Satışı Yunanlılar yüzde 73 oranında, Türkler ise yüzde 64 oranında olumlu karşılıyor.Neden? Bizimkiler bu soruya genellikle "Sermayenin yerlisi yabancısı olmaz, yabancı sermaye o millet bu millet diye ayrılmaz" gibi bilgiç yanıtlar veriyor...Yunanlılar ise kendilerine ait bankaların, GSM operatörlerinin, ulusal TV'lerin hatta süper marketlerin Türklerin eline geçmesine karşı çıkıyorlar...Neden onlar öyle de biz böyleyiz... Çünkü bizimkiler, beyinleri yıkana yıkana toplum ve ülke çıkarının nerede olduğunu unuttu da ondan...Ülkede ne var ne yok satışa çıkarılmasını halka liberal ekonomi diye bellettiler.Memleket satılıyor diyenleri "statükocu", "devletçi", "milliyetçi" "dinozor" diye karaladılar.Halkın malı olan devlet kuruluşlarının ona buna peşkeş çekilmesi "özelleştirme" oluyordu. Her türlü sömürüye de fiyakalı ad bulundu: Küreselleştirme...Beyni yıkanmış halk şimdi nesi var nesi yok satılırken zenginleştiğini, küreselleşmeye ayak uydurduğunu sanıyor. Yunanlı hâlâ milliyetçi. Ulusal çıkarını biliyor. Bizimki pusulayı şaşırmış, kendi çıkarının değil başkasının çıkarının tezgâhtarlığını yapıyor... Yunan araştırma şirketi Kapa Research'ın yaptığı araştırmada, Türklere ve Yunanlılara, Finansbank'ın yüzde 46 hissesinin National Bank of Greece'e satılması konusu soruluyor. 18 yaşından küçük çocuklara bedava sağlık hizmeti verilecekmiş. Çocuklara sağlıklı bir gelecek hazırlamadıktan sonra neye yarar... Ruslar çeşitli uluslardan havacıları eğitimden geçirerek astronot yapıyor sonra uzaya yolluyor... Avustralyalı, Çinli, Brezilyalı astronotlar bu şekilde uzaya gönderildi. Ülkelerinin bayrağını atmosferin ötesine taşıdılar. Peki Türkiye'nin neden böyle bir çabası yok. Okurumuz Kurtuluş Polat Hava Kuvvetleri'nin Rusya ile işbirliği yaparak uzaya bir Türk havacısını göndermesini öneriyor... Neden olmasın? Neden olmuyor? Uzay İstanbul polisi mankenleri bir çırpıda yakaladı ve canlı yayında teşhir etti... Zehirli varillerin sahibi için hangi haber kuşağını bekliyor? İzmir Emniyet Müdürü Halil Tataş iki buçuk ay önce yaş haddinden emekli oldu. Yerine iki buçuk aydır atama yapılamadı. Görev vekâleten yürütülüyor. Turizm mevsimi başlıyor. En kritik mevsim. Hükümet İzmir'e Emniyet Müdürü bulamıyor. Yalnız İzmir değil, Uşak emniyet müdürlüğü de iki buçuk aydır boş. Belirttiğimiz gibi... Bu görevlerin belli bir tarihte yaş haddinden dolayı boşalacağı biliniyordu. Ona rağmen zamanında atama yapılmamış olması ülkedeki yönetim becerisinin bir başka örneği olarak karşımızda duruyor... İzmir Çevre Bakanı Osman Pepe Tuzla'da zehirli varil olayına ilişkin konuşuyor:- Bazı fabrikalar yeraltı sularını bir daha temizlenmemek üzere kirletiyorlar. Bu, ülkeye ihanettir...Güzel sözler. Peki Sayın Bakan bu konuda neden önleyici olamıyor? Anlatıyor:- Maalesef mevcut Çevre Kanunu'nda cezalar kuşa dönmüş. Bunlara sadece hapis cezası lazım...Bu da doğru... Şimdi bir de CHP Milletvekili Berhan Şimşek'i dinleyelim:"Çevreye karşı suç işleyenlere ağır yaptırımlar öngören yeni Çevre Kanunu 2.5 yıl komisyonda bekledi. Bir yıldır da genel kurulda gündeme alınmayı bekliyor. Osman Pepe istese bu kanunu bir an önce çıkarırdı. Sayın Çevre Bakanı bunu yapmak yerine bütün mesaisini ormanları talan edecek 2B yasasını çıkarmaya harcıyor..." Çevreye bakan! SINDIRGI'nın sorunlarından söz ederken domates üreticisinin parasını zamanında alamadığını da kaydetmiştik. Haberde adı geçen TUKAŞ bir açıklama yaparak, sorunun diğer firmalardan kaynaklanabileceğini, üreticinin parasını zamanında ödediklerini bildirdi. Günün adamı Cüneyd Zapsu, dedesi Abdurrahim Zapsu tarafından kaleme alınan "Büyük İslam Tarihi; Hz. Muhammed, s.a.) Dönemi" adlı kitabı, gazeteciler, bürokratlar, siyasetçiler ile birlikte Yargıtay ve Danıştay üyelerine de göndermişti. Yargıtay üyeleri, kitaba büyük tepki gösterdiler. Toplayıp iade ettiler. Ayrıca tepkilerini de zehir zemberek bir yazıyla birinci başkanlığa bildirdiler. Bu ilginç gelişmeyi "İnternethaber.com" sitesindeki yazısında duyuran meslektaşımız Şebnem Bursalı, Yargıtay üyelerinin yazısından bölümler de aktarıyor. Örneğin:"...Kürt Teali Cemiyeti üyesi, Nur örgütü ve milis kuvvetleri mensubu olduğu belirtilen bir kişinin İslam Tarihi konulu kitabının, laik hukukun sembolü Yargıtay'ımızda görevli yüksek yargıçların ve yargıçların adları ve görev yaptıkları dairelere ilişkin bilgiler de elde edilmek suretiyle, posta yoluyla toplu dağıtımının yapılması son derece manidar bulunmuştur. İslamı referans olarak gösteren bir kitabın, laik hukukun uygulayıcısı ve sembolü Yargıtay'ımızda dağıtılması kimsenin hakkı ve haddi olamaz""... Ulusal Kurtuluş Savaşı tarihimizi anlatlan Şu Çılgın Türkler kitabına gösterilen ilgiden sonra, adeta buna karşı bir misilleme olarak toplu dağıtımı yapılan ve İslam tarihini konu alan, üstelik Ulusal Kurtuluş Savaşımızı 'umumiyetle din adamlarının öncülük ettiği bir vatan müdafaası' olarak gösteren ve cihat olarak niteleyen kitabın Yargıtay'ımızda dağıtımına izin verilmesi de ayrıca onaylanacak bir durum değildir."Yazıda görüldüğü gibi, kitabın Yargıtay içine dağıtılmasına izin veren makama da eleştiri var... Kitap Yargıtay'da başkanla üyelerin arasını da açmış durumda... m.asik@milliyet.com.tr Yargıtay'dan Zapsu'ya...