Barzani, Talabani, Zebari gibi Kürt liderler direniş savaşı veren Mukteda El Sadra bağlı Şiilerden "İsyancı" diye söz ediyor. Şiiler de Kürtleri her fırsatta "hain" ve "işbirlikçi" diye niteliyor...Sünni Saddam yönetimi, geçmişte Kürtler ile Şiileri birbirine yaklaştırmıştı...Ancak Kürtlerin işgalci Amerikalılar ile işbirliği yapması, Sünni ve Şiilerin direnişi ortaklaşa sürdürmesi dengeleri değiştirdi... Fellucede direniş savaşı veren Şiiler, Kürt peşmergelerin Amerikalı askerler yanında kendilerine karşı savaşa katıldığını dile getiriyor sık sık...Mukteda El Sadrın sağ kolu Şeyh Abdül Hadi El Derrayi:- Kürt liderleri Amerikan kuklalarıdır, Irak halkına ihanet etmişlerdir, diye konuşuyor...24 milyonluk Irakın beşte birini oluşturan Kürtler, gelecekte azınlık muamelesi görmekten korktukları için federal sistemde ısrar ediyor, Kerkükün petrol yataklarına tamamen el koymanın yollarını arıyor.Sünni ve Şiiler ise Kürtlerin bu niyetlerine hiç kulak asmıyor...Amerika giderse Şii ve Sünniler ile Kürtler arasında kanlı bir hesaplaşma başlayabilir... Bugün rahat görünen Kürtlerin yarını hayli acılı olabilir. İngiliz basını Amerika ve İngilterenin Iraktan çekilmeyi gündeme aldığını yazıyordu dün... Bu tür haberler en çok Irak Kürtlerini ürkütüyor olmalı... Çünkü Şiiler ve Sünniler ile başbaşa kalmalarını büyük tehlike arzediyor. ABD Olimpiyat Komitesi, Amerikalı sporcuları Atinada bayrak sallamaması için uyarmış. Haklılar... Amerikan bayrağı görünce insanın protesto ruhu canlanıyor... Siz hiç bütün üniversiteleri karşısına alarak ülkeyi yöneten bir Başbakan duydunuz mu?Duymamışsınızdır... Ama Başbakan Erdoğan o denemenin içinde...Yaptırdığı YÖK yasasına bütün üniversitelerin seçilmiş rektörleri karşı. Her gün yürüyorlar. Dün de Marmara bölgesinin 25 rektörü yürüdü.Üniversiteyi profesörlerin elinden alıp siyasete bağlamak... Gençliği imamlaştırıp eğitimi dinselleştirmek... Başbakan üniversiteyi bu mucize formülle yönetmeyi deniyor.. Bakalım nereye varacak... Üniversite formülü ABD Dışişleri Bakanı Powell, "Irak halkı isterse şeriatı bile kabul ederiz" demiş! - Yönetim şekli önemli değil... Yeter ki Kukla yönetim olsun. Eurovisiondan yüzümüzün akıyla çıktık. TRTyi, Meltem Cumbulu, Korhan Abayı ve tüm emeği geçenleri yürekten kutluyoruz... Eurovisionda kimi ülkelerin komşularını kollaması, müziği ve sanatı bırakıp komşusuna yüksek puan vermesi belki de bu yarışmanın en tatsız yanı. Ne var ki Bosnanın Sırbistana Sırbistanın Bosnaya, daha birkaç yıl öncesine kadar birbirinin gözünü oyan Balkan ülkelerinin birbirine oy vermesi farklıydı. Onların oyu kayırmacılığın değil, tam tersine sanatı tüm düşmanlıkların önünde tuttuklarının göstergesiydi... Çok anlamlıydı... Yugovision güzeldi! Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çankayada 4üncü yılını doldurdu...Sayın Cumhurbaşkanı bu sürenin her anında onurlu bir görev yaptı...Türkiyeye tevazu dersleri verdi... Devlet adamı kavramına uygun davrandı.İktidarların kanunsuzluklarına geçit vermedi. O yüzden iktidar yalakalarının zırva eleştirilerine muhatap oldu. Üzüldü, sıkıldı, kırıldı, darıldı ama asla hukuktan yana tavrını değiştirmedi....Kamu alanındaki türban hassasiyeti ile kimileri dalga geçiyordu...O kimileri de nihayet Cumhurbaşkanının gösterdiği hassasiyetin haklılığını gördüler, son YÖK yasası konusunda "Nasıl olsa Cumhurbaşkanı veto eder" umuduna sarıldılar. Cumhurbaşkanı Sezer bugün, şeriatçı yüzü giderek daha net şekilde ortaya çıkan iktidarın önündeki en çetin engel, laik cumhuriyetin en sağlam güvencesi olarak oturuyor Çankayada... Konuşmuyor, halkın önüne çıkmıyor, yüzü gülmüyor gibi eleştiriler yapanlar da umarız Cumhurbaşkanının asli görevini kavramış, Sezerin o görevi hakkıyla yerine getirdiğini anlamışlardır. Sezerin Cumhurbaşkanlığı büyük bir şanstır ülke için. Başarılı ve onurlu duruşunun devamını diliyoruz... Sezerli yıllar... Prof. Korkmaz Alemdar geçenlerde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünde ders anlatırken bir ara;- Arkadaşlar dedi, içinizde gazeteci olmak isteyenler lütfen el kaldırsın. 60 kişilik sınıftan bir tek el bile havaya kalkmadı!Acı bir durum... Demek ki... Gazeteciliğin geçim koşulları, çalışma ortamı, iş ilişkileri, geleceği, gençleri açmıyor... Herhalde bu durumu değiştirmek gazete yönetimlerine düşüyor... Aksi takdirde Prof. Alemdarın dediği gibi:- Yakın gelecekte medya nitelikli eleman bulmakta çok zorlanacak... m.asik@milliyet.com.tr Gazetecilik...