El sallayarak, parmak şıkırtarak garsonu çağırdı.- Kayfe istiyrem.Yeni türedi zenginlere alışık olan garson, hemen klasik taktiğini uyguladı.- Kahveniz nasıl olsun efeeem? Türk, sade, az, çok? Nescafe Gold, sütlü, sütsüz? Irish, Espresso, Capuccino, Columbia, Kenya, Brezilya, French, Calypso, Brulot? Yoksa, Tia Maria kahve likörü mü?Reşo ürperip kendine döndü.- Hele sen babo, sen yine bana demli bir çay getiriysen...(Fıkra Kurthan Fişekten) Sınıf atlayan Reşo İstanbula gelmişti. Kol saati platin Rolex, altın kolyesi Cartier, kravatı Versace, çorabı krem Burlington, ceketi Valentino, pantolonu Cardin, siyah papuçları Bally, çıkarken vestiyerde unuttuğu kaşkol ve pardösüsü Burberrys idi.. Milletvekillerinin parti değiştirmesi seçmen nezdinde fazla bir şey ifade etmez... Çünkü seçmenin çoğu da her seçimde parti değiştiriyor... Mahkemeye tanık olarak giden Temele yargıç sormuş:- Hiç evlendin mi?- Evlendim...- Kiminle evlendin...- Bir kadınla...Yargıç kızmış:- Tabii bir kadınla evleneceksin, sen hiç erkekle evlenen kimse duydun mu?- Duydum...- Kim o?- Benim bacum bir erkekle evlenmiştur... Tanığın karısı... Turing Kurumunun Başkanı, aynı zamanda 40 yıllık turizmci Ferit Epikmen dostumuz anlattı...Bu yıl iki ayrı olayda iki Japon turistin başına aynı olay gelmiş...Arap turist kılığında kişiler Japon turistlerle ilişki kurup onlara enjeksiyonla içine uyuşturucu katılmış Coca Cola ikram etmiş. Turistler uyuyunca külotlarına kadar soyulmuş... Japonyadan gelen turistlere şimdi "Sakın Türkiyede kimseyle konuşmayın" uyarısı yapılıyormuş... Ne talihsizlikler geliyor başımıza... Bu tür olaylar önlenip sanıklar yakalanmadıkça daha da gelecek... Japon dostlar ve... Fransada bir kentin uzunca bir sokağına peş peşe dört fırın açılmış. İlk açılan fırının camekânına "Burada şehrin en iyi ekmeği üretilir" yazılmış. İkinci fırının camekânına "Fransanın en iyi ekmeği" harfleri işlenmiş... Üçüncü fırın daha da ileri gitmiş, camekânına "Dünyanın en iyi ekmeği" diye yazmış. Dördüncü fırın mı? O sadece şöyle demiş:"Bu sokağın en iyi ekmeği bizde pişer." Fırınlar Almanya Başbakanı Schröder, İlerleme Raporunda Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması önerilirse "şartlı evet" kararı alabileceklerini söyledi. Schröder "Türkiyenin adaylığını destekliyoruz" diyordu her ağzını açtığında. "Şartlı evet"e dümen kırdı... O şartlar nedir diye sorarsanız... Herhalde Türkiyenin asla yerine getiremeyeceği kimi koşullar...Ne demişti Alman Dışişleri Bakanı Fischer Kopenhagda:- Önce uyutun, sonra unutun...Sanırız bu taktik geçerliğini koruyor... Bizim hükümet her konuda alttan aldıkça Avrupalı istediği gibi manevralanıyor...***Türkiye kendini AB ve Avrupaya kabul ettirmek için ne yapmalı?Bu soruyu sorduğumuz bir yabancı siyasetçi yıllar önce demişti ki:- Avrupanın geleceğine katkıda bulunmalısınız... Bu katkı bilim düzeyinde, fikir düzeyinde, sanat düzeyinde, spor düzeyinde her düzeyde olmalıdır... Avrupa bu katkıyı hissettiği anda sizi kabule hazırlanacaktır...O zaman soralım: ABye girersek Avrupaya katkımız ne olur?Sorunun yanıtı için ülke gündemine bakmak yeterli...İmam hatip tartışmaları... Türban tartışmaları... Kamusal alan tartışmaları...Bilimden, sanattan, edebiyattan yana pek zenginliğimiz yok...Avrupanın yarınına olsa olsa imam hatip ve türban tartışmalarıyla katkıda bulunabiliriz... Avrupa ülkelerinde imam hatip okulu ve cami açıp okullara türbanı sokmak için çalışırız... Engel olurlarsa başlarına dert oluruz...Avrupa bu katkılarımızdan yararlanmak için bizi ABye alır mı? Siz olsanız alır mısınız? Önce uyuttular Bugün Milliyet Pazarda modacı Kerim Kerimolun tavsiyelerini okuyacaksınız... "Smokinle beyaz yelek giyilmez", diyor ünlü modacı... Delikanlı evleniyormuş. Düğün salonuna smokinin içine beyaz yelek giyip gelmiş. Babası durumu görünce çıkışmış... Delikanlıdan cevap: - Ama baba bak herkes beyaz yelek giymiş smokinin içine... Adam iyice küplere binmiş: - Garson ulan onlar... m.asik@milliyet.com.tr