevenler, aydınlar, öğretmenler, gençler bütünüyle Türkiye'nin Atatürkçü zinde güçleri, tek kelimeyle kendilerini satmamışlar birleşerek, gizlenmek istenen gerçekleri kitlelere mutlaka duyurmak için her türlü fedakârlığı göze aldıkça, Türkiye'nin kurtulma hızı kimsenin tahmin edemeyeceği hızla gelişecektir."Çetin Altan bu satırları 1965'te yazmış. Görev yerine getirilmedi ki... Nasihat bugün aynen ve daha acilen geçerli... Nasihat geçerlidir Devlet Tiyatroları'nın yeni Genel Müdürü, eski bir gişe memurunu müdür yardımcısı yapmış. Yeni dönemde Genel Müdürlük'te epey komedi sergilenecek gibi görünüyor... Aksaray'da Vatan Caddesi'nin kenarında göze çarpan, kırmızı tuğlalı küçük cami 1100 yıllık, Konstantinos Lips Manastırı'ndan bozma Molla Fenari İsa Camii'dir. Bu caminin kapısındaki tabelada Türkçe 1967 yılında onarıldığı yazıyor. Görünürde başka ne Türkçe, ne İngilizce bir yazı var. Neden böyle tarihi yapıların uygun bir köşesine İngilizce ve Türkçe inşa tarihleri ile hayat hikâyeleri yazılmaz? Bu kadarcık zahmete bile girmeden turistik ülke nasıl olunur? İsa Fenari... Gençler zaman zaman soruyor: - Olup biteni anlamak, ülkemizin nereye gittiğini kavramak için neler okuyalım?Bu konuda son yıllarda epey kitap yazıldı...Ülkenin nereden nereye geldiğini anlamak için ilk okunması gerekli kitaplardan biri kuşkusuz Prof. Çetin Yetkin'in "Karşı Devrim" adlı çalışmasıdır. Türkiye'de Cumhuriyet devriminin 10 Kasım 1938 günü durduğunu, o gün bugün bir karşı devrimin yaşandığını Çetin Yetkin örnek olaylarla pek güzel anlatır.Haydar Tunçkanat'ın "İkili Antlaşmalar" adlı kitabı Türkiye'nin dizginlerinin ABD eline nasıl verildiğini anlamak isteyenlere bilgi verir.Eski Başsavcı Vural Savaş, son yıllarda bir savcı titizliği ile çalışarak Türkiye'nin dört bir yandan nasıl çökertilmeye çalışıldığını, belge ve bilgiye dayanarak özlü kitaplarla sergiliyor... Cumhuriyet Çökerken ve Emperyalizmin Uşakları mutlaka okunmalı.Türkiye'nin istikameti konusunda titiz çalışmalar yapan bir başka yazar Metin Aydoğan... Onun kitapları, özellikle "Bitmeyen Oyun" ve "Türkiye Üzerine Notlar" okunmalı...Cengiz Akıncı'nın önceki kitapları gibi "Yeni Osmanlı Tuzağı" adlı sonuncusu da çok iyi bir çalışma...Mustafa Yıldırım'nın "Sivil Örümceğin Ağında"sı, Türkiye'nin sivil toplum örgütleri aracılığıyla nasıl satıldığını anlatan tek kitap olması yönünden önemli. Mutlaka okunmalı."Şu Çılgın Türkler"in okunması gerektiğini söylemeye gerek yok. Zaten okunuyor...Elbet Erol Manisalı'nin kitapları da unutulmamalı... m.asik@milliyet.com.tr Öz kaynaklar