Kıbrıs'ın en dikkat çeken özelliği sessizliği... Özellikle geceleri sessizlik adeta kulaklarınıza basınç yapıyor. Hava temiz mi temiz. Geceleri portakal çiçeği kokuyor. Tatil için gerçek bir cennet...Ne var ki Türkiye'den her gelene aynı gözle bakılmıyor.Asil Nadir'in "Kıbrıs" gazetesi, dün Türkiye'den pasaportla gelinmesini öneren satırlara yer vermişti.Çünkü feribota atlayan cebinde beş parasız Kıbrıs'a macera aramaya koşuyor. KKTC sakinleri, son zamanlarda hırsızlığın bu yüzden rekor boyutlara ulaştığını söylüyor...Kıbrıslı dostlarla çözüm üzerinde konuşuyoruz... Biri:- Şu noktayı gözden kaçırmayın, diyor. KKTC halkının yüzde 80'i cebinde Rum kimliği ve Rum pasaportu taşıyor. Yarın Rumlar KKTC Türklerinin kendi vatandaşları olduğunu öne sürerek bugün akla gelmeyen kimi dayatmalarda bulunabilirler... Kıbrıs ilginç bir parçamız... Dünkü mevzuya ek... Ankara'da Çayyolu Metrosu'nun üzerinde bitiş tarihi olarak 2004 yılı nisan ayı belirtiliyor. Yıl 2005, aylardan nisan, günlerden cuma... Çayyolu Metrosu'nun inşaatı sürüyor. Tabela orada duruyor. Kıbrıs hem yakın hem uzak bir parçamız... İstanbul'dan Ankara uçakla 45 dakika... Kıbrıs ise sadece yarım saat ötede; 1 saat 15 dakika... Ancak uçak fiyatı 250 - 300 milyon gibi hayli uçuk rakamlarda... AKP'li bir milletvekilinin imam kardeşi, hastaneye müdür olmuş. O hastanede, "Allah acil şifalar versin kardeşim" şeklinde bir tedavi yöntemi uygulanıyor galiba... Erdemir'den Erdemir'in satışıyla ilgili yazımız üzerine İsmail Emen şu notu göndermiş:"1980'li yılların sonu. Kalkınma Bankası'nda genel müdürüm. Şişe Cam Genel Müdürü Sayın Adnan Çağlayan, arayıp randevu istedi... Eski bir dost olarak saygı duyduğum bir insandır. Hoşbeşten sonra sadede geldi ve Denizli Cam'ı istiyorum dedi. Çok memnun oldum. Biz de iştirakleri satmaya çalışıyoruz. Çoğunluk hisseleri bizde olan Denizli Cam'ın Şişe Cam'da olması demek emin ellerde demektir diye düşünüyorum. Bir ara "Alınca ne yapmayı düşünüyorsun" diye sordum. "Kapatacağım, ihracatta fiyatımı bozuyor" dedi.Tabii vazgeçtik satmaktan. Erdemir ile ilğili Ereğlililerin "Rakipler alıp kapatacak" endişesini okuyunca bu anımı hatırladım. Olmaz olmaz değil bu işler." Başbakan'la Kıbrıs sohbeti...Kıbrıs'ın çiçeği burnunda başbakanı Ferdi Sabit Soyer'le Girne Merit Otel'de zarif bir akşam yemeğinde birlikteyiz. 1970'lerde, öğrencilik yıllarında, Ankara'da sol siyasetle tanışmış, TİP ve TKP'ye sempati duymuş, yıllar içinde liberal politikalara geçiş yapmış... Talat'la aynı yolu izlemiş... Kıbrıs'ın tarihini ve koşullarını iyi bilen, birikimli ve donanımlı bir siyasetçi Soyer... Kıbrıs'ta bundan sonra ne olabilir? Yarın Rumlar Kıbrıs'ın tümüne hâkim olursa Türklere hayat hakkı tanır mı?Kesinlikle hayır, diyor Ferdi Sabit Bey... Eğer Rumlar Kıbrıs'a hâkim olursa Türklerin durumunun 1960'ın da gerisine düşeceğini düşünüyor...- Kıbrıs'ta çözümün olmazsa olmazları nelerdir?- Türkiye'nin garantörlük hakkı her koşulda sürmeli... Ada'daki asker sayısında indirime gidilebilir ama asker Ada'daki varlığını mutlaka sürdürmeli....- Nedir uzun vadeli hedefleriniz?- Kıbrıs'ı kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi haline getirmek... Bu şekilde siyasi çözümün de kolaylaşacağı görüşünde.Ekonomide elini kolunu bağlayan bir durumu yansıtıyor bize...Kıbrıs Merkez Bankası'nın 5 yönetim kurulu üyesinden 3'ü hâlâ Türkiye tarafından atanıyor. Mali politikaların tayininde KKTC rahat hareket edemiyor... Örneğin faizler Türkiye'ye göre yüksek. Türk bankaları topladıkları mevduatı Türkiye'ye taşıyor. Hükümet bu durumu değiştirmekte zorlanıyor. Kıbrıs'ın geleceğinde turizm önemli yer tutuyor. Ne var ki turizm gibi alanlara kredi vermekte de zorlanıyor KKTC hükümeti... O yüzden Merkez Bankası'na özerklik istiyorlar...Kıbrıs, Türkiye'den alan değil, Türkiye'yle eşit bir ekonomiye sahip olabilir.Bu yolda da görev daha çok Türkiye'ye düşüyor. Türkiye'nin dış politika tarihi: Dost ülkeler müttefikimiz değil, müttefik ülkeler dostumuz değil!.. m.asik@milliyet.com.tr