Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İktisatçı Selim Somçağ, kendi adını taşıyan internet sitesinde Kavgamın satışının "zoraki" pompalandığını söylüyor. İthaki Yayınları Koordinatörü Füsun Taş, ricamız üzerine yaptığı piyasa araştırması üzerine bu görüşü doğruluyor. Kitabın satışının "çok sattığı" yolundaki balon haberler ve "fiyatının 6 YTLye çekilmesinden" sonra patlama yaptığını kaydediyor.Kavgamla ilgili haberler neden pompalanıyor? Selim Somçağ, Robert Pollockun Wall Street Journaldaki yazısını anımsatıyor. Bu yazı Türk-ABD ilişkilerinde bir kilometre taşıdır. Yazıda Türk halkı hem Amerikan aleyhtarı hem de Yahudi düşmanı olmakla suçlanıyordu. Bu tür yazıların bir amacı, Türkiyeyi korkutarak Irak, İran, Suriye konularında ABD çizgisine çekmektir... "Kavgam"ın satışının pompalanması ve bunun dünyaya duyurulmasının ikinci amacı da, Türkiyeyi Yahudi düşmanı gösterip fanatik İslamcı Ortadoğu tablosunun içine daha kolay yerleştirmek... Türk halkını şeytanlaştırmak ve ABD halkını Türkiyeye karşı bir harekâta alıştırmaktır. Hitlerin "Kavgam" kitabı, Türkiyede neden durup dururken çok satmaya başladı? Neden Batı basını bu konuyu çok önemsedi? ANAPa geri dönen Erkan Mumcu, "Özalın misyonunu tamamlamaya geldim" demiş. Çok geç... O misyonu kapkaççılar tamamladı bile... Aradan on sene geçti, adalet buysa, yerini buldu... "Periler Ülkesinde" tekrar yerine dikildi... Hatırlayacaksınız... Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, bundan 10 yıl önce "Tükürürüm ben böyle sanatın içine" diyerek Ankara Altınparktaki iki heykeli depoya kaldırmıştı. Heykellerin biri Azade Köker, diğeri Mehmet Aksoy imzalıydı. Mehmet Aksoy geri çekilmedi. Heykelini hukuk yoluyla savundu. Önce tazminata mahkûm olan Melih Gökçek, birkaç gün önce de mahkemenin sıkıştırması üzerine Mehmet Aksoyun heykelini tekrar Altınparktaki yerine koydurdu... Heykel kırık dökük. Ama artık yerinde. Sanat ve hukuk, tüküren kişiye tükürüğünü geri aldırdı. Heykel temizlendi... Heykeli yalamak... Tezkerenin reddinden sonra "B planımız var, Türkiye olmadan da kazanırız" diyen ABD yönetimi, şimdi Iraktaki başarısızlıktan Türkiyeyi sorumlu tutuyor. B planının içeriği anlaşıldı; sıkışınca Türkiyeyi suçlamak !.. "Matbuat hürriyetinden tevellüt edecek mahzurların izale vasıtası yine binnefis matbuat hürriyetidir."Yani: "Basın özgürlüğünden doğacak sakıncaların giderilme yolu yine basın özgürlüğüdür."Atatürk, bu cümleyi ayaküstü bir sohbette ya da bir gazete ziyaretinde söylemiyor... 1931 yılından itibaren ortaokul ve liselerde okutulan, kendi el yazısıyla kaleme aldığı "Medeni Bilgiler" adlı kitaba yazıyor... Kitap yıllarca okullarda okutuluyor.Ve 70 küsur yıl sonra bizler gazetecilere 23 ayrı suçtan hapis cezası öngören bir ceza yasasını tartışıyoruz...Yasanın maddelerinden birini ele alalım...MADDE 304- Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Tahrik fiilinin basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Basın davalarında deneyimli Avukat Fikret İlkiz diyor ki:- Bir köşe yazısında ABDyi sert şekilde suçlarsanız, bu yazınız "ABDnin Türkiyeye karşı hasmane hareketi için tahrik" sayılarak cezaya çarptırılabilirsiniz.Ceza da ceza hani. Asgari 13 yıl hapis... Bırakalım mahkûmiyeti... Gazeteciler en azından mahkemelerde uğraşıp duracaklar... Mahkemeye düşmemek için yazı alanlarını daraltacaklar..Adalet Bakanlığı, Meclise değişiklik tasarısı sevk ederek, yasayı düzeltme yoluna gidebilir. Ancak, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve hükümet hiç o havada görünmüyor. Haydi hayırlısı! m.asik@milliyet.com.tr Eza yasası