- Atamalarda liyakati esas alacağız.Yani bir göreve, en iyi kim yaparsa o getirilecekti.Ötekiler gibi bu vaat de lafta kaldı.Atamalarda ayırımcılık ve kayırımcılık ön plana geçti.Örnek... Alper Özel, 8 yıldır Kazlıçeşme Dispanserinin başhekimiydi.Birkaç hafta önce SSK Genel Müdürlüğünden gelen yazı ile başhekimlikten alındı. Yerine emrinde diş hekimi olarak çalışan Zeliha Yiğenoğlu getirildi.Alper Özel hakkında ne bir soruşturma vardı ne başarısızlık iddiası... Peki neden Zeliha Hanımla yer değiştirmişti?Çünkü Zeliha Hanım, AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercanın amca çocuğuydu.Geçenlerde konuyu yazarken bir noktayı eksik bırakmışız.SSK İlaç İşleri Genel Müdürü Servet Karahan da Zeliha Hanımın hala oğluymuş.Zeliha Hanımın başhekimliğe terfisinin nedeni bu çift taraflı akrabalık. Dispanserde 20ye yakın hekim çalışıyor. Sayın Murat Mercana buradan çağrıda bulunuyoruz:- Alper Özelin görevden alınması için ne sebep vardı? Zeliha Hanımın 20 hekim arasından başhekimliğe terfi için akrabanız olmasından başka ne gibi bir üstünlüğü var? Lütfen bildiriniz, yazalım...Türkiyeyi yöneten kadronun pervasızlığı, doğrusu ürküntü yaratıyor. İktidara gelmeden önce Tayyip Erdoğanın çok sık tekrarladığı vaatlerden biri şuydu: ABD, Kuzey Iraktaki üslerinde görevlendirmek için gazete ilanıyla Türk "güvenlik elemanı" alıyormuş. Mehmetçiği vermedik, işsizler ordumuza el attılar. Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam kampında halkın alım gücünü nasıl artırdıklarını simit örneğiyle anlatmış. Asgari ücret bugün artık 5 kişilik ailenin aylık çay - simit masrafını fazlasıyla karşılıyormuş... Maliye Bakanı da, Başbakan gibi rakamları konuşturarak "Yoksul emekli yok" buyurmuş.Sonra ne mi olmuş? Sözü milletvekilleri almışlar, 7 milyar lira aylıkla geçinemediklerini anlatmışlar... Yani... Bizim hazretlerin uzattığı "simit"i kendi milletvekilleri bile yememiş! Simidi yemediler! Bayrak konusundaki duyarlılığını bir kez daha sergileyen sevgili halkımıza ve yetkililere sesleniyoruz.Resmi bayramlarda Atatürk Kültür Merkezine mendil gibi bir bayrak ile yine mendil gibi bir Atatürk portresi asılmakta, çok ayıp olmaktadır. Geçmişte AKMye Atanın dev bir portresi asılıyordu. Yok edildi. Şimdi yapılması gereken, bu binanın ön cephesini tamamen örtecek büyüklükte bir bayrak ile bir Atatürk portresinin hazırlanıp bayramlarda binanın ve meydanın gereğince süslenmesidir. Cumhuriyete şaşı bakanlar bu göreve yanaşmaz. Bu yolda bir halk hareketi şarttır. Bu hareketi başlatalım. Taksime bayrak İlaç piyasasındaki, hem halkın hem medyanın gözünden kaçan (veya kaçırılan) korkunç sömürüyü anlatmayı sürdürüyoruz. Bu sömürü, hükümetin ilaç tekellerine lütufları sayesinde gerçekleşiyor... Halk soyulduğu gibi, sosyal güvenlik sistemi çöküşe doğru ilerliyor. Rakamlar manzarayı çok net gösteriyor...Türkiye, 2.5 milyar dolarlık ilaç ve eczacılık ürünleri ithalatı yapıyor. Petrol ithalatımız 5 milyar dolar. İlaç onun yarısı. Türkiyede yılda ilaca ödenen para 7 milyar dolar. Çok büyük bir pasta... Bu pasta nasıl yağmalanıyor, bakın görün...Geçen aralık ayında Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) ve Türk Eczacılar Birliği (TEB) arasında "Kamu İlaç Alım Protokolü" imzalandı. Bu protokolün devlete 500 trilyon ila 1 katrilyon kâr sağlayacağı, bakanlar tarafından güle oynaya anlatıldı.Tıp Kurumu ve benzeri kuruluşlar, tam tersine SSKnin ilaç alım modelinin terk edilmesi, SSK eczaneleri yerine özel eczanelerin devreye sokulması sonucu büyük zarar doğacağını anlatmaya çalıştılar. Dinleyen olmadı.Aradan 3.5 ay geçti. SSK Genel Müdürü Sait Ersoyun 28 Mart 2005 günü Hürriyet gazetesinde çarpıcı bir demeci yayımlandı. Ersoy, SSK hastanelerinin devri ve serbest eczanelerin SSKlilere açılmasıyla birlikte, sadece ilaçtaki maliyet artışının yıllık 4.5 katrilyon lira (3.5 milyar dolar) olacağını beklediklerini açıkladı. Korkunç bir tablo oluştu. Çünkü SSKnin bir yıl önce toplam ilaç alımı 1.7 milyar dolardı. Şimdi bu rakam üçe katlanıyordu. 3.5 ay önce ucuzluk nutukları atılırken 3.5 ay sonra devlete 3.5 milyar dolarlık bir kazık atıldığı yetkili ağızdan itiraf ediliyordu. Hükümet, ucuzluk sağlayacağı balonunun arkasına ilaç tekellerine 3.5 milyar dolarlık bir pazar hediyesi saklamıştı. Türkiyenin ilaç faturası bu yıl 10 milyar doları aşacak. İlaç ve diğer sağlık harcamaları Türkiyenin ödeyemeyeceği boyutlara ulaşacak. Sonra? Onu da yarına bırakalım... İlaç oyunları... Erdoğan: "Ben kediye benzetilmeye kızmadım. İmam hatip meselesini birbirine dolaştırmış, yumak yapmışım, buna kızdım" demiş. m.asik@milliyet.com.tr Peki Penguen dergisine neden dava açtı?